Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Times' Mektubu ve Yargı

28 Temmuz 2013 Pazar

Erdoğan “Times” için şimdi acaba nasıl bir hukuki süreç başlatacak?
Heycanla bekliyorum…
“Times”a ve “Times” gazetesindeki açık mektuba imza atan isimlere acaba tek tek Londra mahkemelerinde mi dava açacak yoksa davaya burada bizim anlı şanlı “özel yetkili mahkemelerimiz” mi bakacak? Göreceğiz.
Demokratik ülkelerde
“dış basına” dava açan tek başbakan örneği olarak Berlusconi’yi biliyorum.
Berlusconi, gene bir İngiliz yayın organı olan “
Economist” gazetesini -hem birkaç kez!- dava etti. Her seferinde, yenilen pehlivan güreşe doymazmış misali kaybetti.
Londra yerine anavatanı İtalya’da hem de mahkemeye başvurmasına rağmen, yargıçlar;
“anayasal bir hak olan ifade özgürlüklerinin” üstünlüğüne dayanarak “Economist”e hak verdi.
İtalyan Başbakanı üstüne bir de dava masraflarını karşılamak zorunda kaldı.
Bağımsız İtalyan yargısı,
“dış mihrak İngilizler” karşısında öz başbakanlarını dirhem kayırmaya kalkmadı.

\n

Dış itibar kaybı böyle başladı

\n

2000’ler başında epeyce konuşulan bu “Economist-Berlusconi” düellosunu hatırlayanlar olacaktır.
2001 Mayısı’nda İtalya lideri tam kendisini başbakanlığa taşıyacak seçimlere hazırlanırken Çizme’nin müstakbel hükümet başkanı için
“Economist” Londra’ da 6 sayfalık özel bir yayın hazırlamış, kapağına da Berlusconi’nin koca bir resmini yerleştirmişti. Resmin altında hemen şu satırlar yazılıydı:
“Silvio Berlusconi İtalya’yı neden yönetmemelidir?/Why Silvio Berlusconi is unfit to lead Italy?”
Berlusconi’nin dev medya imparatorluğuyla, siyasetçi kimliği arasındaki şiddetli çıkar çatışmasından başlayan ve mafya ile olan içli dışlı ilişkilerine, peşini bırakmayan rüşvet-yolsuzluk davalarına dek tartışmalı tüm özelliklerine el atan dergi;
“Kendisine saygılı hiçbir demokraside, bu profildeki bir şahıs başbakanlığa talip olamaz! Olmamalıdır!” diye yazdı.
Küplere binen ve
“Economist”e esip gürleyen Berlusconi; derginin o yıllardaki genel yayın yönetmeni Bill Emmott’a dönemin parasıyla “2 milyar liret”lik rekor bir “hakaret” ve “iftira” davası açtı.
Berlusconi’nin açtığı dava, İngiliz yayın organını durdurmak şöyle dursun, son kertede büsbütün biledi.
İngiliz dergisi sonuna kadar yayının arkasında durduğunu bildirdi. Arkadan her olanakta da İtalya başbakanın alabildiğine tartışmalı olan kimliği ile icraatlarını masaya yatırdı ve mümkün olan en ağır, en sert eleştirlerle her vesileyle sütunlarına taşıdı.
Sonra Berlusconi’nin
“Economist”e benzer gerekçelerle açtığı ikinci bir dava, gene “ifade özgürlüğünün” dokunulmazlığı yüzünden gürültülü bir şekilde karaya oturdu.
“Economist” in “Bu adam İtalya’yı yönetemez!” dediği yıllarda daha henüz Berlusconi’nin seks skandalları yaşanmamıştı. Zaman; İngiliz organının, yolun başındayken vermiş olduğu yargıda haklı olduğunu ortaya çıkardı.
Nitekim Çizme bugün,
“Berlusconi’nin tüm kamu görevlerinden ömür boyu men” cezasını tartışıyor!
12 yıl arayla
“Economist”in dediği yere gelindi. Berlusconi ile yaşanan gerilimde, dünyaca ünlü ekonomi-siyaset dergisinin, sadece mahkemeler nezdinde değil, tarih önünde de doğru noktada durduğu anlaşıldı.
“Economist”le çıkılan bilek güreşi, Berlusconi’ye bilahare İtalya dışında muazzam “kredibilite kaybına” mal oldu.
Başta yalnız
“Economist”in okurları tarafından kayda geçilen makale; yargıya intikal eden konular nedeniyle, küresel medyada tekrar tekrar yinelenerek yıllar boyu dolaşımda kaldı.
Economist’in
“Berlusconi İtalya’yı Yönetmemelidir” başlığı, her fırsatta hatırlanan ve altı çizilerek hatılatılan bir medya olayına dönüştü.

\n

Propagandayla sağlanan 
mağduriyet zırhı

\n

Ama heyhat… Bu yalın gerçeklere ve yargı karşısında açık biçimde mahkûm olmasına rağmen, Berlusconi “iç politikada” konuyu kendi emelleri doğrultusunda tümüyle popülist çizgide şekillendirmeyi başardı.
Ne yaparsa yapsın, ne derse desin kendisine her daim
“amenna” diyen seçmenleri; dünya sahnesi önünde gelişen bu kör kör parmağım gözüne olayı bile görmezden geldi ve her şeyi menfaatine uydurmayı başaran Berlusconi’yi, dünya âleme sırt çeviren biçimde kucaklamaya devam etti.
Medya patronu başbakan, medyaları sayesinde aşikâr bir şekilde haksız olduğu bir davadan bile,
“mağduriyet” çıkarmayı başardı. Bunun için konuya ilişkin her türlü gelişmeyi yoğun “propaganda bombardımanı” ile karşılaması yetti.
Diyeceğim o ki tarih önünde haklı çıkmak farklı; bunu, sandıkta koz olarak değerlendirebilmek farklı şeyler…
“Times” olayı da, Berlusconi vakasında gördüğümüz gibi Erdoğan’ın yurtdışında zaten çizilmiş olan itibarını büsbütün zedeleyecek.
Nerede 2011
“Time”ına “ılımlı İslam modeliyle” kapak olan Erdoğan, nerede mitingleri bugün Nürnberg Toplanmaları ile karşılaştırılan TC Başbakanı? Dış dünyada Erdoğan artık aşikâr bir düşüş içinde.
Ancak buna karşın aynı Erdoğan, tıpkı Berlusconi örneğinde gördüğümüz gibi yandaş medyasıyla hâlâ iç politikada kendisine çok büyük bir
“mağduriyet” zırhı örmeye kadir.
Bir gün tarih Erdoğan’ı hak ettiği yere oturtacak
olsa da çok uzun süre daha mağduriyet propagandasına maruz kalabiliriz.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump’ın dönüşü 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları