101. yıla doğru!

24 Ekim 2023 Salı

Atatürk, 10. Yıl Nutku’na şöyle başlar:

“Kurtuluş Savaşı’na başladığımızın 15’inci yılındayız. Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır...”

Cumhuriyet 29 Ekim 1923’te ilan edildi ama temelleri Kurtuluş Savaşı ile birlikte atıldı. Atatürk, onuncu yılı kutlarken Cumhuriyetin adım adım oluşum sürecine de gönderme yapıyor.

100. yıl haftasına girdik. Önümüzdeki pazar günü Cumhuriyet, üç haneli rakamlarla yazılmaya başlanacak. Kutlamaların devlet katındaki ağırlığı milletin gündeminde. Toplumun farklı kesimlerinden 100 yıla yakışan bir görkemle kutlanması dileğini duyuyoruz. Madalyonun bir yüzü bu. Öteki yüzü ise şu:

Cumhuriyet, milletin gönlünde nerede?

Durumu şöyle özetleyebiliriz:

Milletin büyük bir kesimi Cumhuriyeti yaşatacak bilince erişmiştir!

***

Bugün Cumhuriyete ve onun değerlerine yönelik saldırıların “güçlü” ve “devlet gücü kullanan” yerlerden gelmesi yukarıdaki saptamamızı gölgelese de ortadan kaldıramaz.

Cumhuriyetin 100. yılında, bütün yönleriyle geldiğimiz noktayı irdelemek en gerçekçi yaklaşım olur. Söz konusu olan sıradan bir kurumun 100. yılı değil. Bir milletin küllerinden yeniden doğup, çağın bütün değerlerine ulaşma iddiasıyla tarih sahnesine çıkışının resmen ilan edildiği gün.

Yurtseverliğin bir ölçüsü de hangi işi yapıyorsan onu olabildiğince en iyi şekilde yapmaktır. İşinizi iyi yaptığınızda ülkenize yararlı olmuş olursunuz. Cumhuriyetin 90. yılından itibaren 100. yıla kafa yoran bir gazeteci-yazar olarak ben de 2023’ün başında kendime şöyle bir görev verdim:

- Arkadaş, bu 100 yılın üçte birinde köşe yazarıydın. Meclis’te kırmızı halılar üzerinde yürümekten hapishane hücrelerinde demir, beton, nem ve rutubetle birlikte yaşamaya kadar memleketin hemen her yerinde bulundun. 100 yılda olanları 10 yıllık dilimlere ayır, olayları bütün çıplaklığıyla, akıl süzgecinden geçirerek, arada başkent anılarını koyarak ete kemiğe büründür.

Bu yılki başlıca işim buydu...

100 yıla bir bütün olarak bakınca, içinden geçtiğimiz onca badireden sonra bütün engelleri aşabileceğimize inanmak gerekiyor. Bu ne içi boş bir iyimserlik ne de karşı karşıya kaldığımız sorunları küçümsemek!

Dünya defalarca “Türkiye iç savaşın eşiğinde” başlığını attı. Türkiye, büyük acılar çekse de her seferinde, birlikte yaşama, sorunları birlikte çözme istemi galip geldi.

***

100 yıllık zaman diliminde şu soruları masaya yatırmak ve geleceğe bakarken bu deneyimleri unutmamak gerekiyor:

- Siyaset ne kadar ülke sorunlarını parti sorunlarının önünde tutabildi?

- Ordu siyasete müdahale ettiğinde millet sessizliğini korudu ama aynı millet, sandıkta müdahale hedeflerinin tam tersi yönde oy kullanarak ne demek istedi?

- Aydınlar sorumluğunu ne ölçüde yerine getirdi?

- Atatürk çizgisini ikincilleştirip bunun yerine gündeme getirilen önermelerin tümü neden çöktü? 101. yılda tutulacak yolu bir an evvel kurumlaştırmak gerekmiyor mu?

İlk dört soruda bırakalım. Sözünü ettiğim çalışmada bu sorulara yanıt önerilerimizi sunup devamını tartışmaya bıraktık.

Önümüzdeki birkaç gün içinde Bilgi Yayınevi’nden çıkacak “100 Yıla Bakış” kitabını 101. yılımıza girişte tutacağımız sağlıklı yolun küçük bir taşı olarak sunuyorum.

Bu haftaki yazılarımda tartışma konularının başlıklarını paylaşıp okurla 101. yıla yürümeye başlamalı diye düşünüyorum...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

ABD gezisi iptal gibi! 25 Nisan 2024
ABD ile Hamas gerilimi! 24 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları