Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’in bütçe görüşmeleri sırasında, tarikat ve cemaatlerle işbirliği yapacağını duyurmasıyla birlikte ivme kazanan yeni bir süreç dikkati çekiyor.

Eğitimin “dinselleştirilmesi” diye tarif edilemeyecek bir süreçten söz ediyoruz. Daha çok, dini değerleri ve hassasiyetleri kendi yerel, genel, kurumsal iktidarları için kullanan bir yapı söz konusu.

Eğer din, vicdanlardan çıkarılıp başta cüzdanlar olmak üzere başka alanların konusu olmaya başlarsa iş, Fatih Camisi’ne kadar varır! Genellikle “meczup saldırısı” diye nitelenip küçültülen böylesi olayların neleri tetikleyebileceğini kimse öngöremez.

Son dönemdeki “İsrail’e lanet, Filistin’e destek” gösterilerinin adı konmamış üçüncü halkası ise şu:

- Laikliğe nefret!

***

Yukarıda altını çizdiğimiz birbirinden çok farklı üç durumun ortak paydası şu:

- Değiştirilemez, eleştirilemez başka bir iktidar özlemi!

Bu anlayışın zirvesi FETÖ idi.

Görünen o ki iktidar, yerel seçim sürecinde kontrollü bir gerginliğin oylarını artıracağını düşünüyor. Önceki seçimlerde de bu tür dalgalanmalar iktidarın işine gelmişti.

Cumhuriyetin ilanının ardından 3 Mart 1924’te halifelik kaldırıldı. Son Halife Abdülmecit, başta dört eşi Mehsini, Şehsuvar, Hayrinüsa, Behruze olmak üzere toplam 234 kişi olarak kısa bir süre sonra Türkiye’den ayrıldı. 1944’te Paris’te yaşamını yitirene dek zaman zaman İslam ülkelerinin ortak paydası olmak için çaba harcadı ama olmadı.

Aradan 100 yıl geçti... Gündeme gelen, getirilen son görüntüler sanki 100. yılda bu zeminde bir kutuplaşma hedeflendiğini gösteriyor. Yanılmayı dileyelim. Yanılırsak ne âlâ, yanılmazsak bu konuyu değişik boyutlarıyla işlemek durumunda kalacağız.

Bütün bu sıcak gelişmelerin toplamı için yapılabilecek ana tanımlama şudur:

Her tarikat ve cemaat FETÖ’ye özenir, imrenir!

Çünkü ana amaçları sürekli iktidar alanlarını genişletmektir. Sınır yoktur. Ne kadar ödün verirseniz, yanıt şu olur:

- Daha yok mu?

FETÖ bu yöntemle önce devlete sızdı, sonra ortak oldu. En sonunda da devleti ele geçirmek istedi.

Bu bağlamda güncel iki soru var:

1- FETÖ bitti mi?

2- FETÖ ile mücadele ediliyor mu?

Birinci sorunun özet yanıtı şu:

FETÖ başkalaştı!

İkinci de şöyle yanıtlanabilir:

AKP ile uzlaşmayı kabul etmeyen FETÖ unsurlarıyla amansızca mücadele ediliyor!

Konunun hiç de basit olmadığını ortaya koymak noktasında FETÖ başının nerede olduğunu da paylaşalım:

Memleketinde!

***

30 Aralık günü, “Ne dağa ne tarikata” başlıklı yazımızda milli eğitim bakanının meydan okuyuşuna değinmiştik. Bu yazı üzerine arayan bir okur, ilahiyat fakültelerinin dışında ayrıca kurulan İslami ilimler fakültelerinin durumuna ilişkin bilgiler verdi. Görüşü şu:

- Bu fakültelerde Türkiye’nin gerçeklerine göre eğitim verilmiyor. Bilimden uzaklaşılıyor. Buralardan dinimize, topluma hizmet eden kadrolar çıkmaz, Taliban zihniyeti çıkar!

Konunun yelpazesi geniş.

İktidar önümüzdeki seçimleri kazanmak uğruna bu adımları atıyorsa önümüzdeki nesilleri kaybedeceğiz. İdeolojik olarak benimsediği bir hedef uğruna atıyorsa, unutmasın ki gün gelir o gruplar AKP’ye saldırır!

Uzun sözün kısası, dini siyasal ve toplumsal iktidar gücü olarak kullanan grupların son durağı FETÖ’dür!