‘Modern ve Çağdaş’ Bir Sanat Fuarı

01 Ekim 2014 Çarşamba

Yılın ilk sanat fuarı ArtInternational “Modern ve çağdaş sanat fuarı” olduğunu bildiriyor sloganlarında. Günümüz sanat piyasasında ne varsa size sunacağız deniyor herhalde. ArtInternational 26 -28 Eylül tarihlerinde Haliç Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Fuara 24 ülkeden 80 sanat galerisi katıldı. 80 galerinin sadece 12’si Türkiye’dendi.
ArtInternational yöneticilerinin dünyaca tanınmış birçok galeriye yer vermekle kalmayıp önemli sayıda yabancı koleksiyoncuyu da fuarlarında konuk ettiği söyleniyor.
Contemporary İstanbul’un (CI) “İstanbul” ismini rakibine kullandırtmamakla rekabette bir adım öne geçeceğini sanarak attığı adım amacına ulaşamamış. CI’nin bana çok garip gelen bir mahkeme kararıyla rakibine coğrafi bir yer adı olan “İstanbul”u kullandırtmaması belki fikri haklar alanında alınmış ilginç kararlar arasında hatırlanacaktır. İstanbul’da yapılmasına rağmen İstanbul’un adını kullanamasa da ArtInternational daha ikinci yılında önemli ve iddialı bir fuar olacağını kanıtladı. Adında yer alan “international”ı hakkıyla hayata geçirmiş oldu.
ArtInternational’ın ulaştığı bu başarı kuşkusuz başta CI olmak üzere diğer rakiplerini de kamçılayacaktır. Rekabeti mahkemelerde ya da birbirlerinden eleman transfer etmekte değil de daha iyi fuar yapmakta kullanırlarsa herkesin kazançlı çıkacağı tatlı bir rekabet yaşanır. ArtInternational ABD’den Avrupa’ya, Çin’e doğru uzanan bir eksende önemli galerileri konuk etmekle kalmadı, onların aracılığıyla birçok ünlü ismin eserlerini de İstanbullularla buluşturdu. Henri Matisse, Joan Miro, Picasso, Anish Kapoor, Andy Warhol, David Hocney, Tracey Emin, Damien Hirst gibi sanatçıların işleri galeri standlarında sergilendi. Bu sanatçıların hangi eserleri Türk koleksiyoncularca satın alındı merak etmemek elde değil.
Fuarda dikkati çeken diğer bir nokta da birçok Türkiyeli sanatçının işlerinin yabancı galerilerce sergilenmesiydi. Fuar kataloğunu incelediğimizde de yabancı galerilerin portföylerinde Türkiye’den sanatçıların eserlerinin yer aldığını, yani bu fuara özel bir uygulama olmadığını anlıyorduk. Benzer şekilde Türkiye’den katılan galerilerin de yabancı sanatçıların eserlerini sergilediğini gördük.
Arap Baharı’nın, Gezi Parkı Direnişi’nin sanatçıları bir süre daha etkileyeceği, eserlerine bu toplumsal kalkışmaların yansımaya devam edeceği anlaşılıyor. İlk dikkati çeken Barselona’dan ADN Galleri standında sergilenen Carlos Aires’in banknotların üzerine eklediği eylemci görüntüleri olsa da birçok sanatçının işlerinde isyan havasını hissettik.
ArtInternational’da dikkatimi çeken ikinci şey, erotik çağrışım yapan işlerin yok denecek sayıda olmasıydı. Taner Ceylan’ın Paul Kasmin Galeri’de yer alan cüretkâr tablosu gibi pek iş yoktu. Galeriler gittikçe daha çok “muhafazakârlaşan bir ülkeye gidiyoruz, başımıza bir iş gelmesin” duygusuyla mı bu işlere yer vermemişti yoksa koleksiyoncuların muhafazakâr bakışta olacağını mı düşünmüştü bilemiyorum.
Haliç Kongre Merkezi, ulaşım açısından iyi bir konumda. Deniz kıyısındaki geniş bahçe hem heykel sergilemeleri hem de çıkıp bir soluklanmak, dinlenmek için uygun. Araçla gelmek istemeyenler için servisler de vardı. Seneye denizden, tekneyle de ziyaretçiler fuara ulaştırılabilir. Haliç Kongre Merkezi, adı üstünde kongreler için yapılmış olduğundan fuarcılık için planlanmamış. Pek kullanışlı değil.
ArtInternational da daha ikinci yılında olmasına rağmen binaya sığmıyor. Bazı galeriler merdiven altlarına sıkışmıştı, bazı galerilere ulaşmak için de planı bulmaca gibi çözmek gerekiyordu. ArtInternational’la İstanbul yeni ve uluslararası bir sanat fuarı kazanmış oldu. Gelecek yıl nasıl yeniliklerle, galerilerle, sanatçılarla gelecekler şimdiden merak ediyorum.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları