Şahsıma mektuplar (34) Tarihi ger-çek!

14 Eylül 2024 Cumartesi

Geçen haftaki mektubumda, şahsım unutturdukça daha da anımsanan tarihi olayları, kişileri konu etmiştim. 

Unutturmaya çalıştıklarımızı bu millet unutmuyor, aksine daha çok anımsıyor diye pes edecek halimiz yok.

Bu bizim ne çek defterimizde yazar ne ihale kitabımızda.

Biz İstanbul’un bağrına koca koca gökdelenler saplamışız, müteahhitlere bire on veren otoyollar, köprüler yaptırmışız, tarih mi yapamayacağız?

Böyle bir şeyi tarih yazsa benden utanır!

Çağırdım şahsımı yüceltme takımını, talimatımı verdim. Dedim ki:

-Biz onca gökdelen inşa ettik, tarih mi inşa edemeyeceğiz?

Hepsi görevini anladı. 

***

Tarih dediğin, gerçek olayların yeni kuşaklara aktarılmasıdır.

Gerçek nedir?

Adı üstünde... Ger çek... Gerip çekeceksin, gerip çekeceksin, sonra birleştireceksin.

Oldu sana gerçek!

Bu yolla insanlar daha önce bildiklerinin yanlış olduğunu düşünecek. Konu yeterince gerilip çekildiği için özü de zaten bozulmuş olacak. Biz ona yeni bir öz katıp yepyeni bir gerçek olarak topluma sunacağız.

Atatürk’ü ne kadar unutturmaya çalıştıksa olmadı. Biz de önce yalnızlaştırdık. Etrafındaki herkese bir laf ettik. Sağ olsun Cehape yönetiminden de “Biz 1930’ların partisi değiliz” gibi çok veciz bir yaklaşım geldi. İsmet Paşa’yı yanından çekip sadece 1950’lerin tartışmalarının ortasına koyduk mu, tamam!

Çok büyük bir güç bile yalnızlaştıkça güçsüzleşir. Bu yolu izliyoruz. 

En son okullar açılırken “Çanakkale’den Gazze’ye bağımsızlık ruhu ve vatan sevgisi” dersinde ne yaptık? Atatürk’ün adını Çanakkale’ye koymadık, Filistin cephesine koyduk. “Mustafa Kemal orada görev yaptı” dedik. Bunun devamında diyorum, şöyle bir tarih inşa etsek:

“Mustafa Kemal Çanakkale’den sonra Yıldırım Orduları komutanı olarak Filistin cephesine gitti. İstiklal Harbi talimatını buradan aldı!”

Böylece milletime Arap sempatisi kazandırma mücadelemize de katkısı olur. 

Kimi dangalaklar benim “Arap” sevgimi anlamıyorlar. Ulan sizin tersten okuma yeteneğiniz yok mu?

Okuyun şu “Arap” sözcüğünü tersten, biraz düzgün düşünmesini öğrenin!

Bir önemli tarihi ger çek daha. Tarih yazma bilincimizi 12 Eylül’le oluşturduk. 12 Eylül 1980’de siyasal İslamın önünü açan askeri darbeden sonra 12 Eylül 2010’da da şahsım olarak FETÖ’nün önünü açan anayasa değişikliği referandumu yaptım. İki 12 Eylül’ü birbirine buladım. Şimdi milletim bu bulamada yönünü bulamıyor! Nereye baksa ben, böylece kendini güvende hissediyor. 

***

Tarih dediğin, biraz tahrif, biraz tarif... “Şahsımdan öncesi yoktu” deyip “milattan önce, milattan sonra” yerine, “şahsımdan önce şahsımdan sonra” diye yeni tarihi akış oluştursam diyorum.

Aslında benim milletimin “toplumsal Alzheimer” olma gibi güzel bir feraseti var. Bunun Atatürk’te işlememesine canım sıkılıyor. 

İşte futbolda yaptığım en muhteşem iş Beşiktaş, Kocaeli, Malatya statlarından İnönü adını kaldırmak, Samsun stadından 19 Mayıs adını kaldırmak, Antalya, Afyon, Bursa, Antakya, Konya, Giresun, Kayseri, Eskişehir, Elazığ statlarından Atatürk adını silmek oldu.

Ama bu statların içinden yine de “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı yükseliyor. 

Şahsım sildikçe silindir oluyorlar!

Ama pes etmem! 

Şu anayasa işiyle biraz daha meşgul olup yine, yeni, yeniden bir tarih yazacağım!

Tarihin şahsımı yazmasına gerek yok, şahsım zaten tarihi yazıyor!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ahmak olmak lazım! 18 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları