Olaylar Ve Görüşler

Bozkurt notları - Av. Hüseyin ÖZBEK

18 Ağustos 2021 Çarşamba

15 Ağustos 2021, sel baskınının beşinci gününde, Kastamonu Barosu Başkanı Av. Özgür Demir ve baro yönetim kuruluyla birlikte Bozkurt’tayız. Kastamonu Barosu, sel felaketinin ilk gününden itibaren bölgeye her türlü bireysel ve kurumsal desteğini sürdürüyor. Bozkurt, Abana ile neredeyse iç içe geçmiş komşu iki ilçe. Bozkurt ilçe merkezi Karadeniz’den iki-üç kilometre içeride. Abana sahilde.

Ezine Çayı hâlâ bulanık akıyor. Ezine’nin ne bulduysa önüne katıp Karadeniz’e sürüklediği ilk bakışta anlaşılıyor. Çayın denizle buluştuğu yerin iki yakası Bozkurt’a bağlı İlişi köyü. İlişi sahilinde doğadan ve ilçe merkezinden sürüklenen her şey iç içe geçmiş, üst üste yığılmış durumda. İlişi muhtarıyla konuşuyoruz. Uykusuzluk, yorgunluk ve yaşanan facianın üzüntüsünü emektar muhtarın yüzünden okuyorsunuz. Muhtarla vedalaşıp Abana girişinde aracımızdan iniyoruz. Buradan üç kilometre içerideki Bozkurt’a yürüyerek gideceğiz. 

MERKEZ ÇAMUR DERYASI

Sel suları çekilince çay yatağında balçığa saplanmış otomobiller, kamyon ve yüksek tonajlı araçlar yaşanan felaketin boyutları hakkında yeterince fikir veriyor. Ezine’nin iki yakasındaki evlerin ikinci kat balkonlarında selden kalan çalı çırpı ve molozlar hâlâ duruyor.

Abana’da ayakkabıları çıkarıp çizmeleri giyiyoruz. Abana-Bozkurt arasında özel araçların geçişi kısıtlı olarak yapılabiliyor. Kamu kurumlarının ve İstanbul ile Ankara başta olmak üzere Türkiye’nin birçok yöresinden belediyelere ait kamyon ve iş makinelerinin yoğunluğu dikkat çekiyor.

Abana-Bozkurt arasındaki anayol yer yer selden etkilenmiş olsa da ulaşıma engel değil. Bozkurt’a giderken sağımızda akan Ezine’ye yukarıdan bakıyoruz. Yol, vadinin iki yakasını enine boyuna geniş açıdan görebilecek yükseklikte. Selden sonra dere normal yatağına çekilince çayın iki yakasında çamura, balçığa saplanmış araç yoğunluğu, selin büyüklüğü kadar insanların hazırlıksız yakalanışının da somut kanıtları olarak hâlâ orada duruyor.

Bozkurt ilçe merkezi, özellikle ana çarşı çamur deryası. İş makineleri, sokakların çamurunu, balçığını belli yerlerde toplayıp kamyonlara yüklüyor. Kamyonlar çamuru ilçe dışına boşaltacak. Esnaf, işyerlerini kendi olanaklarıyla temizlemeye çalışıyor. Merkezdeki fırın, kasap dükkânı ve diğer işyerlerindeki çamur tabakası neredeyse bir metreye yaklaşıyor. Yerden yüksekliği bir metreden fazla olan Merkez Camisi’nin içi tümüyle çamurla kaplı.

HALK YARDIM BEKLİYOR

Kızılay, AFAD ve diğer yardım kuruluşları çalışmalarını yoğun bir şekilde sürdürüyor. Kamu kurumları ve gönüllü kuruluşlar da kendi programlarını uygulamakla meşguller. Seyyar mutfaklar, sık rastlanan kumanya dağıtım ekipleri, tezgâhlardaki pide ve ayran kolileri ilçede şu an için gıda ve yiyecek sorunu olmadığını gösteriyor.

İlçede aynı anda üç bakanın olduğunu duyuyoruz. Öğle saatlerinde CHP Genel Başkanı’nın ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı’nın da beraberlerinde bazı milletvekilleriyle birlikte ilçeyi ziyaret ettiğini söylüyorlar.

İlçe ekonomisinin belkemiği olan çarşısı, işyerleri ve sanayi sitesi sele giden Bozkurtlular, kaderci bir sessizlik ve olgunluk içinde başlarına gelen felaketin yaralarının bir an önce sarılmasını bekliyorlar.

Çarşıdan çıkıp Ezine Çayı kenarına geliyoruz. Askerler, çay üzerine seyyar köprü kuruyor. Çaya 40 metre uzaklıktaki ortaokulun bahçesi çamurla kaplanmış. Çayın karşı tarafında birbirine paralel üç apartmandan biri tamamen sele gitmiş. Diğer ikisi çay tarafına yıkılmış.

İNSANOĞLU KAYBEDER

Bozkurtlular, sel öncesi günlerde ilçenin yukarısında bulunan HES nedeniyle çayda suyun çok azaldığını, balık ölümlerinin olduğunu söylüyorlar. Sel baskınının görgü tanıkları o anları anlatırken adeta yeniden yaşıyorlar. Komşularının, tanıdıklarının nasıl sele kapıldıklarını anlatırken azgın selde müdahale edememenin üzüntüsünü yeniden yaşıyorlar. 

Anlatılanlardan ve gözlemlerimizden çıkan sonuç, kasaba ve şehirlerde yörenin coğrafi, jeolojik, topografik, iklim ve tabiat özelliklerini dikkate almayan, imar ve şehircilik bilimini ıskalayan bir anlayışın bu felaketi olağan ve kaçınılmaz hale getirdiğidir.

Yakın geçmişte Doğu Karadeniz’i, bu kez Batı Karadeniz’i vuran sel baskınları, doğayla inatlaşma üzerine kurulan yerleşim yerlerinde her felakette kazananın doğa kaybedeninin insanoğlu olacağını bir kez daha kanıtlıyor.

AV. HÜSEYİN ÖZBEK 

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKAN YARDIMCISI 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları