Oktay Ekşi
Oktay Ekşi oktay.eksi@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

RTÜK’ün mubassırlığı

05 Nisan 2025 Cumartesi

Söz “askerlere” aittir. Ben İsmet Paşa’dan duyduğumu anımsıyorum: “Savaşın başında yapılan yanlışı düzeltmek sonra çok zor olur” derler.

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu 1994 yılında Tansu Çiller’in başbakanlığı döneminde kuruldu. Batı demokrasilerinden özellikle de Fransa’dan örnek alındığı ileri sürüldü. Orada anayasa konseyine üyeler parlamento tarafından seçilir deniyor ya... RTÜK kurulurken de üyelerin belirlenmesi görevi parlamentoya bırakıldı.

Öneri kabul edildi ama RTÜK en çok eleştirilen sözde “tarafsız(!) ve bağımsız(!)” karar organlarından biri olmaktan hiç kurtulamadı. Merhum Bülent Ecevit son başbakanlığı döneminde, RTÜK’ün karar organı olan “üst kurul”un politikacılar arasından değil, -meslek- medya dünyasından aday gösterilen belli sayıdaki kişiler arasından seçilmesi planlanıyordu. Ama -ihtimal başbakanlığının son döneminde en yakın ortaklarından yediği kazıklar izin vermediği için- projesini gerçekleştiremedi.

1994’te yapılan yanlışla dünyaya gelen RTÜK şimdi AKP iktidarının temsilcisi altı ve onlara muhalif üç üye tarafından verilen kararlarla medya dünyamız üzerinde “mubassır”lık (Osmanlı döneminde okullarda öğrencilere devamlı “Öyle değil, şöyle yap” talimatı veren görevli) rolü oynamakta, AKP dışındaki partilerin temsilcileri ise fiilen bir işe yaramamaktadır.

Neticede elimizde 31 senedir tartışılan bir RTÜK kaldı. O da son marifetini, Sözcü (SZC) TV, Tele1 TV, Halk TV ve Now TV’ye üst düzeyden para cezaları vererek gösterdi. Ayrıca SZC TV’ye 10, Halk TV’ye 5 yayın durdurma cezası verdiğini bildirdi.

Bir de kime ve ne zaman yayın yaptığını bilmediğim Akıllı TV’ye -ne demekse?- “sağlık beyanı” ve “ürün satışı” yaptığı gerekçesiyle 10 yayın durdurma cezası verdi.

RTÜK’ün bu kararını görüp de Türkiye’deki gerçeklerden habersiz şekilde değerlendirme yapanlar zanneder ki bu ülkede AKP iktidarına eyvallah etmeden yayın yapan kanalların hepsi, sabahtan akşama kadar sağa sola -özellikle de hâkimlere, savcılara ve kolluk kuvvetlerine- hakaret ederek, halkı ayaklanmaya çağırarak, soruşturmayla ilgili makamlara güvenin azaltılmasına çalışarak bu makamları baskı altına almaya çalışarak yayın yapıyorlar. Ama başta TRT olmak üzere AKP iktidarına sabahtan akşama -deyim yerindeyse- “yağ” çekerek, Avrupa’nın özellikle de Almanya’nın bizi kıskandığını ileri sürerek kamuoyunu düpedüz aldatan, kendilerine ve iktidara karşıt gördükleri kişi ve kurumlara hakaret yağdıran kanallar, son derece mazbut, fevkalade temiz dilli ve dürüst yayıncılık örneği olan yayın kuruluşlarıdır.

Oysa çevrede olup biteni değerlendirecek düzeyde bilince ulaşmış çocuklar dahi bilir ki gerçek tam da bunun aksidir.

Kendi hesabıma ben 23 yıl medya dünyasında etik değerleri savunan bir gönüllü kuruluşta görev yaptım. Orada inandığımız “etik” ilkeler içinde insanlara hakaret etmemeyi, gerçeğe aykırı yayın yapmamayı, hakkında kesin yargı hükmü olmadıkça kimseyi suçlu göstermemeyi; insanların dini, dili, ırkı, milliyeti, cinsiyeti, inancı, bedensel özrü, sosyal düzeyi nedeniyle aşağılanamayacağını savunduk ve uyguladık. O kurum gazetecilerin görevlerini özgürce yapmalarını savunur. Hatta bu özgürlüğün korunması için her yerde ve her koşulda çaba gösterileceği ifade edilir. Özetle RTÜK’ün radyo ve TV’ler dünyasında yaptığı görev, yazılı basın ve internet medyası bağlamında yürütülür. En önemlisi de yazılı basın ve internet medyası üstünde bir yük gibi onu cezalandırmak için fırsat kollayan bir anlayışla değil, özgürlükçü bir ortamda karşılaşılan yanlışlıkları onarma amacıyla görev yapılır. Üstelik devletten bir kuruş destek almadan bu görev yürütülür.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

İyi ki yanılmışım 12 Nisan 2025
Nasıl biter? 29 Mart 2025

Günün Köşe Yazıları