Olaylar Ve Görüşler

Darağacında bir kahraman: Kaymakam Kemal Bey - Erol ERTUĞRUL

10 Nisan 2022 Pazar

Emperyalizmin çirkin yüzü Osmanlı’nın son dönemlerinde Anadolu topraklarındaydı. Azınlıklar ayaklandırılıyor, Osmanlı parçalanmaya çalışılıyordu. Doğuda bir Ermenistan kurmak hayali ile İngiltere, Ermenilere para ve silah veriyordu. Ermenilerin kurdukları Hınçak ve Taşnak dernekleri ile halka zararlar veriliyor, Türkler vahşice katlediliyordu. 1914’te Osmanlı Ruslarla savaş halindeydi. Ermeniler, Osmanlı, ordusunu arkadan vurarak kendi vatanlarına ihanet ediyorlardı. Bağımsız bir Ermenistan hayali ile Ermenileri örgütleyen İngiltere, 15 Mayıs 1919’da da Yunanları İzmir’e çıkarıyordu. 

Ermenilerin yaptıkları katliamlar ve katlanılamaz hainlikler nedeni ile 1915 yılında Osmanlı zorunlu göç yasasını çıkardı. Çeteler kuran, katliamlar yapan Ermeniler, zarar veremeyecekleri güney sınırlarına göç ettirildiler. Bu göç sırasında hem yokluklardan hem de öç almak duygusu ile ölümler yaşandı. Ermenilerin ve Batı’nın sözde soykırım yalanının özü budur. Göç yasası sırasında sadrazam Talat Paşa’ydı. Talat Paşa Berlin’de bir Ermeni militan tarafından öldürüldü. Yakalanan katilin yargılanması Osmanlı’nın yargılanmasına dönüştü. Katil yargılama sonucunda aklandı. Daha sonraki yıllarda Avrupa’da, ABD’de; büyükelçilerimiz, konsoloslarımız Ermeni teröristlerce öldürüldüler. 1919’da İngiltere’nin baskısı ile göç yasasını uygulayan yöneticiler kurulan özel mahkemelerde yargılandılar.

ONUR İNTİHARI

Yabancılara hoş görünmek için kurulan askeri sıkıyönetim mahkemesinde Diyarbakır Valisi Dr. Reşit Bey, Elazığ Valisi Sabit Bey, Sivas Valisi Muammer Bey yargılandılar. Diyarbakır Valisi Dr. Reşit Bey yargılama sonucunu beklemeden Bekirağa bölüğünden kaçtı. Yönetimi suçlayan bir mektup bırakarak canına kıydı. Boğazlıyan Kaymakamı Kemal Bey daha önce yargılanıp aklandığı halde dış ülkelerin baskıları ile yeniden yargılandı. Kemal Bey’in ilk duruşması 5 Şubat 1919 günü yapıldı. Mahkeme üyelerinin bir bölümü bu haksızlığa karşı görevlerinden çekildiler. Direnen bazı görevliler görevlerinden alındılar. Kemal Bey’in yargılanması 18 duruşma sürdü. Kemal Bey savunmasında, yalnızca görevini yerine getirdiğini, savaş döneminde Ermeniler hakkında alınan önlemlerin tümüyle onların devlete karşı hain tutumlarından kaynaklandığını söyledi. Yargılama sırasında 28 tanık dinlendi. Bunların üçü savunma tanığıydı. Öteki tanıklar Ermeniydiler ve gördüklerini değil, duyduklarını anlattılar. Son duruşmada Kemal Bey’in etkili savunması, dinleyicilerin çoğunun ağlamasına neden oldu. 8 Nisan 1919 günü mahkeme Kemal Bey’e ölüm cezası verdi ve 10 Nisan 1919 akşamı yabancı devletlerin işgali altında bulunan İstanbul’da Beyazıt alanında Türklerin çaresiz bakışları, Ermenilerin sevinç çığlıkları altında idam edildi. 

‘FERTLER ÖLÜR...’

Sevgili Alev Coşkun’un “Altı Ay” kitabında, olaya tanık olan Samih Nafiz Tansu gördüklerini şöyle anlatıyor: “Beyazıt Meydanı’nı on bin kişinin üstünde mahşeri bir kalabalık doldurmuştu. Üç ayaklı bir darağacı kurulmuş, etrafı polis ve jandarmalarla kordon altına alınmıştı. Rektörlük binası önünde İngiliz, Fransız askeri kuvvetleri de yer almışlardı. Birdenbire kalabalığın sustuğu görüldü, kimse nefes almıyordu. Süngülü bir müfreze askerin ortasında yüzü solmuş, üstünde beyaz bir gömlek bulunan ve 35 yaşlarında olduğu tahmin edilen Kemal Bey göründü. Yavaş yavaş darağacına yaklaşıyordu. Oldukça metin ve sakindi. Son sözünün olup olmadığı sorulunca halka şöyle söyledi: Sevgili vatandaşlarım ben bir Türk kaymakamıyım. Aldığım emri yerine getirdim. Yabancı devletleri mutlu etmek için beni asıyorlar. Eğer adalet buysa kahrolsun böyle adalet! Çocuklarımı asil Türk milletine emanet ediyorum. Bu kahraman millet elbette onlara bakacaktır. Fertler ölür, millet yaşar. Türk milleti sonsuza kadar yaşayacaktır. Allah vatanımızı, milletimizi korusun.” Halk hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Tıbbiyeliler çelenk hazırlamış, üstüne “Milli Şehit, Kahraman Kemal Bey” diye yazmışlardı. 

‘KAHRAMAN TANIRIZ’

Cenaze kapıya çıkarılınca imam, “Kemal Bey’i nasıl tanırdınız” diye sordu. O zaman bir çığlık koptu. “Kahraman tanırız, vatanperver tanırız, milli şehit tanırız.” Kalabalığın çığlıklarına bir kadın sesi de karıştı: “Temiz ve yüksek karakterli bir kocaydı. Onu elimden alanlar kahrolsun.” Kemal Bey vasiyetinde daha önce ölmüş olan oğlunun Kadıköy’de bulunan mezarının yanına gömülmesini istemişti. İsteği yerine getirildi. Türk bayrağına sarılı tabutu büyük bir törenle üniversite öğrencileri, halk ve askerler tarafından taşınmıştır. Kemal Bey 14 Ekim 1922 tarihinde TBMM tarafından çıkarılan özel bir yasayla “Ulusal şehit” sayılmış, eşi ve çocuklarına maaş bağlanmıştır. 10 Nisan 2022 günü aramızdan ayrılan kaymakam Kemal Bey’i 103 yıl sonra sevgi ve saygıyla anıyoruz.

EROL ERTUĞRUL



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları