Müjdat Gezen

Cumhuriyeti yağmalamak

07 Ağustos 2023 Pazartesi

Yüzyıllık tarihinin en gerici parlamentosunu kurmayı başardık. Zaten başımızdaki sistemin amacı da buydu. Artık sözün bittiği yerdeyiz. Önümüzde yerel seçimler var. İşler yine böyle giderse bu talan sürecektir. Geçmiş olsun Türkiye’m.  

EFLATUN

Kimimiz Platon diyoruz, kimimiz Eflatun. Ama bilindiği gibi bu adam Sokrates’in öğrencisi. Sokrates gibi ulu bir düşünce adamından çok şey öğrenmiş olabilir. Devlet, başyapıtıdır diyebiliriz. Hiç kuşkusuz felsefesi çok kişi tarafından benimsenmiştir. Ama benim başucu kitabım olan Montaigne’in Denemeler kitabında söz ettiği konu benim de dikkatimi çekmişti. Ben de büyük Montaigne gibi hiç hoşlanmamıştım Platon’un o yaklaşımından. Mesele şu: Platon hizmetçilerinden söz ederken hiç de kendine yakışmayan bir üslupla “İster erkek ister kadın hizmetçi olsun, onlarla konuşurken, tam bir efendinin üslubuyla elini kıpırdatmadan soğukça konuşmak gerekir” diyor. Bu da Montaigne’in hoşuna gitmiyor. Benim de hoşuma gitmemişti. E şimdi hem Monti hem ben bu tavrı sevmedikse iyi düşünmek lazım gelir yani. Monti dedim. Biz aramızda kendisiyle böyle konuşuruz da ondan. O da bana “Müjü” der(!) (Kitap okuma alışkanlığı olmayan biri “Atıyor, bir kere ayrı asırlarda yaşadılar” diyebilir. O kadar isterim ki böyle bir şeyi.)

“İnsan kaç kere ölür mesela?

Bir; öldüğünde ölür

O harbiden ölümdür

İki; ihanetten ölür

Ki tarifsiz zulümdür

Üç; haksızlıklara uğrar

Bu en kötüsüdür.

Ve bir de ölmeden ölür

İşte o en acı ölümdür.”

PAYLAŞMAK

Şimdi önünüzde bir tepsi baklava olsa, orada da on kişi olsanız... Başlasanız yemeğe. Baklava azalır mı, çoğalır mı? Ne saçma bir soru. Tabii ki azalır. Oysa paylaştıkça çoğalan tek bir şey vardır. Biz ona sevgi diyoruz. Sevgi paylaştıkça çoğalır. Üstelik baklavadan daha lezzetlidir. Çünkü baklavayı üç dört gün üst üste yiyin, sıkılırsınız. Sevgiyi her gün bölüşün, mutluluğunuz artar. Sevgi yücedir. Hiçbir tatlıya benzemez. Paylaşmak ve güzel, iyi şeyleri paylaşmak insana mutluluk verir. Bir yakınınızın başarısını paylaşmak, mutluluğunu paylaşmak insanı iki kat mutlu eder. Paylaşın. Ben öyle yapıyorum ve mutlu bir adamım. Geçtiğimiz şu günlerde güzel şeyler oluyor ama onları yakınlarımla paylaştığımda ve onların mutlu olduklarını gördüğümde benim mutluluğum katlanıveriyor. Paylaşın. Bir lokma ekmeği bile. 

ANNE

“Mum ışığında ders çalışırdık” demişti annem. “Gaz lambamız da vardı ama gaz yoktu. Karaborsadaydı ve çok az bulunuyordu. Onu daha az yakardık. Mum ışığı titrerdi. Harfler yerinden oynar gibi olurdu.” Annem hem eski yazıyı hem yeni harfleri okur, yazardı. Mutlaka gazete okurdu. O zamanlar evimize Yeni Sabah gazetesi gelirdi. Ben dokuz on yaşlarına geldiğimde Doğan Kardeş Çocuk dergisine üye yapmışlardı. Her perşembe evimize postayla gelirdi Doğan Kardeş. İlk şiirim de orada çıkmıştı. Ne mutlu olmuştum anlatamam. Annem çok iyi bir kadındı, babam da iyi adamdı. Elli yıla yakın evli kaldılar. Hiç bizim evde yüksek sesle tartışıldığını duymadım. Annem sevgi dolu bir insandı. Bizi adam etmeye çalıştı durdu. Nâzım öyle demişti çünkü: “Analardır adam eden adamı.” Umarım olmuşuzdur. Olamadık ise gelecek sefere.

SOKAK ÇALGICILARI

Kapımızın önünden sık sık geçiyorlar artık. Havalar düzeldi mi ne? Balkondan para atıyoruz onlara, teşekkür edip şarkılarına devam ediyorlar. Bunlardan biri yabancı uyruklu. Benim bu sokakta oturduğumu öğrenmiş, sürekli “İzmir Marşı”nı çalıyor akordeonuyla. Yanında küçük çocuğu var. Paraları o topluyor. Ayrıca alaturka çalıp söyleyen küçük bir Roman grubu var. Sık sık gelip sokakta çalıyorlar. Sokak çalgıcıları metropollerin zenginliğidir. Kaldı ki artık İstanbul megapol. Ben çok duygulanıyorum. “Yar saçların lüle lüle, yar benziyor beyaz güle.” O şarkıyı çalıp söylediler bugün. Alaturka hüzünlüdür, insanın içine burukluk verir. Bende yine öyle oldu işte. Bu da geçer...

KADIN

Erkekler. Hiç düşündünüz mü? Hayatımızda kadınlar olmasaydı ne olurdu? Çeşitli yanıtları duyar gibiyim: “Hiçbir şey olmazdı”, “Ne olabilir canım?”, “Büyük eksiklik olurdu”, “Kadınsız olur mu hoca?”, “Ayol kadına ne gerek var?”, “Kadın olmadan olmaz.” Türet türetebildiğin kadar. Ama ortada bir gerçek var ki hakikaten kadınlar olmasaydı dünya çok yavan ve tatsız olurdu. Kadın hayatın tadı tuzu. Arada bir de biberi. Ama kadınsız bir dünya düşünemiyorum. Zaten kadın olmasaydı biz erkekler olamayacaktık ki. Bizi dayımız mı doğuracaktı? Annemiz kadın değil mi? Kadın olmasaydı, annem olamayacaktı, ablam olamayacaktı, Leyla olamayacaktı. Nasıl tatsız bir dünya olurdu anlatamam. Kadınsız olmaz beyler. Lütfen onları dövmeyin, öldürmeyin ama sevin. O zaman çok şeyi değiştirmiş olacaksınız. Hiç kadın futbol takımı izlediniz mi? Amerika, Almanya kadın milli futbol takımlarını bir izleyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Erkekler kadar güzel oynuyorlar.

BARIŞ PEHLİVAN

Sevgili kardeşim senin için söyleyecek söz bulamıyorum. Birbirimize sözümüz vardı.  Hep birlikte oturup yemek yiyecektik. Benim umudum odur ki biz, bu yemeği başkalarına yedirmeyeceğiz. Gönlünü rahat tut. Yanında sandığından çok daha büyük bir kitle var.

O kadar üzgün ve kızgınım ki elim daktilomun tuşlarına gitmiyor. Biz bu ülkeye ne yaptık yahu?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Süalp Tansan 18 Kasım 2024
Baylan günleri 11 Kasım 2024
Açık açık söyle 4 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları