Mustafa Balbay
Mustafa Balbay mustafabalbay35@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Atatürk Hatay Şehididir!

02 Eylül 2012 Pazar

 

Hatay ilimizden gelen haberler, Türkiyeyi Suriyede yaşanan sorunların bir parçası haline getirdi. Bu ülkeden bizim topraklarımıza sığınanların, sadece iç savaştan zarar gören masum insanlar olmadığını tüm dünya biliyor. Uluslararası yayın kuruluşları, Hatayda geceleyip gündüz Suriyede savaşa katılanlarla röportajlar yapıyor.

***

 

Konunun elbette insani yanı var ve bu önceliklidir. Ancak böyle bir görüntünün arkasında, Suriye iç savaşına doğrudan etki anlamına gelecek gölgelerin oluşması insani boyutu yaralıyor.

Bu durum, böylesi zamanlarda yardım yapmakta çok istekli olmayan Batının daha da uzak durmasına neden oluyor.

***

Hatay ve Suriye sözcükleri yan yana gelince insanların aklına ilk nelerin geleceğini kestirmek zor değil. Hatay, Misakı Milli sınırlarına en son katılan ilimiz. Suriye yıllarca Hatayı kendi topraklarında gösteren haritalarla gündeme geldi.

Türkiyenin geleneksel dış politikasının bir kalemde kenara itilmesi karşısında Hatayın tarihsel boyutunu ana hatlarıyla paylaşmakta yarar var.

Birinci Dünya Savaşının başlıca paylaşım alanlarından biri Ortadoğu idi. Bu paylaşımın en önemli haritası 1916’da İngiltere ile Fransa arasında imzalanan Sykes-Picot Antlaşmasında çizildi. Buna göre Basra Körfezi tarafı İngilizlerde, İskenderun Körfezini de içine alan Suriye tarafı Fransızlarda kalacaktı.

İngilterenin de Fransanın da aklından çıkarmadığı cümlelerden biri şuydu:

Musul petrollerinin gerçek kontrolü İskenderun Körfezinden geçer.

İki taraf da bu cümlenin hakkını vererek siyaset yürüttü.

Mondros Mütarekesi, Osmanlı birliklerinin güneydeki tüm illerden çekilmesini öngörüyordu. 3 Kasım 1918den itibaren İngiliz ve Fransız askerleri körfezden İskenderuna girdiler. İşgale karşı çıkan kaymakam sürüldü, yerine karşı çıkmayan kişi kaymakam vekili olarak atandı.

Daha sonra Antakyaya geçen Fransızlar, burada da kendilerine göre yeni bir yerel yönetim oluşturdular. Ancak bölge halkı işgale tümüyle boyun eğmedi. Antakyada kendi doğası içinde direniş birimleri oluştu. Önde gelen aileler de buna destek verdi; Hatay Kuvayı Milliyesi ortaya çıktı.

Coğrafyanın getirdiği gerçekle Hatayın en yoğun ilişkisi Halepleydi. 24 Temmuz 1920de Halepteki Faysal Hükümetinin Fransızlarca devrilmesinin ardından Hatay Kuvayı Milliye hareketi sarsıldı. İki görüş öne çıktı:

1- Halep düştüğüne göre artık direnmenin faydası yoktu. Silahları teslim edelim.

2- Maraş bölgesindeki Kuvayı Milliye hareketine bağlanalım, onlarla birlikte hareket edelim.

İkinci görüş kazandı. 10 kişilik heyet Maraş Kuvayı Milliyesine gönderildi. Bu aşamadan sonra Hatayın mücadelesinde Anadolu etkisi ağır basmaya başladı.

20 Ekim 1921de Mustafa Kemal yönetiminin Fransa ile yaptığı Ankara Antlaşmasıyla Hatay özerk bir yapıya kavuştu. Atatürk ileride atacağı adımların zeminini 1921de sağlamlaştırmıştı.

Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyetin ilanı, devrimler adım adım ilerlerken Hataydaki yapı da Fransanın Şam merkezli manda yönetimi anlayışı içinde dalgalanıyordu.

9 Eylül 1936da Fransa ile Suriye arasında yapılan bir anlaşma ile Hatayda Suriye egemenliği gündeme geldi. Ankara buna itiraz etti.

Atatürkün o yılki Meclis konuşmasında şu cümle dikkati çekiyordu:

Fransa ile Türkiye arasında yıllardır sürüp giden davanın sonuçlandırılmasının zamanı geldi.

O yıl Antakya-İskenderun Yurdu Cemiyetinin adı şöyle değiştirildi:

Hatay Egemenlik Cemiyeti.

Gelişmeleri gören Suriye yönetimi hemen bir seçim yapıp bölgedeki hâkimiyetini pekiştirmek istedi. Ankara bunun Milletler Cemiyeti gözetiminde olabileceğini bildirdi. Mayıs 1937de tartışmalı başlayan halkoylaması Türkiyenin itirazı üzerine durduruldu. 29 Mayıs 1937de Milletler Cemiyeti kararıyla bölgenin toprak bütünlüğünün Türkiye ve Fransanın güvencesinde olması benimsendi. İskenderun ve Antakyada Türkiye konsoloslukları açıldı. Halkevleri devreye girdi. Türkiyeye göç edenler geri döndü.

Mayıs 1938de doktorların ısrarla karşı çıkmasına rağmen Atatürk Adana ve Mersine gitti, resmi geçitleri ayakta izledi. Bölgenin hâkim gücü mesajını verdi.

5 Temmuz 1938de Türk Birliği İskenderundan bölgeye girdi. Bu 1918den sonra Hataya giren ilk Türk tugayıydı. Fransa da Suriye sınırına çekildi.

Mersin, Adana gezisinin Atatürkün ömrünü 2-3 yıl kısalttığı tartışmalarından esinlenen Hataylılar şöyle der:

Atatürk Hatay şehididir!

 

23 Haziran 1939da Fransa ile yeni bir anlaşma yapıldı, Hatayın Türkiyeye katılması kesinleşti. 7 Temmuz 1939da kabul edilen 3711 sayılı yasayla Hatay ili kuruldu. Yani Kurtuluş Savaşının sona ermesinden 17 yıl sonra.

Özgürlükte Antakyaya gidişlerimden birinde dostlarım beni bir sokağa götürmüşlerdi. Aynı fotoğraf karesi içine cami, kilise ve sinagog sığıyordu.

Bu kardeşlik şehri şimdi ucu belirsiz bir politikanın sarmalında tel tel yıpranıyor.

İnsanın milli şairlerimizden, eski-meyen politikacılarımızdan esinlenip haykırası geliyor:

Mülteci kampı yaptığın yerleri iyi tanı.

Sokakta bulmadık bu vatanı!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Umut ve mücadele! 21 Kasım 2024
Yine yeniden BOP! 20 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları