Kemal Bey neden yok?

29 Ağustos 2024 Perşembe

Dün sabah koşumuz birkaç kez kesildi. Güne güneşin doğmasıyla birlikte başlamak, güneşin güne eşlik edip insana ilk enerjisini de vermesi demek.  Güneş doğarken doğadaki bütün canlılar da uyanırmış, o sırada onların arasındaysanız hepsinin canlılığı size de bulaşırmış.

Bu duygularda adımlarımızı atarken, karşılaştıkça “günaydın” deyip devam edenler bu kez durdurdular. Şu sorularla karşılaştık:

- Kemal Bey neden yoktu?

- İstanbul’daki danışma kurulu toplantısında herkesi gördük; Özgür Özel, Hikmet Çetin, Altan Öymen, Murat Karayalçın... Kemal Kılıçdaroğlu niye yoktu?

- Sizden hiçbir şey istemiyoruz, parti içi bütünlüğün önemini yazın yeter.

***

Tabandaki bu duyguları tavana da ulaştırmak istedik. Eminim onlar da bu gerçeği görüyordur. Ama biz soruları bu köşeden aktaracağımıza söz verdik.

Söz verdik ama sadece aktarmak yetmez. 

Kemal Bey, en son İstanbul toplantısında olduğu gibi bütün önceki genel başkanların katıldığı toplantılarda olmamayı yeğliyor.

Bunları not düştükten sonra soralım: 

- Kemal Bey, 4-9 Eylül’deki tüzük kurultayının en azından sembolik bölümlerine katılacak mı?

Eğilimin katılmama yönünde olduğunu gördük. 

Nedenlerini araştırdığımızda neredeyse birinci yılını dolduracak olan, genel başkan değişiminin yaşandığı 4-5 Kasım 2023’teki kurultayın izlerinin devam ettiğini bir kez daha gördük. 

Kurultayın sonucu 51’e 49’du! 

Böyle bir bıçaksırtı sonucun sonrasında parti içinde tam bütünlüğü sağlamak elbette zor. Ancak yakın gelecek için büyük önem taşıyan tüzük kurultayına Kılıçdaroğlu’nun nefesi gerekli. 

Bugüne kadar olanlar bir yana, tüzük kurultayı genel seçimler için ilk düğmedir. Yanlış iliklenirse devamı gelir! 

Tek istediğimiz aklıselim, şimdilik burada keselim. AKP’nin CHP hesaplarından bir kesit paylaşalım. Saray’ın şöyle bir düşünce etrafında beyin fırtınası kopardığını duyuyoruz:

- İmamoğlu’nun önünü yargı ile keseriz. Özel’e daha ilk günden farklı davrandığımız için ona olan sıcaklığımızı sürdürürüz. Özel, İmamoğlu’nun yasını tutar ama Cumhurbaşkanlığı adaylığının kendisine gelmekte olduğunu görür, sert demeçler dışında bir şey yapmaz. Bu durum CHP’nin içini zaten karıştırır. CHP’de, “İmamoğlu’nu yedirmeyiz”den çok, “İmamoğlu’nu yasaklasanız bile biz kazanacağız” duygusu bir şekilde öne çıkar. Bu tabloda reis bir kez daha seçimi kazanır!

***

Yukarıdaki senaryo uzun süredir değişik formatlarda bizim kulağımıza geliyor. 

Bunun Özel’e ve olağanüstü aktif siyaset içindeki çevresine ulaşmaması mümkün değil.

Özel elbette böyle bir senaryoya güler geçer. Onun katında zerre kabul görmesi mümkün değil. Ancak bunun sarayda konuşulduğunu görmemesi de mümkün değil. AKP medyası 2 Mayıs-11 Haziran Erdoğan-Özel görüşmelerinden beri şu siyaseti izliyor:

- Özel çok olumlu adımlar atmaya niyetli bir lider ama CHP yapısı buna izin vermiyor!

Bunun Türkçesi şu:

Özel’i parlat, CHP’yi aşağıla!

Konu daha çok yazı kaldıracak.

Bir öneriyle noktayı koyalım:

Özel sıklıkla Atatürk’ün koltuğunda oturma sorumluluğundan söz ediyor. Bu tür cümlelerin hemen sonrasında “ben” diye başlıyor. “Ben bu partiyi iktidar yapan genel başkan olacağım” gibi.

Atatürk böylesi hedefler için hiç “ben” demedi. Hep “biz” dedi, “milletimle” dedi!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Narin aynamız! 11 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları