Olaylar Ve Görüşler

Cumhuriyete Bağlılık ve 15 Temmuz - Remzi KOÇÖZ

15 Temmuz 2021 Perşembe

1980 Türk siyasası ve kamu bürokrasisi için farklı bir süreç başlangıcıdır. 12 Eylül 1980 askeri darbesi ve sonrasındaki sivil demokratik süreçte içinde bulunduğumuz uluslararası konjonktür gereği kamu yönetiminde Cumhuriyetin kuruluş felsefesinden uzaklaşılarak Türk-İslam sentezi çerçevesinde siyasal İslamcı bir anlayışın önü açılacaktır.

Her ne kadar MGK ve Askeri Şûra kararlarında irtica tehdit olarak aktarılıp tarikat/cemaat yapılanmalarının takip edildikleri izlenimi verilse de bir yapı/cemaat özellikle devlet içerisinde örgütlenmesine devam ederek bir örümcek gibi inceden inceye ağlarını örecektir. Toplumun her kesiminden zeki çocukların devşirilmesi yanında, özellikle polis koleji/akademisi, askeri okullar, lise ve üniversite sınav sorularını vererek/çalarak sonrasında da meslek öncesi sınav ve mülakatlarda korunarak/kollanarak devlete yerleştirildiler.

İLLEGAL DESTEK OLUNCA…

Kimine göre sivil toplum, kimine göre modern/entelektüel bir dinsel yapı, kendilerine göre hizmet hareketi olarak adlandırılırken, -yurtsever cumhuriyet savcıları ve güvenlik birimlerince bu yapının içyüzü soruşturulup terör örgütü olarak yargı kararlarına geçse de Türkiye içerisindeki eğitim faaliyetlerini uluslararası alana taşıyıp özel okullar açması, dinler arası diyaloğu kucaklayan bir ılımlı İslam versiyonu olarak addedilerek yurtiçinde/dışındaki çeşitli kurum/kuruluşlarca desteklenirken, Soğuk Savaş döneminde “Komünizmle Mücadele ve Yeşil Kuşak” sonrasında

GOP/BOP gibi Yeni Dünya Düzeni projeleri çerçevesinde bu yapıya sempatiyle bakılacak, devletin üst yönetiminden ve kurumlarından da destek bulacaktır. Bu yapı sadece eğitim/okul alanında kalmayıp çeşitli vakıf/dernek/finans/ticari kuruluş/hastane gibi kuruluşlar yanında TV, gazete-dergi gibi basın yayın kuruluşlarına sahip olurken büyük bir finansman ağı ile hayatın her alanında ve de uluslararası arenada geniş bir organizasyona ulaşacaktır.

TÜM DEĞERLERİ BOZDULAR

Türkiye, 21. yüzyıla girdiğinde ekonomik ve siyasi kriz sonucu, 2002’de Atatürk/Cumhuriyet karşıtı ve siyasi İslamcı ağırlıklı bir iktidar değişimi yaşarken özellikle 2007’deki cumhurbaşkanı değişimi ile kamu bürokrasisinde mesleki teamüller, hiyerarşi, kıdem, liyakat gibi her şey iyiden iyiye altüst olacaktır. Yurtseverlerin/Cumhuriyet sevdalılarının kumpaslarla, iftiralarla, siyasi mülahazalarla hakları yenirken; hiyerarşi/kıdem/liyakat yok sayılırken, siyasi irade “hizmet hareketi” olarak lanse edilen “altın çocukları” öne çıkarır ama 10 yıl geçmeden hançeri yiyerek ihaneti yaşar. Bu yapılan ihaneti sadece siyaset kurumu olarak siyasi iktidar değil, tüm Türkiye, demokratik travma şeklinde bedel ödeyerek yaşar. Altın nesil olarak devşirilenler güzelim Türkiye’ye altın vuruş yaptılar.

Emniyet teşkilatından silahlı kuvvetlere, yargıya, eğitime, tüm kurumları, tüm teamülleri, tüm değerleri altüst ettiler.

KARA BİR LEKE

Sonrasında 17-25 Aralık 2013 tarihi milat olarak addedilip FETÖ olarak adlandırılan bu yapının tasfiye edilmesi, devletten ayıklanması süreci başlatılsa da 15 Temmuz 2016 darbe girişimine gelinen ve sonrasındaki süreçte; siyaseten bu yapıya / örgütlenmeye göz yumanlar / destek verenler / beraber yürüyenler / görmezden gelenler / gerekli müdahale ve mücadeleyi vermeyenler kendilerini ilahi adalete havale ederek hesap vermekten vareste tutarlar.

15 Temmuz, Türkiye Cumhuriyeti tarihine geçen bir kara leke! Üzerinden beş yıl gibi bir zaman dilimi geçmesine rağmen karanlıkta kalan, cevap veril(e)meyen, üstü örtülmeye çalışılan, ihanete ilişkin gerçekler er geç açığa çıkacaktır.

Bu darbe girişimine karşı direnen tüm yurtseverleri minnetle, şehitlerimizi rahmetle anarken, bu toplum/millet er geç bir şekilde bu ihanetin gerçek sorumlularından hesap soracaktır.

Remzi KOÇÖZ

EMEKLİ EMNİYET MÜDÜRÜ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları