Olaylar Ve Görüşler

Atatürk İçin Bakırköy'ün Önemi - Dr. Bülent KERİMOĞLU

27 Ekim 2020 Salı

İstanbul’u iki kez işgalcilerden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk, bugünkü adıyla Yeşilköy, o günkü adıyla Ayastefenos’a Hareket Ordusu ile gelerek 31 Mart gerici ayaklanmasının bastırılmasında öncü görev üstlenmiş, muhtemel bir iç savaşı yaygınlaşmadan bitirmiş, gerici işgalden kurtarmıştır. Hepimizin bildiği, İstanbul’un ikinci kurtuluşunu ise emperyalist işgalcilere karşı 6 Ekim 1923’te başarmıştır.

Atamızın hayatında Bakırköy’ün, geçmişteki adıyla Makriköy’ün önemi çok büyüktür. Siyasi ve askeri alanda zekâ, kararlılık, kurmaylık bilgisi ile ilk kez Ayastefenos’ta tarih sahnesine çıkan Mustafa Kemal Atatürk, hayatının son yazlarını da hep Florya’da geçirmiştir.

Bingazi’de İtalyanlara karşı yerli halkı örgütleyerek direnişi başlatmadan, Anafartalar kahramanı olarak adını tarihe yazdırmadan, Geldikleri gibi giderler” demeden çok önce Bakırköy’de bulunmuştur. 1919’da Samsun’a çıkmadan, 1920 de Ankara’da TBMM’yi, 1923’te Cumhuriyeti kurmadan, saltanatı ve hilafeti kaldırmadan, aydınlanma devrimlerini başlatmadan yıllar önce, 31 Mart gerici ayaklanmasını bastırmak için 1909’da geldiği Bakırköy’de bir daha gitmemek üzere tarih sahnesine çıkmıştır.

Din elden gidiyor, şeriat isteriz” naraları atarak isyan bayrağı açan meşrutiyet, mektepli subaylar ve aydınları hedef alan 31 Mart gerici ayaklanması Taksim Kışlası ve Taşkışla’da başlamıştır (13 Nisan 1909). Halkın dini duygularını istismar eden Derviş Vahdeti gibi İngiliz işbirlikçisi gericiler, Ahrar Partisi, Mizan, Volkan gibi bazı provakatif gazeteler ve askere gitmek istemeyen bazı medrese öğrencileri halkı meşrutiyete karşı kışkırtmış, mektepli subaylara karşı askerleri isyana teşvik etmişlerdir.

Meşrutiyetin ilanından hemen sonra, ihtilali gerçekleştiren ittihatçıların bir kısmı Selanik’te, hürriyet kahramanı Enver Bey Almanya’da, maceraperest silahşorlar İran’da, avcı taburlarının seçkin subayları Beyoğlu gecelerinde olunca, Kanuni Esasiye ve İstanbul sahipsiz kalmış, gericiler fırsatı isyana dönüştürmüştür.

HAREKET ORDUSU'NA ADINI VERMİŞTİR

Mustafa Kemal Atatürk’ün 31 Mart gerici ayaklanmasının bastırılmasındaki aktif tutumu pek bilinmez. Oysa Hareket Ordusu’nun kurulmasına ön ayak olmuş, sevk ve idaresini yönetmiş, hatta adını vermiştir. Selanik ve Rumeli’nin değişik bölgelerinden gelen gönüllüler ve düzenli ordu birlikleri ile isyanın başında İstanbul’a hareket eden Hüseyin Hilmi Paşa komutasındaki Hareket Ordusu ve Kurmay Başkanı Mustafa Kemal Ayastefenos’a gelmiş, karargâh kurmuş, isyanın bastırılması için gerekli tedbirleri almıştır.

Mustafa Kemal isyanın altıncı gününde Ordu Komutanı Hüseyin Hüsnü Paşa adına bir beyanname yayımlayarak Abdülhamit’in tahttan indirileceğini, Meşrutiyet Anayasası’na sahip çıkılacağını ve isyancı asilerin cezalandırılacağını açıkça ifade etmiştir. Bu tutum İstanbul’da kafası karışık olanları Hareket Ordusu lehine çevirmiş, isyanın bastırılmasında etkili olmuştur.

