Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Doğaya 'şehircilik'! darbesi
Kültür ve tabiatı ‘ayrıştırma’ adına ‘doğayla uyumlu yaşam’ alanları gözden çıkartılıyor
\n\n\n\n\n\n
Yeni kurulan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın (ÇŞB) örgütlenme, görev ve yetkilerini düzenleyen 644 sayılı kanun hükmünde kararname (KHK) ile bunda değişiklikler yapan 17 Ağustos 2011 tarih ve 648 sayılı KHK’nin yarattığı son durum özetle şöyle:
\n1- Önceki dönem hazırlanan “Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı”, amacıyla çelişen hükümlerine çevrecilerin etkin direnişi yüzünden TBMM’ye sunulamamıştı… Şimdi tasarıdaki, “doğa”nın “yağmalanması”na yönelik düzenlemeler KHK’lerle yürürlüğe girdi.
\nBöylece kamuoyundan ve hatta milletvekillerinden kaçırılarak kanunlaşan “çevrenin talanı” amaçlı hükümlerle “ileri demokrasi”nin ne anlama geldiğine dair bir örnek daha yaratıldı.
\n2- Kente ve çevreye zarar verici imar kararlarını ancak yargı denetimiyle durdurabilen mimarlık, şehircilik ve mühendislik odalarının “özerk”likleri yok edildi. Odalar, anayasadan gelen “kamu yararına kurumlar” iken ÇŞB’ye bağlı kuruluşlar haline getirildi.
\nO kadar ki meslek mensuplarının odalarına kayıtları, hatta sicil işlemleri ile yine odaların çalışma kurallarını kendi demokratik organlarında belirleme hakları bile yok edilerek tümü ÇŞB’ye bağlandı.
\nBöylece imar konusunda “katılım”cılığın sağlanacağı sözünü veren demokratik anlayış ve uzmanlık denetimine açık olunacağını belirten siyasi programlar çöpe atıldı. Hükümet dışı kuruluşların (NGO) yani sivil toplum örgütlerinin özerk çalışma ortamlarını kolaylaştırma yönündeki Habitat kararları da bir kenara itildi.
\n3- 90’lardan bu yana çevrenin korunmasında etkin olan; ilerleyen yıllarda da Orman Bakanlığı’na bağlanan Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı (ÖÇKK) kaldırıldı. Oysa bu kurum Türkiye’nin de imzası olan “Barselona Sözleşmesi”nde devletlere yüklenen sorumluluğun ürünüydü.
\nBuna rağmen doğanın korunmasında önemli bir birikim yok edilerek, uluslararası sözleşmelerle kurulan ÖÇKK tarihe karıştı.
\n4- Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın sorumluluğundaki “doğal sit”ler ve Orman Bakanlığı’nın yükümlülüğündeki “milli park”lar, “tabiatı koruma alanları” gibi doğal zenginliklerimiz ile “anıt ağaçlar”ımız bile uzmanlaşmış bakanlıkların elinden alınarak ÇŞB’ye bağlandı.
\nBöylece aynı alanları yıllardır koruyan temel kurumlarımızın varlıklarıyla birlikte yarattıkları “duyarlılık geleneği” de yok edildi.
\n5- Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu ile aynı adlı bölge kurullarının “tabiat”a yönelik sorumluluklarını terk ederek, sadece kültür varlıklarına bakacak kadrolarla yenilenmeleri için bu kurullardaki tüm üyelikler 17 Ağustos 2011 günü sona erdi! Bu kurullara YÖK’ün üniversitelerden üye ataması da iptal edildi.
\nBöylece, örneğin yaylalar, kırsal yerleşimler gibi “doğayla uyumlu yaşam kültürü”nü yansıtan alanların, koruma kurullarının, “doğal sit” kararlarıyla imar baskısından korumaları engellenirken, bu yöndeki 50 yıllık bilimsel ve kurumsal birikim “işlevsiz” kılınmış oldu.
\n6- ÇŞB’nin görevlerine “her tür ve ölçekte çevre düzeni, nazım ve uygulama imar planları yapmak” da eklendi. Hem kamu arazilerinde hem de Bakanlar Kurulu’nca belirlenecek alanlarda imar ve planlama yetkileri “inşaat ve iskân ruhsatı verme” dahil ÇŞB’nin oldu.
\nDahası, 10 Temmuz tarihli 646 sayılı KHK ile Hazine arazilerindeki imar yetkileri de doğrudan “Maliye (!) Bakanlığı”na verilerek, kamu alanlarının “toplum yararına” kullanılmaları yerine hükümete doğrudan “kaynak yaratmak” üzere pazarlanması hükme bağlandı.
\nBöylece kent planlarının bütünselliğini sağlamada yerel yönetimler devre dışı bırakılırken, belediyelerin imar ve inşaat izni yetkileri de büyük oranda ellerinden alındı.
\nBütün bunların sonucunda, ülkenin tüm doğal-kültürel alanları ile kamu alanlarındaki her türlü yapılaşma kararları, üstelik sınırsız ve denetimsiz imar yetkileriyle merkezi yönetime bağlanmış oldu.
\nYanıtsız sorular
\nYaklaşık 20 yasada değişiklik yapan, cumhuriyet tarihinin en geniş kapsamlı KHK’si hakkındaki bu derlemeyi birkaç soruyla bitirelim:
\nEn önemli yetkilerini yitiren Orman, Kültür ve Turizm ve belediyelerin “hami”si İçişleri Bakanları, bu KHK’ye nasıl imza attılar?
\nKentlerimizin çevre ve kültürü gözeterek kimlikli gelişmesi için süren çabalara darbe indiren bu “ana kanun” niteliğindeki düzenlemeler, neden TBMM’den kaçırılarak KHK’yle yapıldı?
\nKoruma kurulları yeni bir tanımla görevlerine devam edebilecekken, ülkenin eldeki kültür ve tabiat varlıklarının korunmalarını sağlamış bu emektar kadrolara “teşekkür” etmek yerine KHK ile “güle güle” demek, hangi siyasi terbiye ile tanımlanabilir?
\nBu KHK’yi kim ya da kimler yazarak bakanların imzasına sunmuştur?
\nTürkiye’nin demokratik gelenekleri ve uzmanlık birikimleriyle böylesine çelişen bir düzenleme, hiç değilse Bakanlar Kurulu’nda tartışılmış; Çankaya’da yeterince incelenmiş midir?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
En Çok Okunan Haberler
- 250 bin TL'nin getirisi ne kadar?
- İstanbul'da aile katliamı
- İktidarın '25 Kasım' korkusu
- İstanbul'un 7 ilçesinde yarın su kesintisi uygulanacak
- AKP sayesinde bu düş de gerçek oldu!
- Akalın'dan İYİ Parti'yi karıştıracak açıklama
- Hedefteki teğmenlerle ilgili yeni gelişme!
- Gökçek döneminde belediyeden geçen karar pes dedirtti!
- Türk ordusunun Kubilaysızlaştırılması
- İmamoğlu'ndan, Tekin'e 'belgeli' kreş yanıtı