Olaylar Ve Görüşler

ABD, NATO ve Türkiye - Tunçer KILINÇ

07 Temmuz 2021 Çarşamba

ABD yönetimindeki NATO’nun varlığını koruyabilmesi için daima büyük hacimli bir tehdide ihtiyaç vardır. Tespit edilen tehditle başa çıkabilmesi için üye ülkelerin bir arada tutulması ve dayanışmanın sağlanması çok önemlidir. İtalya’da eğitim veren NATO Savunma Koleji’nin başlıca işlevi de üye ülkelerden seçilmiş sivil ve asker bürokratların tehdit konusunda motivasyonlarını sağlamak ve dayanışmaya yönelik propaganda yapmaktır.

Bu kolejde eğitim almış bir subay olarak bu değerlendirmeyi kurs sonunda, 1978’de verdiğim raporda belirtmiştim. O tarihte somut tehdit, Varşova Paktı’ydı.

DÜŞMANCA TAVIR

Varşova Paktı ve SSCB’nin dağılmasından sonra NATO’nun devam edebilmesi için kökten dinci terör, tehdit olarak tespit edildi. 1990’dan günümüze NATO bu tehditle oyalandı. ABD emperyalizmi, bu dönemde Büyük Ortadoğu Projesi’yle (BOP) Ortadoğu’daki enerji kaynaklarına el attı. Bu amaçla NATO güçlerini de kullandı. Sırasıyla Afganistan, Libya, Irak ve Suriye parçalandı.

Günümüzde Çin ve Rusya, NATO’nun Haziran 2021’deki zirvesinde tehdit mevkiine oturtuldu. Oysa ABD’yle ekonomik rekabet dışında, bu ülkelerin ne Batı Avrupa ülkelerine ne ABD’ye karşı düşmanca bir eylemi söz konusudur. Ana maksat, ABD savunma sanayisini güçlendirmek, üye ülkelerden oluşan pazarı yeni ülkelerle genişletmektir.

ABD, her dönemde NATO birlikteliğini manivela olarak kullanarak üye devletleri, kendi ulusal çıkarları doğrultusunda sömürmektedir. Bir yandan silah ve teçhizat standardizasyonu ile pazarını korur bir yandan üye ülkelerin silahlı kuvvetlerini de kullanarak dünyadaki enerji kaynaklarına hâkim olmaya çalışır. Nitekim bir dönem hem Çin’in ihtiyaç duyduğu petrol yollarını tutmak hem İran’ı kontrol altında bulundurmak için NATO yapısıyla Afganistan’a girmiştir. Bu amaçla Uzakdoğu’da Çin’i, Karadeniz ve Kafkasya’da Rusya’yı çevrelemek suretiyle ve bu ülkelere karşı düşmanca davranışlarla dünya barışını tehlikeye atarak zorla hasım yaratmıştır. Şimdi de tehdit var” diye, NATO’nun diğer üyelerini baskı altına almaya çalışmaktadır. NATO ülkelerinin güvenliğini bahane ederek kendi çıkarlarını hayata geçirmenin zeminini hazırlamaktadır.

NATO’DA KALARAK BAĞIMSIZ OLAMAYIZ

Günümüzde NATO artık bir savunma örgütü değildir. 1990’dan beri, ABD’nin dünyayı hegemonyası altına alması için bir araçtır. NATO ülkeleri arasında da asla dostluktan bahsedilemez. Özellikle ABD, Türkiye’nin hiçbir zaman dostu olmamıştır. Her zaman kendi çıkarını gözetmiştir. Ne var ki bizim aymaz liberallerimiz, aramızda bunca sorun varken yeniden beyaz sayfa açmak peşindedirler. 1980 darbesinden, FETÖ’nün darbe girişiminden, ABD Başkanı’nın geçen nisan ayında sözde soykırım iddialarını tanımasından, önce Irak’ın sonra Suriye’nin kuzeyinde Kürt oluşumuna verdiği aktif destekten ders almamışlardır.

Düşmanla yeni bir beyaz sayfa, muharebedeki beyaz flamayla aynı anlamdadır. Bu şartlarda Türkiye yol ayrımındayken ABD’den destek almak isteyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afganistan bataklığında göreve talip olmuş, ülkemizi büyük riske atmıştır. Bu girişim, Türkiye Cumhuriyeti’ni tanıyan ilk devlet olan, tarihi dostluk bağlarımız bulunan Afganistan’ın ülkemize duyduğu sevgi ve saygıyı etkileyebilir.

Türkiye NATO’da daha fazla kalarak ABD vesayeti altında tam bağımsızlıktan bahsedemez. 2023 seçimlerinde iktidara gelecek olan yönetim, bu hususları dikkate almak zorundadır. Muradımız, bir vesayetten kurtulup başka bir vesayet altına girmek değildir. Bu gerçekler karşısında ABD ve diğer NATO ülkeleriyle masaya oturmamız, açık yüreklilikle düşüncelerimizi belirtmemiz, NATO üyeliğimizin ancak bu çerçevede sürebileceğini anlatmamız gerekir. Sonuç alınmazsa coğrafyamızın bize bahşettiği jeostratejik özellikten yararlanarak ulusal çıkarlarımızı, onurumuzu, bağımsız olarak korumak, nihai hedefimiz olmalıdır.

TUNÇER KILINÇ

E. ORGENERAL / ESKİ MİLLİ GÜVENLİK KURULU GENEL SEKRETERİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları