Daha bir ay önce Mahmut Özgener’den boşalan başkanlık koltuğuna Mehmet Ali Aydınlar oturdu. 3,5 yıl süreyle futbolumuzu yöneten Özgener ise görev süresince güvenden, dürüstlükten, beyaz sayfadan bahsetti. Hatta 14 Haziran’daki basın toplantısında “Futbol sadece onun gerçek sahipleri ile anılır, o da futbolcular, teknik adamlar ve hakemlerdir. Lütfen egolarınızı, kişisel hırs beklentilerinizi bu güzel oyunun üzerinden çekin” dedi. Ancak 3 Temmuz’da patlayan şike soruşturması sonrasında futbolumuzun başında bulunan bazı kişilerin polis takibine takılan telefon görüşmelerinden, hiç de öyle bahsettikleri gibi doğru ve düzgün olmadıklarını rahatlıkla anlayabiliyoruz. Telefon kayıtlarında, Özgener’in, TFF eski yönetim kurulu üyesi Ufuk Özerten’e ‘Beşiktaş-F.Bahçe maçının hakeminin Bülent Yıldırım olmaması gerektiği, bu mücadeleye Cüneyt Çakır’ın verilmesi ve bunun için MHK Başkanı Oğuz Sarvan ile konuşması’ hususunda talimat verdiğini görüyoruz. TFF eski başkanının telefon konuşmalarında bazı kulüp başkanları hakkında üstü açılmamış küfürler ettiğini, milyonlarca taraftarı olan bir büyük takımın başkanı için ‘Tüp kafalı’ diyebilecek kadar makam sarhoşluğu içine girdiğini yine teknik takibe takılan telefon kayıtlarından görebiliyoruz. Yine geçen dönem içinde TFF başkan danışmanı kadrosu altında bazı kişilerin 20 bin TL gibi büyük rakamlarda maaşlar karşılığında bazı kulüp başkanlarıyla TFF Başkanı arasında haber alışverişlerinde kullanıldığına ve bu şahısların telefon konuşmalarında ülkemizin FIFA kokartlı hakemlerine galiz küfürler ettiklerine şahit oluyoruz. İşte futbolda beyaz sayfa açmaktan bahseden bir önceki TFF Başkanı’nın ve bazı yönetici arkadaşlarının yaptığı icraatların bazılarını dahi okuduğum zaman ürperiyorum ve bu kişilerin bir dönem daha Türk futbolunun başında bulunmuş olabileceklerini düşündükçe de futbolumuzu 3,5 yılda bu hale getirenlerin gelecek 4 senede daha neler yapabileceklerini düşünmek dahi istemiyorum.