Müjdat Gezen

Aborjin

14 Kasım 2022 Pazartesi

1982 yılında Avustralya’ya gitmeden önce oranın yerlileri Aborjinler hakkında, bilgi edinmek istedim. Birkaç kitap okudum. Adaya İngiliz mahkûmlar yerleştirilmeden önce bu yerliler oranın asıl sahipleriymiş. Her yıl üç ay süren bir yolculukla çölü geçerlermiş. Çöldeki su birikintilerinden kırbalarına su doldururlar, ancak kendilerinden sonra göç edecek hayvanlar için birikintide su bırakırlarmış. Hayvanlar da suyun tamamını içmezler, kendilerinden sonra çölü geçecek hayvanlara su bırakırlarmış. O sıralarda bir TV kanalına yarışma jürisi olarak katılmıştım. Yapımcısına bu olayı anlattım. 

“Hadi ya bu kadar saçma bir şey olur mu? Hayvan böyle bir şeyi nasıl akıl eder” dedi. 

Aklıma bir fıkra geldi: Şehirlinin biri köyden geçerken tarlada bir su kuyusunun etrafında dönüp dolanan bir eşek görmüş. Eşeğin gözleri bağlı, boynunda da bir çıngırak varmış. Adam, az ötede tarlada çalışan eşeğin sahibi köylüye sormuş.

- Bu eşeğin gözleri neden bağlı?

- Düz gidiyor sansın da başı dönmesin diye, bey. 

- Peki, boynundaki çıngırak neden?

- Durursa, çıngırağın sesi de durur. Ben uzaktan “deh” diye seslenirim. Eşek dönmeye devam eder. 

- Peki ya durup da kafasını sallarsa, ses gene çıkar. 

Köylü dayanamamış “Aman beyim, senin kadar akıllı eşek nerden bulacağız?” demiş. 

Başta sözünü ettiğim yapımcının şu dönemde pek çok dizisi yer alıyor. Sistemin tam adamı olmuş. Akıllı adammış. 

FIKRA 

Falcıya sormuşlar, “Bu iktidar ne zaman gider?” diye.

“Bir bayram günü” demiş. 

“Nereden bildin?” demişler.

“Çünkü o gün halk bayram yapacak da ondan” demiş.  

AKP KURNAZLIĞI

Yeni bir kampanya başlatmışlar. Amblem olarak Cumhurbaşkanlığı forsuna benzeyen, uyduruk bir grafik çizdirmişler. 

Boşuna uğraşmayın. 

Siz çoktan karizmayı çizdirdiniz.

GÜLÜMSEYİN

Eckhart Tolle’nin bir kitabını okumuştum. 2005 yılında, bir bölümünde şöyle diyordu: “İçinizdeki, egoyu fark ettiğinizde, onu aşmaya başlamışsınızdır, demektir. Onu fazla ciddi almayın. Ego-temelli bir davranışta bulunduğunuzu sezerseniz, sadece gülümseyin.” 

Bizi yönetenler bunu hiç fark edemediler. Yazık.

DÖRT İŞLEM

Matematikte dört işlem vardır ya “toplama, çıkarma, çarpma, bölme”. İktidar çarpma ve bölme konusunda çok usta.

SON YAPRAK

Sonbaharda yaprakların yerlere düşmesi hazindir. O. Henry Amerikan edebiyatının ünlü yazarlarındandır. Çoğu eserini cezaevlerinde yazmış bu garip adam. “Son Yaprak” adlı öyküsünde bir son yaprağın hikâyesini anlatır. Alt komşu genç kız veremdir ve sonbaharda son yaprağın yere düşmesiyle hayatı son bulacaktır. Bu, üst kattaki yaşlı ressama çok dokunur. Bir akşam duvara bir yaprak resmi yapar ve onu dala tutturur. Kız bunu görür. Yani düşmeyen yaprağı. Hayata tutunur. Ama ressam bu resmi yaparken yüksekten yere düşmüş ve ölmüştür... Özdemir Asaf, abimin alkoliklik arkadaşıydı. Yengem bir gün diyor ki: “Özdemir, her gece meyhanede içiyorsunuz. Benim mezelerim çok güzeldir. Gelin size balkonda bir masa yapayım, orada için.” Özdemir Abi geliyor eve. Masa kuruluyor. Sokak, çınar ağaçlarını sağlı sollu konuk etmiş. Yerler sapsarı ekim yaprakları. Yengem diyor ki: “Hiç sonbaharla ilgili şiirin yok mu Özdemir?” “Olmaz olur mu Dürdane” ve okuyor sonbahar şiirini:

Her şeyi süpürebilirsin  

Sonbaharı asla.

“Ne güzel bir şiir. Ne zaman yazdın bunu?” diyor yengem. Yanıt kısa: “Şimdi.” Özdemir Asaf çok tatlı bir adamdı ve çok iyi şairdi. Münir (Özkul) Ağabey bana dedi ki: “Özdemir iyi değil, gel hastaneye ziyarete gidelim.” Gittik. “Bu meret de ta beyne kadar yürümüş” dedi. Hastalığını böyle anlatmıştı özetle. Birkaç gün sonra bize ve şiire veda etti, gitti.

Sahneye ilk adımımı attığım oyun O. Henry’nin “Son Yaprak” öyküsünün aynıydı. Fakat yazan Faruk Nafiz Çamlıbel’di. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Dümbüllü 14 Ekim 2024
Selam 7 Ekim 2024
Resim 30 Eylül 2024

Günün Köşe Yazıları