Heybeliada’da 14 Şubat

18 Şubat 2015 Çarşamba

Hava puslu. Yağmur tedirginliği var. Heybeliada kış görüntüsünde. Ortalıkta pek kimse görünmüyor. Motoru mimoza satıcıları karşılıyor. Sevgililer Günü’nde ada kaçamağı yapan sevdalıların gününü renklendirmek için...
Ayşe Sarısayın’dan gelen e-posta“Heybeliada’da 14 Şubat Dünya Öykü Günü kutlaması” başlığını taşıyordu. Mesajda “Heybeliada Halk Kütüphanesini Koruma Girişimi, bu yıl 14 Şubat Dünya Öykü Günü İstanbul kutlamasına Heybeliada Ruhban Okulu’nun tarihi atmosferinde bir ‘öykü şenliği’yle ev sahipliği yapıyor” deniyordu. Sezer Ateş Ayvaz, Nursel Duruel, Birsen Ferahlı, Leyla Ruhan Okyay, Mehmet Zaman Saçlıoğlu, Nemika Tuğcu, Yasemin Yazıcı ve şair Adil İzci’nin katkılarıyla oluşturulmuştu program.
14 Şubat’ı güzel bir yerde, Heybeliada’da, merak ettiğimiz, görmek istediğimiz bir mekânda, iyi öykücülerin sohbetlerini dinleyerek geçiririz diyerek yola düştük.
Fayton, Ümit Tepesi’ne doğru tırmanırken “yine biz bize bir etkinlik” diye düşünüyordum. El ele yürüyen çiftlerin kaçı Aya Triada’ya doğru yönelir? Kaç kişi olur Ruhban Okulu’nda?
Ruhban Okulu 1972’den beri kapalı. Her şeyiyle öğrencileri kabul edecek bir biçimde hazır ama ıssız. Türk hükümetinden gelecek “okul öğretime açılabilir” bilgisini bekliyor. İnanç özgürlüğünü tüm özgürlüklerden daha kutsal sayanlar kendi inancı dışındakilerin özgürlükleri konusunda duyarsız. İnanç özgürlüğünü politika malzemesi yapıp bir pazarlık unsuru olarak kullanmalarını ise artık bir çelişki olarak bile görmüyoruz.
Ruhban Okulu’nun geniş bahçesinde tur atıp, Aya Triada Kilisesi’nin kilitli kapısından dönüp etkinliğin yapılacağı merdivenleri tırmanmaya başlıyoruz. İçeride heyecanlı bir hareketlilik var. Girişteki küçük alanda “Semih Poroy’un çizgilerinde öykücülerimiz” sergisi yoğun. Okulun sınıflarında insanlar dolaşıyor. Etkinlik için birinci katı işaret ediyorlar. Kalabalık gittikçe artıyor. Piskoposların resimleri ile bezeli salonda oturacak hemen hiç yer yok. İzleyiciler yerlere oturmaya başlıyor. Kısa sürede salonda adım atacak yer kalmıyor, taşıyor.
Heybeliada Kütüphanesi Koruma Girişimi “Heybeliada Eski Türk İlkokulu’na ve Halk Kütüphanesi’ne ev sahipliği yapmış olan eski Triandafilidis Köşkü’nü bir halk kütüphanesi olarak çağdaş bir işleve kavuşturmak ve adanın kültürel yaşamına katkıda bulunmak isteyenlerden oluşan sivil bir girişim.” Serenad Demirhan görseller eşliğinde halk kütüphanesinin öyküsünü anlatarak girişim hakkında bilgi veriyor. Triandafilidis Köşkü’nün yeniden yapımını nasıl yakından takip ettiklerini görüyoruz. Kütüphane koruma girişimi aradan geçen zamanda sivil bir kültür hareketi halini de almış. Güzel etkinlikler yapmışlar. Ruhban Okulu da ilk kez “Ölümünün 35. yılında Behçet Necatigil’den Ayşe Sarısayın’a Edebiyat Yolculuğu” etkinliği için kapılarını açmış.
Ayşe Sarısayın “Dünya Öykü Günü kutlaması”na bu kadar yoğun katılım olmasından dolayı ne kadar şaşırıp sevindiklerini söyleyerek söze başlıyor.Dünya Öykü Günü’nün ilan ediliş öyküsünü,Özcan Karabulut’un çabalarının nasıl yankı bulduğunu anlatıyor. Biz bu etkinliği yaparken birçok başka kentte de etkinlikler yapılıyor, diye ekliyor. Adalarda ne kadar çok şair ve yazarın yaşadığını hatırlatıp Kriton Dinçmen’den bir parça okuyor. Sait Faik’ten başlayarak adalı yazarları anıyor.
Bu yılki Dünya Öykü Günü bildirisini yazan Murathan Mungan: “Öykünün geleceği sözün geleceğidir. Dünyanın neresinde olursa olsun, sözü, meselesi, estetik kaygıları olan edebiyat, insanın aklını, ruhunu zenginleştirmeyi, içini güçlendirmeyi, her tür karanlığına direndiği dünyayı güzelleştirmeyi ve okuruna ancak iyi edebiyatın verebileceği hazzı vermeyi sürdürecektir” demiş.
Murathan Mungan’ın şevk veren sözleri kulaklarımızda Dünya Öykü Günü’nü bu kadar çok insan kutlayabiliyorsa her şeye rağmen umut vardır diye Ümit Tepesi’nden iniyoruz.
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Ara Güler Müzesi 5 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları