Mehmet Çoban
Mehmet Çoban teleformat2012@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Siyasi Sitcom

07 Temmuz 2013 Pazar

Hakikatten koptuk. İliklerimize dek boğulduğumuz sanal bir dünyaya hapsolduk. Sahte hayatlar yaşamaya zorlanıyoruz. Seyirci, çaresiz mahkûmlar gibi önüne (ekrana) ne gelirse onu yiyor. Daha doğrusu yiyemiyor. İştahsız. Yavan karavana yemekten bıktı.
Sizce atv’de yeni başlayan “Doksanlar” mı yoksa Mısır’dan canlı izlediğimiz darbe mi daha heyecanlı ve daha komik? Bayat ve banal esprilerle kendini tekrarlamaya başlayan komedi dizileri yerine, tüm çıplaklığıyla hakikat izliyoruz günlerdir Kahire’den. Canlı. “Reality-show”lar gibi sahte ve yapay değil. Bu çağda, dünyanın gözü önünde darbe yapılıyor, herkes BBG veya sitcomları nasıl seyrediyorsa, yine aynı şekilde ekranın başına geçip “darbe show”u izliyor. O sırada Cihangir sokaklarında cırtlak sesli bir oğlan çocuğu “Süt mısır, taze mısırrrr” diye bağırıyor. Balkondan sepet sarkıtarak aldığı “GDO”lu mısır koçanını kemiren seyirci, Mısır’da bir türlü dikiş tutmayan demokrasi fidesinin toptan kemirilerek yok edildiğinin farkında mı acaba? Trajikomik bir durum değil mi bu? Vahim yani.
Sosyal medya “Saçmalamayın lan, askerle demokrasi mi olur!” tartışması yaparken, Gezi’de penguen belgesellerine takılan geleneksel medya bu kez görev aşkı ve sosyal sorumluluk bilinciyle tam gaz canlı yayına geçiyor. Ben de bu komik ötesi durumdan etkilenerek siyasi bir durum komedisi (sitcom) yazma fikrine kaptırıyorum kendimi. Zor tabii. Bizim topraklarda siyasilerle ve askerle dalga geçen bir komedi dizisini yayınlayabilecek babayiğit bir kanal çıkar mı acaba? Çıksa bile cezalarla RTÜK kafasını kesmez mi? O da olmazsa siyasi baskılar sonucu o kanal sindirilip, yok edilmez mi? Ya da patronu enerji ihalelerine sokularak satın alınmaz mı?
Oysa demokratik ülkelerde politikacılarla, bakanlarla, başbakanla, cumhurbaşkanıyla, genelkurmay başkanıyla, yani sonuçta “insan”la dalga geçen komedi dizileri, mizah programları yapmak normal ve sıradan bir olaydır. Ceza yerine iyi reyting de alır. Bizdeyse iyi reyting alan diziler bile ahlakımızı bozuyor diye mutaassıplaştırılmak istendiği için hödük ediliyor.
Kanal D’de “Çirkin ve Güzel” adında klişelerle donatılmış yeni bir polisiye başladı. Tam da Gezi dönemine denk düştüğü için sormadan geçemedim. Bu ülke insanı hakiki bir polis dramı seyretmek istemez mi? TOMA’nın içinden kendi halkına gaz sıkan genç bir polisin ne hissettiğini merak etmez mi? Bir polisin hangi nefretle bir kadını dövdüğünü, bunun psikolojide hangi ruh haline denk düştüğünü öğrenmek istemez mi? Gözaltına aldığı şüphelileri işkence yapmaktan zevk alan bir güvenlik görevlisini veya insanı kırmaktan incindiği için intihar etmek zorunda kalan polisin arkasında bıraktığı ailelerinin trajedisini izlemek istemez mi? Sadece iyi ya da kötü polis olarak değil tüm çıplaklığıyla samimi ve hakiki bir polis dramı bu ülkede yayınlanabilir mi?
Her on yılda bir darbe yapılan bir ülkede darbelerle dalga geçen bir komedi dizisi ilaç gibi gelmez mi? Demokrasiyi içselleştirme adına sosyal sorumluluk projesi bile olabilir aslında. Askerlerin (tabii polisin) de “normal” bir insan olduğunu halkımıza göstermiş oluruz. Korkuyu yenmenin en güzel ilacı değil midir mizah? Tamam, Türkiye’de politik bir dizi veya siyasi bir durum komedisi yapmak zor, ama bunu Mısır üzerinden anlatmak mümkün. Vardır elbet Kahire’de de bir Cihangir. Piramitleri platoya çevirip içinde 1+1 daireler inşa ederek “Yalan Dünya”ya pazarlanabilir mesela. Gerçi zamanında gözaltına alınan kadınları bekâret kontrolünden geçirmek isteyen darbeci Sisi bugün çıkıp da “ailelere hitap etmiyor” diyerek bütün piramitleri yıkmaya kalkabilir, ama o kadarını göze almak lazım. Adnan Oktar’ın dediği gibi Mursi’nin yanında güzel kızlar olsaydı Sisi darbeye bile teşebbüs etmezdi. Biz de darbe sitcomları izlemek zorunda kalmazdık.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Burada Laf Yok 2 Mart 2015
Beş Kardeş 22 Şubat 2015
Aşk, Tanrı ve Ceza 15 Şubat 2015

Günün Köşe Yazıları