DIŞ DESTEKLİ GERİCİ AYAKLANMALAR

İsyanın bastırılacağını kesin bir şekilde gören İttihat Terakki, askeri sonuçları kadar siyasi sonuçlarını da hesap ederek, Hareket Ordusu komutasını, isyanın onuncu gününde Mahmut Şevket Paşa’ya, kurmay başkanlığını Binbaşı Enver Bey’e vermiştir. İsyan bastırıldıktan sonra Meclisi Mebusan Ayastefanos’ta toplanmış, II. Abdülhamit tahttan indirilip yerine V.Mehmet Reşat’ın getirilmesine karar verilmiş, asiler en ağır şekilde cezalandırılmıştır.

Ne yazık ki (son darbe teşebbüsünde de gördüğümüz gibi) bu tür emperyalist destekli gerici ayaklanmalar tarihimizde ne ilk ne de son olmuştur.

Mustafa Kemal Atatürk, 1909’dan sonra kısa molalar dışında bir daha Bakırköy’e gelmedi. Fakat 1935 Ağustosu’ndan itibaren ömrünün geride kalan 4 yazını Florya Köşkü’nde, geçirdi. Belki de en çok dinlendiği, huzur bulduğu, yüzdüğü, manevi kızı Ülkü Adatepe ile vakit geçirdiği yer Florya idi. Florya Köşkü’nde her zaman olduğu gibi bol bol kitap okudu, düşünme fırsatı buldu, notlar tuttu. 

Eksik kalanları bizler  tamamlayacağız Cumhuriyetimizin 15. yılında, Ankara Hipodromu’nda son kez de olsa halkıyla buluşma arzusu vardı. Notların bir kısmını Florya’da tutmuştu. Başardıklarını büyük bir gururla anlatacak, başaramadıkları için gençlere, aydınlara, devrimcilere eksik kalanların tamamlanması için uyarılarda bulunacaktı. Kadın erkek eşitliği konusunda attığı adımları, Milli egemenliğin halka ait olduğunu, kuldan yurttaş, ümmetten özgür bir ulus yarattığını, hilafeti ve saltanatı kaldırıldığını, sanayileşme ve ulaştırma alanındaki önemli başarılarını anlatacaktı.

Fakat halkı sören şeyh, şıh, ağa gibi ortaçağ kalıntısı feodal kurumları kökten tasfiye edemediğini, yaygın, akılcı, bilimsel eğitimde arzuladığı hedeflere henüz ulaşamadığını, toprak reformunu gerçekleştiremediğini, kimsesizlerin kimsesi” olma iddiasını tam anlamı ile hayata geçiremediğini anlatacak ve eksik kalanların tamamlanması vasiyetini gençlere bırakacaktı.

97. yılını büyük bir gururla kutladığımız Cumhuriyetimizin yıldönümünde, ebediyete uğurladığımız 82. ölüm yıldönümünün hemen öncesinde Atamızı, ilk kez tarih sahnesine çıktığı Bakırköy’den ve 2 kez işgalden kurtardığı İstanbul’dan bir kez daha saygı, minnet ve özlemle anıyoruz.

Mao, Che, Fidel Castro gibi tüm antiemperyalist milli kahramanlar Mustafa Kemal Atatürk’ü örnek almışlardır. Sömürgeciliğe başkaldıran 20. yüzyılın ve günümüzün tüm devrimci önderleri Atatürk’ün tam bağımsızlık, milli egemenlik, çağdaşlık, dünya halkları için barış idealini kendileri için ilham kaynağı görmüşlerdir.

Bizler de antiemperyalist devrimciler olarak, Atamızın vasiyet ettiği hedefleri gerçekleştirmek için inanç ve kararlılıkla çalışacağımızın sözünü veriyoruz.

DR. BÜLENT KERİMOĞLU
BAKIRKÖY BELEDİYE BAŞKANI



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları