Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Saray’daki hesap sandığa uyar mı?

15 Eylül 2019 Pazar

Ali Babacan, uzun süre koruduğu sessizliğini bozmak için Karar gazetesinde karar kıldı, geçen salı günü tam sayfa görüşlerini açıkladı. Yeni parti kuracak, belki yılbaşında, belki yılbaşından da yakın.
Ahmet Davutoğlu, sürekli açıklamalar yapma serisini sürdürdü; cuma günü genel başkanlık yaptığı partisinden istifa etti. Böylece ihracına gerek kalmadı.
Uzun yıllardır devam eden gelenek bozuldu; seçimden sonra CHP’nin değil, AKP’nin içi konuşulur oldu.
Erdoğan’ın önünde de ikili değişim arayışı duruyor; birincisi Saray’a bakanlar kurulu! AKP çevreleri de bakanlıklarda değişim beklentisine girdi. İkincisi erkene aldığı partisinin büyük kongresi. Her ikisi de partideki erozyonu azaltıp tersine çevirmeye yönelik.
Bülent Arınç’la Bülent Turan’ın Canan Kaftancıoğlu ve Ahmet Türk üzerinden atışması da AKP içindeki kaynamanın sadece yeni parti kuracaklar ve kalacaklar ikileminden ibaret olmadığını gösteriyor.
Damadını hapisten çıkaran, oğlunu Meclis’e sokan, kendisini de Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliğiyle Saray’a atan Arınç, son açıklamalarını yüksek istişarelerden sonra yapmış olmalı.
AKP’nin Çanakkale Milletvekili ve Grup Başkanvekili Bülent Turan, Arınç’ı CHP’li sanmış olmalı ki, ağzına geleni söyledi. Arınç da “haddini bildirdi”. Her iki Bülent de “Çanakkale geçilmez” gibi duruyor, ama haftanın genel fotoğrafına baktığımızda, AKP elek olmuş, herkes bir ucundan eliyor.

***

Bu tabloda Erdoğan yeni bir yol haritası çizmiş görünüyor...
Belediye başkanlarını Saray’a çağırarak, bir barış çubuğu uzattı.
Samimi mi? Hayır...
Doğu’nun büyük bilgelerinden Şirazlı Sadi’nin şöyle bir sözü vardır:
Ezeli bir rakibin bütün hilelerini bitirdiyse, barış çubuğu uzatır; dikkat et!
Sonuçta Erdoğan’ın büyükşehir belediye başkanlarını Saray’a çağırması olumludur. Ancak bu, özellikle İstanbul ve Ankara’yı kaybetmeyi hazmettiği anlamına gelmez.
Erdoğan, bu hamle ile başkanların AKP dönemini daha fazla deşmesini engellemeye ve yeni bir kurgu için zaman kazanmaya çalışıyor olmalı.
Görünen o ki Erdoğan’ın önünde üç yoğun işlemeyi gerektiren dosya var. Birincisi ne yapıp edip ekonomideki negatif algıyı değiştirmek. İkincisi, dış konulardaki başarısızlıkları kahramanlığa çevirmek.
Üçüncüsü, CHP’yi yalnızlaştırmak! Üçüncü şık için atılan ilk adımlar, yolun devamının daha sert geçmesine neden olabilir. PKK üzerinden HDP’ye, HDP üzerinden CHP’ye, CHP üzerinden İYİ Parti’ye yüklenmek! Kürt kökenli yurttaşlarımınız CHP’ye oy vermesini engelleyecek bir iklim oluşturup İYİ Parti’ye de, “Senin CHP ile ne işin var” demek...
AKP’yi bu hesaba iten, iki ittifakın 45-45 kafa kafaya olması. Yüzde 50 artı bir, siyasetin anayasası haline getirildi. İnançta Allah bir, siyasette 50 artı bir...
Erdoğan, yukarıdaki üç şıkta tatmin edici noktaya geldiğine inandığı an, seçime gidecek. Bunu, 2020 sonbaharından itibaren beklemek gerek.
Bir ihtimal daha var; Erdoğan, 2020’den itibaren kurguladığı seçim stratejisine milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı’nın yanı sıra yerel seçimi de ekleyebilir.

***

Bunlar Saray hesapları... Saray’daki hesap sandıkta tutar mı?
CHP’ye bağlı...
Yukarıda sıraladıklarımız, siyasi okuma-yazması olan herkesin görebileceği şeyler.
CHP, 2017 referandum sürecinde oluşturduğu bileşimi sürdürüyor. AKP’nin bütün çabalarına rağmen! CHP, bu bileşimi hem sürdürmek hem biraz daha genişletmek zorunda.
Zorunda” diyoruz, bunu başarmaya mecbur.
Bu anlamda 2020 başındaki olağan kurultayını büyük bir fırsata çevirip bunu parti içi mesele olmaktan çıkarabilir, Türkiye’ye hitap eden büyük bir seslenişe dönüştürebilir.
Hep öyledir, ama önümüzdeki dönem için bir daha altını çizmek gerekiyor:
2020’deki kurultay CHP’nin iç işi değildir.
Mademki 1919 Sivas Kongresi CHP’nin birinci kurultayıydı...
Mademki o kurultayda vatanın kaderi konuşuldu...
Yine öyle bakılamaz mı?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları