Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Akordeon Çalan Kız
Ortaçağ ilericiliği ile toplumumuza dayatılan, ülkemizi kara deliğe atacak değişim palavrasına kanmış ve çılgınca da tüketen toplumumuzda mutluluğu simgeleyen, eskilerde kalan o akordeon çalan kızları arar olduk.
\nGüzelim İstanbul’da yaşama ve bu yaşam içindeki insanlara baktığımızda Minür Göker’in yazdığı “Yenikapı Hikâyeleri” kitabındaki akordeon çalan kız öyküsünü hatırlamadan edemiyorsunuz. Öykü şöyle başlıyor: “Akordeon çalan kızı ekonomik krizin teğet geçmediği son günlerde Çiftehavuzlar’daki sokağın başında daha sık görür oldum. En çok 18 yaşlarında gözüküyordu. Bu yaşlarda sokaklarda akordeonla dilenmenin bütün hüznü çökmüştü yüzüne...”
\nÖykü şöyle devam ediyor: “İstanbul’un 3 milyon olduğu ve Ayla Dikmen’den şarkıların dinlendiği günlerde insanlar daha mutluydu. Akordeon çalan kız o günlerin vapurunda ilk kez görülmüştü. ‘Abiler şu çocuğumu görüyor musun? Dünden beri aç. Bir sadaka verin’ diyen yoktu. Akordeon çalan kızlar Fransız şansonlarını ve Fehmi Ege tangolarını çalardı.”
\nMinür Göker, öyküsünün sonunda şunu söylüyor: “Neden bütün güzellikler kayıp gitti ayağımızın altından?Akordeoncu kızlar gibi…” Cahit Külebi’nin şu şiirindeki hüzünlü cümleler de aynı umutsuzluğu dile getiriyor.
\nNe sigaralarda tat kaldı / Ne gönlümü avutur tazeler / Önümde açık duran tek umut / Kapısı daraldıkça daraldı / Her gece gökte bir küçük yıldız / Seninleyim diye el eder / Ne onun uzaklığı azalır / Ne benim içimdeki kederler…
\nBugün içim buruk. Ekonomi ve matematikle uğraşmayı canım istemiyor. Umutlanmak ve çocuklarımızın geleceğinden endişe etmemek istiyorum. Ama nafile, 4+4+4 yasalaşmak üzere. Anlaşıldı ki bu ülkenin yıkılış fizibilitesi yapılmış, adım adım işlemler gerçekleştiriliyor. Herkes kâr payını bekliyor. Mahpusta birçok masum insan da özgürlük günlerini bekliyor umutsuzca. Biz keyifle yemekler yerken onlar, Ahmed Arif’in “İçerde” şiirini okuyor.
\n“Haberin var mı taş duvar / Demir kapı, kör pencere, / Yastığım, ranzam, zincirim. / Uğruna ölümlere gidip geldiğim, / Zulamdaki mahzun resim, / Haberin var mı? / Görüşmecim, yeşil soğan göndermiş, / Karanfil kokuyor cigaram. / Dağlarına bahar gelmiş memleketimin…”
\nBir şiir de Bedri Rahmi Eyüboğlu’ndan:
\n“Hüzün Geldi
\nTürküler bitti
\nHalaylar durdu
\nHoronlar durdu
\nAl damar, mor damar, şah damar sustu
\nBahçeler put kesildi birer birer
\nMeyveler salkım saçak taş.
\nBir bulut uçardı
\nBaşı boş bedava
\nYandı kül oldu.
\nHüzün geldi baş köşeye kuruldu Yoruldu yüreğim yoruldu.
\nAğaç büyür arkasından koşamam
\nKervan yürür peşi sıra düşemem
\nYıldız akar uçsam da yetişemem.
\nHüzün geldi baş köşeye kuruldu. Yoruldu yüreğim yoruldu.”
\nEvet sevgili okuyucular ne cari açık, ne borçlar ne de kapitalizmin çirkin yüzü bizi bu kadar yormuyor.
\nVicdansızlık, vefasızlık, aymazlık ve sevgisizlik yüreklerimizi paramparça ediyor.
\nUmut nerede? Kafdağı’nın arkasında mı, yoksa yakında mı? Bilen var mı?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- 'Tarihe not düşmek için geldim'
- Çok konuşulacak 'adaylık' açıklaması
- Fatih Altaylı ve İsmail Saymaz'a soruşturma
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- Aydın Dağları'nda son yılların en verimli hasadı yapıldı
- Mahruki yine yandı
- AKP’li belediyeden bir ayda 33 konser
- A Milli Takım'ın Uluslar Ligi'ndeki rakibi belli oldu!
- Tıp fakültelerinde kadavra krizi
- Fakülteyi kâğıt üzerinde kurmuşlar!