Olaylar Ve Görüşler

‘Antidepresan çağı’nda sosyal devlet - S. Deniz YILMAZ

10 Mayıs 2022 Salı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca yakın zamanda yaptığı açıklamada, son 3 yılda 61 milyon kişinin sinir sistemi ilacı kullandığını, 12.3 milyonun ise antidepresan ilaç kullandığını açıkladı. 2022 yılı itibarıyla da bu sayının 70 milyon kutuyu aşacağı konuşuluyor. 

Yaklaşık 80 milyonluk nüfusta antidepresan kullanan 12.3 milyon insan...

Ekonomik sıkıntılar, bireylerin özel hayatlarındaki problemler, kalıtsal bazı hastalıklar, tetiklenen travmalar birleşince ortaya bu sayının çıkması maalesef şaşırtıcı değil. Burada yanıt bekleyen önemli soru ise yöneticilerin bu duruma neden kayıtsız kaldığı. Sosyal devletin görevi bireylerin insanca yaşama hakkını savunmaktır. Geçen yılın kayıtlı intihar sayısı 600’e dayanmışken, Türkiye’de her gün dokuz kişi intihar ediyorken “psikolojik iyi oluştan” da “sosyal devletin varlığından” da söz etmek olası görünmüyor.

PSİKOLOGLAR DA DERTLİ

Sağlık hizmetleri yalnızca fiziksel rahatsızlıklar baş gösterince bireyin çaldığı kapı değildir, hastanelerde ruh sağlığı hizmeti de verilmelidir. Kaldı ki yaşanan fiziksel rahatsızlıklarda psikolojik tetikleyicilerin etkisini de dikkate aldığımızda, her bireye ücretsiz bir şekilde faydalanacağı ruh sağlığı merkezleri açmak, “sosyal devlet”in sorumluluk alanında olmalıdır. 

Türkiye’nin bu ihtiyacı karşılayacak yeterli ruh sağlığı uzmanı bulunmakta. Türkiye’de 50 bine yakın psikolog var ancak “psikologların da dertleri var”. Meslek yasaları bulunmadan çalışıyorlar ve alanları başka meslek grupları tarafından işgal ediliyor. Yani hem ruh sağlığı uzmanları hem de ruh sağlığı bozuk insanlar mağdur ediliyor. Hem yeterli uzman hem de bu konuda bu kadar ihtiyaç varken iktidarın bu konuda adım atması zor olmamalı.

SİYASİ ÇÖKÜŞÜN ETKİSİ

Geçmişte yüzde 7-8 oranında seyreden anksiyete bozukluklarının şimdi yüzde 38’lere dayandığını istatistiklerde görüyoruz: Neredeyse her iki gençten birisi depresyonda. Peki ne oldu da böyle bir psikolojik patlamanın ortasında kaldık? 

Gündemler, olaylar her ne kadar kolektif olsa da birey olarak kendi yaşamımızda da kendi özelimize etki eden siyasi bir çöküntünün altında eziliyoruz. Acaba iktidar sahipleri insanları sürükledikleri bu psikolojik sıkıntının farkında mı değiller yoksa farkındalar da bilerek ve isteyerek insanların kendi sorunlarını çözmelerini mi istemiyorlar? Çünkü bireyler kendi ruhsal dünyalarında ne kadar rahat ne kadar bilinçli hissederlerse ortaya çıkan sorunların nedenini bu sefer dışarıda arayacaklar ve “sorgulayacaklar”. 

Türkiye için konuşursak eğer, bireylerin yalnızca kendilerinden değil ekonomik sebeplerden, işsizlikten, açlıktan, kaostan da etkilendiğini söyleyebiliriz.

ÜCRETSİZ TERAPİ DESTEĞİ ŞART 

Çift yön kuramına göre, insanlar iki görünümden oluşur. Örneğin, madeni para tek bir nesnedir ama yazı tura gibi iki farklı yönü bulunur. Dışarıdan bakıldığında insanın da bedeni görülür ancak bir de iç gözlem sırasında gözlemlenen zihni vardır. Tedavi yöntemlerinde de hastalar hem psikolojik hem de fiziksel olarak çift yönlü değerlendirilmelidir. Ancak ülkemizde ve bazı diğer ülkelerde psikolojik iyi oluş bu “çift yön”e uymayacak şekilde aksatılır. Oysa biri olmadan diğerinin iyi olması beklenemez. O yüzden sadece Türkiye için değil, tüm dünya için ücretsiz psikolojik destek hizmeti şart.

S. DENİZ YILMAZ

ARAŞTIRMACI - YAZAR



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları