Olaylar Ve Görüşler

Atatürk Ağlıyor - GANİ AŞIK

06 Haziran 2021 Pazar

Cumhuriyetle birlikte yeraltına inenler, çok partili hayatta din satılıp oy alındığı için pazara kavuştular ve iktidarın hoşgörüsü altında zıvanadan çıktılar. AKP (Adalet ve Kalkınma Partisi) için İslam’ın 6’ncı, imanın 7’nci şartının, Atatürk ve Cumhuriyet karşıtlığı olduğu, devlete ve laik düzene verilen ağır hasarla berraklaştı. Buralara nasıl gelindiği” sorusunun pek çok cevabı içinde birisi var ki çarpıcı: AYM, 2008 yılında AKP irticanın odağı haline gelmiştir” tespitine karşın, kapatma değil de para cezası ile yetinerek Cumhuriyete saldırıları cesaretlendirmesinin yanında, kendi kurumsal varlığının da hedefe konulduğu yolu bizzat kendisi açmıştır. Zamanın AYM başkanının bu mutlu (!) sonucu alabilmek için çırpınışları hatta medya ordusu önünde kararı açıklarken ilk cümle olarak “Önce şunu ifade edeyim ki AKP kapatılmamıştır” müjdesi belleklerdedir. Haşim Bey de bugün yanıltılmışlar kervanının gönlü kırık yolcuları arasında olmalıdır.

TIMARHANENİN KAPISI AÇILDI

Vatan sevgisinin imandan gelmesi”, Türk’ün mucize destanına ışık tutar. Zamanımızda, Kurtuluş Savaşı’na karşı savaş açanların, İngilizlerle işbirliği yapanların isimleri devlet tesislerine veriliyor, törenlerle kutsanıyor. Diyanet İşleri Başkanı’nın, Ayasofya’nın açılışında Atatürk’e okuduğu laneti, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları içlerine sindirebiliyor. “Örgün Eğitimle Birlikte Hafızlık Projesi” (ben de 9 yaşımda hafızlık diploması aldım ama böyle cafcaflı değildi) kapsamında, din adamlığının, gönül adamlığı olduğundan habersiz bir talihsiz, Cumhurbaşkanı’nın göz bebeğine odaklanarak Atatürk’e zalim ve kâfir” dedi. Basında buna hakaret” denilmesi yetersizdir, din bağlamında en ağır ithamdır.

Barolar Birliği Başkanı’nı adli yıl (2014) açılışında konu dışına çıktığı için azarlayan, bir baş işareti ile zamanın Cumhurbaşkanı’nı da peşine takarak salonu terk eden Sayın Erdoğan’ın, yukarıdaki azgınlığı sükûnetle dinlemesi, Ata’ya hakareti, adli yıl açılışındaki bu küçük sorun kadar bile önemsemediğini, delilerin zincirini bu cesaretle kırdığını gösterir ki bu, yaşadığımız karanlık dönemin özeti ve kör düğümüdür.

GAFİLLER UTANIR MI?

(...) Allah bir takım güçlü insanların karşısına, onlara denk güçlü insanlar çıkarıp dengeyi sağlamasaydı, içerisinde Allah’ın adı çokça anılan (...) mescitler yıkılıp giderdi.” (Hac suresi, 40). 

Güçlülerin karşısına dengeyi korumak için başka bir güçlü çıkarırız” diye özetlenebilecek Tanrı buyruğu, Emperyalizmin karşısına Türklerin talihi olarak Mustafa Kemali çıkardık” diye de anlaşılamaz mı? Milli Mücadele’mizin zaferle taçlanmasından sonra İngiliz hükümeti parlamentoda ağır eleştirilere uğradı ve muhalefet lideri, Başbakan Lloyd George’a hitaben “İşler yolunda gidiyordu, İstanbul bize kalacaktı, ne oldu?” diye sordu ve şu cevabı aldı: Stratejide ve taktikte hata yapmadık, önlemimizi de aldık. Ne var ki insanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dâhi yetiştirir, şu talihsizliğe bakın ki bu kişi bu kez Küçük Asya’dan çıktı, hem de bize karşı. Elden ne gelirdi ki.” 

Gafiller, bu sözler karşısında birazcık olsun utanmayı düşünebilir misiniz? Yunan’ın Batı Anadolu’da yakıp yıktığı camilerin, yukarıdaki Tanrı kelamı ile örtüşür biçimde, Ata’nın emri ile Cumhuriyetin sınırlı bütçesinden onarıldığını bilmezler.

HEVESİNİZ KURSAĞINIZDA KALACAK

Kahramanımızın Sivas’tan Kayseri’ye yolculuğuna, 20 yumurta, 10 ekmek, 50 bardak çay alabilecek kadar para ile çıktığını da Milli Mücadele’nin hangi koşullarda kazanıldığını da bilmezler. Ayasofya’nın müzeye çevrilmesinin, Batı ile ilişkilerimizde uygun iklim yaratmaya yönelik siyasi/kültürel adım olması dışında hiçbir kötü niyet taşımadığını da dar kafalılar anlayamazlar. Ata’nın, 50’li yaşlarında 80’inde gibi göstermesinin, cepheden cepheye koşmasından, çilelerle yoğrulmasından, onca uğraş arasında 4 bin hacimli kültür kitabını satır altlarını çizerek ve gerektiğinde şerhler koyarak okumasından ileri geldiğini, Mızraklı İlmihal’den başka kitap okumayanlar elbette bilemezler ve ahretin eşiğinde milleti ile genç yaşında vedalaşırken her şeyini halkına bırakmasındaki yüceliği de hiç anlayamazlar. Onlara kötü bir haberim var: Cumhuriyeti yıkamayacaksınız, alın teri, kan ve gözyaşının toplamı olduğu için.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları