Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Akar’ın üç tasfiyesi
Tümamiral Cihat Yaycı’nın Yüksek Askeri Şûra’ya (YAŞ’a) iki ay kala Saray kararıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanlığı görevinden alınıp Genelkurmay Başkanlığı emrine verilmesi ne anlama geliyor?
Karşı çıkanlar içinde kararı “FETÖ operasyonu” diye değerlendirenler olduğu gibi, “Libya desteği için ABD’ye verilen kelle” diye yorumlayanlar da var. Tersinden, kararı destekleyenler içinde de “Yaycı, Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de başlatacağı büyük harekât için Genelkurmay Başkanlığı’nda özel olarak görevlendirildi” diyenler var.
Yaycı’nın iki özelliği
Kuşkusuz Tümamiral Yaycı’nın şu iki özelliği bu yorumlara bir zemin oluşturuyor:
1) Deniz Kuvvetleri’nde uyguladığı FETÖmetre kriterleriyle örgüte büyük darbe vurdu ve FETÖ’cülerin hedefiydi. (Tümamiral Yaycı’nın bu kriterlerinin neden diğer kuvvetlerde uygulanmadığı ve o kriterlere göre hazırlanmış bazı listelerinin Milli Savunma Bakanlığı’nda neden onayda geciktirildiği elbette soru işaretli...)
2) Libya’yla yapılan “deniz yetki alanı sınırlandırma” anlaşmasının mimarıydı. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir konuşmasında “Hazırladığı raporlar, haritalar, yazdığı makaleler ve kitaplar ortadadır” diyerek ve ismini vererek Tümamiral Yaycı’yı övmüş ve onun Libya anlaşmasının mimarı olduğunu teyit etmişti.
Ancak bu iki özelliğine rağmen, Yaycı’nın görev değişikliğini yukarıda özetlediğim yorumlar çerçevesinde değerlendirmek pek mümkün değil.
Akar’ın ‘tek adam’ olma isteği
Tümamiral Cihat Yaycı’nın görev değişikliği, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın üçüncü tasfiyesidir. Akar, Yaycı’nın öne çıkmasından rahatsızdır; aslında Akar “bir numara” olduğunu resmetmeyen her görüntüden rahatsızdır!
Akar bu nedenle 2019 YAŞ’ında Yaycı’nın koramiral olmasını engellemişti. Şimdi de YAŞ’a iki ay kala bir soruşturma bahanesiyle Genelkurmay Başkanlığı emrine aldırtarak hem terfi etmesini önlüyor hem de emeklilik/istifa yolunu açıyor!
Genelkurmay Başkanlığı’nın ardından Erdoğan tarafından Milli Savunma Bakanı yapılan Hulusi Akar, ordu bünyesinde “tek adam” olmak istemektedir.
Akar’ın birinci tasfiyesi: Aksakallı
Tümamiral Yaycı’nın tasfiyesinden önce, benzer nedenlerle iki tasfiye daha yaşanmıştı:
Hulusi Akar’ın FETÖ’cüler tarafından “gözaltına” alındığı saatlerde darbe girişimine karşı mücadele veren Özel Kuvvetler Komutanı Korg. Zekai Aksakallı da tasfiye edilmişti; 2. Kolordu Komutanlığı gibi daha pasif bir göreve atanmıştı.
Akar iki nedenle Aksakallı’dan rahatsızdı:
1) Aksakallı darbe girişimiyle ilgili ifadesinde “TSK’de kriz ve olağanüstü durumlarda personel kışlayı terk etmesin emri verilir. Bu emir 15 Temmuz’da verilseydi darbe girişimi ortaya çıkardı” diyerek Akar’ı suçlamıştı!
2) Aksakallı sonrasında Türk ordusunun Fırat Kalkanı operasyonunu yürütmüş ve fazlasıyla öne çıkmıştı. Akar, bu “popülariteden” rahatsızdı. Aksakallı’nın bir dürbünle operasyonu izleyen fotoğrafının servis edilmesinin ve “kahraman komutan” diye anılmasının Akar’ı rahatsız ettiği basına da yansımıştı.
Akar’ın ikinci tasfiyesi: Temel
15 Temmuz darbe girişimine karşı mücadelesiyle öne çıkan isimlerden biri de İsmail Metin Temel’di. Temel de Aksakallı gibi Suriye operasyonlarında adı öne çıkan komutanlardan biriydi. Zeytin Dalı Harekâtı’nı yöneten komutandı. Emrindeki “Afrin’e bayrak diken” komutan Tuğgeneral Mustafa Barut’la gazetelere yansıyan pozları Milli Savunma Bakanlığı’nda rahatsızlık yaratmıştı.
Temel tıpkı Yaycı’ya yapıldığı gibi Cumhurbaşkanı kararıyla pasif bir göreve atanmıştı. Mustafa Barut da YAŞ’ta emekli edilmişti!
Akar’ın Temel’den rahatsızlığın diğer gerekçeleri de Temel’in 15 Temmuz’a giden süreçte yapılan atamalardan duyduğu rahatsızlığı anlatıyor ve FETÖ’cülere karşı mücadelede zayıf kalındığını söylüyor olmasıydı.
Asıl sorun
Kuşkusuz bazı komutanların hiyerarşiyi aşar nitelikte öne çıkması TSK’nin gelenekleri açısından iyi bir görüntü olarak değerlendirilmeyebilir. Akar’ın bundan rahatsızlık duyması o geleneğe bağlılık adına normal de karşılanabilir.
Ancak Akar’ın Genelkurmay Başkanlığı’nı yaptığı ordunun içinde Fethullahçıların aldığı siyasi destekle örgütlenmesi ve sonrasında bir darbe girişiminde bulunması; geçmişte o darbeci ekibe siyasi destek verenlerin de bunu fırsata çevirerek özetle Türk ordusunun yapısını parçalaması ve bakanlıklara bölmesi, zaten gelenek diye bir şey bırakmamıştır!
Dolayısıyla ortada, Akar’ın “tek adam olma” kaynaklı ve “15 Temmuz TSK iç tartışması” izlerini temizleme hedefli tasfiyelerinden öte bir yapısal sorun vardır. Türk ordusunun TBMM ordusu olma özelliğinin ortadan kaldırılmaya çalışıldığı şu süreçte, asıl kafa yormamız gereken budur...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Avrasya tüneli trafiğe kapatıldı!
- İtirafçı Nevzat Bahtiyar'dan sürpriz hamle geldi
- Nasuh Mahruki'nin tutuklanma gerekçesi belli oldu!
- Elektronik kelepçeyi kırıp cinayet işledi
- Cem Garipoğlu soruşturmasında karar!
- Albaya verilen ceza belli oldu!
- Beşiktaş'tan Talisca açıklaması: 'Karar verilmiştir'
- Kaynanasını hiçbir zaman sevemeyen 4 kadın burcu
- MSB açıklamasında 'Erdoğan' ayrıntısı
- Teğmenlerin avukatlarından açıklama geldi!