Osmanlı’nın üçüncü padişahı 1. Murat, Kosova Savaşı’nda öldürüldüğünden beri Balkanlar’ın kaderi hiç değişmedi. Kaos ve karmaşa bitmedi. En büyük acıları Balkan halkları çekti. Balkan halkları en yakın acıları 1992-1995 arasında süren Bosna Savaşı’nda yaşadı. Ve etnik ayrımcılığın ne kadar tehlikeli olabileceğini yaşayarak gördü.

Balkanlar’da önemli bir yere sahip olan Bulgaristan, 11 Temmuz’da yeniden seçime gidiyor. 2006 yılında kurulan merkez sağ parti GERB’in (Bulgaristan’ın Avrupai Kalkınması için Yurttaşlar) lideri Boyko Borisov (Komünist dönem lideri Todor Jivkov’un yakın korumasıydı) 2009 yılında iktidara geldi. 170 bin soydaşımızın oyunu aldı. Fakat uygulamalarıyla Bulgaristan’daki azınlıklara hiçbir faydası olmadı. Aksine Avrupa Konseyi’nin “faşist” dediği Karakaçanov’u savunma bakanı olarak atadı. Bir Türk düşmanı olan V. Simyonov ise “nüfus” siyasetinden sorumlu başbakan yardımcısı olarak atandı. Borisov’un belki tek azınlık mensubu olan Razgrad Valisi Günay Hüsmen ve her dönemin muhalifi Güner Tahir geçtiğimiz hafta Trakya’da göçmen yoğunluklu şehirleri ziyaret ettiler. Fakat kendi paylaşımlarından da belli olduğu üzere umduklarını bulamadılar.

2016 yılında AKP tarafından kurdurulan ve doğal olarak AKP’nin dünya görüşüne yakın olan Lütfi Mestan liderliğindeki DOST Partisi, 2017 yılında yapılan Bulgaristan parlamento seçimlerine katıldı. Seçimlerde oyların yüzde 2.9’unu (Kırcaali’de yüzde 21.6) aldıysa da Bulgaristan Ulusal Meclisi’nde sandalye kazanamadı. Daha sonrasında yapılan belediye seçimlerinde de başkanlık kazanamadı. AKP, 2019 seçimlerinde de DOST Partisi’ni destekledi. O dönem DOST için hazırlanan bir propaganda videosunda Türkiye’nin Sofya Büyükelçisi Süleyman Gökçe, DOST Partisi’ne açıkça destek verdi. Yaşanan olaylardan sonra Bulgaristan Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan Gökçe “persona non grata” yani istenmeyen adam ilan edildi ve Türkiye’ye geri döndü. AKP böylece Bulgaristan’da kendi siyaseti yaklaşımının prim yapmadığını yaşayarak görmüş oldu. Oysa 1990 yılında kurulan DPS (Hak ve Özgürlükler Hareketi-HÖH) kurulduğu günden bu yana Bulgaristan’ın üniter yapısını savundu. Sadece Türklerin değil Bulgar, Roman ve Pomak halklarının da sesi oldu. Bulgaristan, 11 Temmuz seçimine bu defa başka bir atmosferde giriyor.

UMUT VERİCİ ADIM

HÖH lideri Mustafa Karadayı, Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine 4 Haziran’da Türkiye’ye geldi. Karadayı ayrıca Türkiye’de parti liderleri ve Dışişleri Bakanı ile de bir araya geldi. AKP, CHP, MHP ve İYİ Parti başkanlarıyla görüşmelere HÖH başkan yardımcıları İlhan Küçük ve Ahmet Ahmedov da katıldı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu HÖH Partisi Genel Başkanı Mustafa Karadayı ile görüşmesini Twitter’da değerlendirdi. Paylaştığı mesajda Çavuşoğlu, “Dost ve komşu Bulgaristan’ın Hak ve Özgürlükler Hareketi Genel Başkanı Mustafa Karadayı ve beraberindeki heyetle görüştük. Türkiye ve Bulgaristan arasında dostluk köprüsü olan soydaşlarımızın her zaman yanındayız” ifadelerini kullandı.

Dış politikada “komşularla sıfır sorun” politikasından “sıfır komşu”ya kadar varan AKP iktidarı, yaşanan onca badireden ne kadar ders aldı bilinmez. Ancak gelinen noktada Meclis’te grubu bulunan partilerin HÖH konusunda aynı noktada birleşmesi Türkiye adına umut verici bir gelişme olarak görülebilir. Bunun haricinde HÖH’nin de azınlıkçı-etnikçi bir çizgiden ziyade, temel hak ve özgürlükleri ortak payda olarak alan bir yerden hareketle siyaset yapması başta Bulgaristan olmak üzere tüm Balkan coğrafyasının yüzyıllardan beri özlemini duyduğu bir ana eksen olabilir.

Bulgaristan’da 11 Temmuz’da yapılacak olan erken genel seçimler için Türkiye’de yaklaşık 120 tane sandıkta oy kullanılacak. Sandık açılması için 25 bin çifte vatandaşımız dilekçe verdi. Yaklaşık 200 bin soydaşımızın oy kullanması bekleniyor. Oyunu Bulgaristan’da kullanmak isteyen soydaşlarımız için 8-11 Temmuz arasında PCR testi istenmeyecek. Ve her türlü kolaylık sağlanacak.

Özellikle son on yılda Avrupa’yla bağlarını iyiden iyiye kuvvetlendiren Bulgaristan, böyle bir zeminde seçime gidiyor. Demokrasi, çağdaşlık, insan hak ve özgürlükleri konusunda daha fazla adım atacak olanların kazanacağı bir seçim tüm Balkan coğrafyasına iyi gelecektir.

GÜNAL YILMAZ