İkinci tur da sonuçlandı. Türkiye, Cumhuriyetin 100. yılına yeni tartışmalarla girecek. Şu aşama görünen o. 

İki aydır yeri geldikçe vurguladığımız gibi hiçbir sonuç son değildir.

Hiçbir sonuç geleceğin mutlak sahibi değildir.

Şimdi yeni bir mücadele dönemi başlıyor. Sandığa giden her 100 seçmenden 48’i değişim dedi, 52’si yaşadığımız sorunları mevcut iktidar çözsün dedi. Zira iktidar adına oy isteyenler de iktidara oy vereceğini söyleyenler de Türkiye’nin ciddi sorunlarla boğuştuğunu kabul ettiler. 

Çözüm noktasında iş çatallaştı:

1- AKP yaptı AKP düzeltsin mi?

2- Yeni bir iktidarla devam edilsin mi?

Yüzde 2 ile birinci şık kazandı. 

***

Dün gece yarısı itibarıyla 14 Mayıs’ı ve 28 Mayıs’ı sütuna yatıralım...

Erdoğan balkon konuşmasını öncekiler gibi AKP Genel Merkezi’nde değil, Beştepe’de yapmayı yeğledi. Bunun elbet o katlarda başka anlamları vardır. Bize göre Erdoğan oy kaybeden partisini sanki cezalandırıyor. Bir başka deyişle araya mesafe koyuyor. Belki önümüzdeki günlerde partisinde yenilikler yapacak. Zira daha dün geceden itibaren yerel seçim hazırlığına başladı! Erdoğan açısından İstanbul’u kazanmadan seçim zaferi yok! 

Erdoğan, bundan sonra ne yapar?

Kısıklı konuşması bu sorunun yanıtını verdi:

Bugüne kadar yaptığını yapar!

Millet İttifakı açısından önümüzdeki dönem değişik manşetlere gebe. Altı partinin lideri bundan sonra da birbirine tutunarak devam etmek isteyebilir. Ancak her partinin iç gündemi farklı görünüyor. 

Deva ile Gelecek Partisi grup kurmak üzere adımlar atıp yeni bir ufuk çizebilir.

İYİ Parti’nin içinde potansiyel “Böyle gitmez”ciler var. Belki de parti içinde 3 Martçılarla 6 Martçılar arasında bir çekişme olacak. 

CHP’nin içinde de doğal olarak gelinen noktayı masaya yatırmak gerekecek. Kılıçdaroğlu, kazanmak için her şeyi yaptı. Canını dişine taktı. Gecesini gündüzüne kattı. Vaatlerine vaat ekledi. Yerel seçimlerde önerdiği adayların kazanmasının ve toplumsal kabul görmesinin verdiği özgüvenle bir iktidar ekibi kurabileceğini düşündü.

Olmadı...

Kılıçdaroğlu dün gece 21.45 sıralarında önümüzdeki dönem yol haritasını açıkladı:

- Mücadele vermeye devam edeceğim... Yürüyüşümüz sürüyor... Buradayım!

Kemal Bey’in konuşmasını yarın ayrıntılı irdeleyeceğiz.

***

Adil bir seçim süreci miydi? Hayır...

Her şey bir yana tarafsız olması gereken üç bakan, içişleri bakanı, adalet bakanı ve ulaştırma bakanı en politik kişiler oldu. 

Erdoğan devlet olanaklarını en acımasız şekilde kullandı. 

Ancak seçimleri, bunları birincil durum sayarak irdelemek gerçekçi olmaz. O zaman sonraki seçimlerde de yenilgilere hazır olmak gerekir. 

Başta vurguladık, yeni bir mücadele dönemi başlıyor. Kılıçdaroğlu’nun dün gece yaptığı değerlendirme de ayrıca yankılanacaktır. 

Bizim genel bakışımız şu cümlelerde vücut buluyor:

Bu ortamda en büyük lüks, karamsarlıktır. Böyle bir lüksümüz yok!

Halkın daha geniş kesimlerini kazanma yöntemleri bulmak gerekir. Aynı şeyleri yaparak, aynı koşullarda yarışarak farklı bir sonuç elde etmek mümkün değildir.

Dağlar ne kadar yüksek olursa olsun bir yanı yoldur!