Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Savaş yayını canlı... İzleyenler cansız!

17 Ekim 2023 Salı

İsrail’in, Hamas’ın saldırısından sonra başlattığı yıkım harekâtının kapsama alanı sadece Filistin toprakları değil.

Hamas’ın her İsrailliyi düşman ilan edip hedef gözetmeksizin saldırısına verilen yanıt, nefsi müdafaa, terörü durdurma ya da benzer tanımlarla ifade edilecek gibi değil. Savaşın bile bir hukuku vardır. Ancak günümüzde bunun da anlamını yitirdiğini görüyoruz. Sağlık kurumları en ağır savaşta bile saldırı hedefinde değildir. İsrail, Gazze’de hastaneleri daha rahat bombalamak için hastaların bir an evvel tahliyesini istiyor! Bir bölgenin su ve elektriğini kesmek oraya bomba atmak kadar etkili bir saldırı, şu an bu yapılıyor!

Netanyahu’nun saldırıyı fırsat bilip Filistin’in varlığını imhaya girişmesinin onuncu gününde Gazze’deki yıkımın altında aynı zamanda şunlar kaldı:

- Uluslararası kurumlar.

- Küresel liderlik iddiasındaki devletler ve liderleri.

- İslam coğrafyası.

***

Enkaz altındaki bu kurumların son durumuna bakalım.

Birleşmiş Milletler (BM) İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra kurulurken yeni dünya düzeninin kural koyup kontrol edeni olarak sahneye çıkmıştı. Bugün Ortadoğu’da BM’nin “ricalarda bulunmak” dışında önemli bir işlevinin kalmadığını görüyoruz.

Avrupa Birliği (AB) de aynı kervana katılmış durumda. Böylesi büyük krizlerde AB’nin tavır koyma gücü bir yana kendi içinde bölündüğü bir kez daha ortaya çıktı.

AB’yi enkaz altında bırakıp biraz daha derine inince İslam İşbirliği Teşkilatı’nı (İİT) görüyoruz. İİT, 1969’da Kudüs’te Mescid-i Aksa’ya saldırı olunca kurulmuştu. 21 Ağustos 1969’daki saldırının ardından 22-25 Eylül’de bir araya gelen İslam ülkeleri, İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) adı altında kurumlaşmıştı. Adı daha sonra İİT oldu. 57 ülke 2 milyara yakın nüfus, sıfır nüfuz!

İİT, 7 Ekim’den günler sonra İsrail saldırılarını şiddetle kınadı, sonra şiddetle sustu! Gelinen nokta bildiri yayımlamakla geçiştirilecek bir durum mu?

Asıl önemli konu ise şu:

Dünyada uluslararası kabul gören bir lider yok. 1986’da karanlık bir şekilde öldürülen İsveç Başbakanı Olof Palme’den sonra o çapta bir lider gelmedi. Büyük devletlerin başındakiler ülkesel çıkarlarını korurken bir nebze insanlığı düşünelim demekten aciz, bunun kendi ülkeleri açısından da iyi olacağını öngöremeyecek kadar sığ! O kadar ki Almanya’nın eski başbakanı Merkel siyasette olsa, her şey bir doz farklı olabilirdi, düşüncesi aklımıza geliyor!

***

Geçen hafta sonu ABD Başkanı Biden’ın imzası ile Beyaz Saray internet sitesine konan değerlendirme notu şöyleydi:

“Türkiye, ABD’nin Suriye’deki çıkarları için büyük tehdittir.”

Suriye’deki neredeyse bütün terör örgütlerini destekleyen, onları gününe göre dost-düşman ilan eden, bazen de birbirlerine kırdırarak “yeni politikalar” üreten ABD, Türkiye’yi tehdit olarak görüyor.

Böylesi durumlarda kullanılan beylik tanımlardan biri şudur:

Zamanlama manidar!

Türkiye’nin Ortadoğu’da sağduyu çağrısı yaptığı bir zamanda bu açıklama şöyle de okunabilir:

Savaşın Türkiye’ye de bulaşmasını sağlayacak ortam için Ankara’nın da radikalleşmesi şart!

Bütün bunlar, Gazze’de can veren insanların çığlığından önemli değil. Canlı yayında insanlar ölüyor ama izleyenler cansız!

Yukarıda saydığımız kurumların devamında dünya vicdanını da kaybediyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları