Mehmet Ali Güller

Afganistan’da iki cephe-3: AKP’nin G7 taşeronluğu

02 Eylül 2021 Perşembe

Afganistan’daki iki cepheyi, Asya ve Atlantik cephelerini incelediğimiz yazılarımızdan sonra, bugün de iki cephenin arasında konumlanan ara güçlere bakacağız: Türkiye ve Pakistan’a... 

Her iki ülke de özellikle göç ve terör konularında, Afganistan sorunundan en çok etkilenecek ülkelerin başında geliyor. Kaldı ki Pakistan, ABD’nin SSCB’ye karşı cihatçı desteğinin de yatağıydı. 

Ancak Pakistan, bir ara güç olarak, bu kez Asya cephesine daha yakın duruyor. Kuşkusuz bunda ABD’nin yenilmiş ve çekilmiş olması önemli yer tutuyor. 

Öte yandan Pakistan’ın Çin’le ilişkileri ve özellikle Kuşak-Yol İnisiyatifi içerisindeki rolü, bu ülkeyi Asya’yla daha yakın durmaya zorluyor.

TÜRKİYE ATLANTİK’E YAKIN

Türkiye ise Pakistan’ın tersine, bir ara güç olarak Afganistan konusunda Atlantik cephesine daha yakın duruyor. İki ülke, her ne kadar benzer sorunlar nedeniyle işbirliği arayışında olsalar da bu cepheleşmelerde, merkezin sağında ve solunda kalıyorlar. 

Türkiye’yi Atlantik cephesine daha yakın konumlandıran ilişkisi, kuşkusuz NATO üyeliği ve 14 Haziran 2021 kararlarından doğan sorumluluğu...

Her ne kadar durum değişikliği Kâbil Havalimanı’nın güvenliği görevini kadük hale getirdiyse de Ankara, Taliban’la anlaşarak bu görevi “işletmeci” olarak sürdürebilme peşinde.

TÜRKİYE-KATAR-TALİBAN İŞBİRLİĞİ

ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya da Türkiye’nin bu rolünü destekliyor: Her dört ülke de Türkiye ile Katar’ın birlikte, Taliban’la anlaşarak Kâbil Havalimanı’nın işletmesini almasını istiyor. 

Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian “Taliban, Kâbil Havalimanı için Katar ve Türkiye ile görüşüyor” derken, Beyaz Saray Sözcüsü Jen Psaki“Kâbil Havalimanı’nın işletilmesi konusunda Türkiye ve Katar ile çalıştıklarını” belirtti.

Almanya Başbakanı Angela Merkel ise “Kâbil Havalimanı’nın hayati öneme sahip olduğunu”, “bu konuda Katar ve Türkiye ile görüşmeler yapıldığını” söyledi.

Nitekim Washington, Paris ve Berlin’den gelen bu açıklamalardan bir gün önce toplanan G7 Dışişleri Bakanları, Türkiye ve Katar’ı toplantıya dahil etmişti. 

Kısacası G7 ülkeleri, Türkiye ve Katar’ın Batı adına Kâbil’de taşeronluk yapmasını istiyor. Batı desteğine ihtiyacı olan AKP iktidarının havalimanı ısrarının nedenlerinden biri de bu... 

Saray ayrıca, işletmeciliğin güvenliğini sivil şirket olarak SADAT vb. yapılarla almanın da sonrası için kazanç getireceğini hesaplıyor.

TÜRKİYE’NİN GÖÇ SORUNU

Türkiye’nin Afganistan konusunda Asya cephesi yerine Atlantik cephesine yakın durması, ne yazık ki Türkiye’yi Suriyelilerden sonra Afganlar bakımından da “göç deposu” yapma potansiyeli taşıyor. 

Oysa Ankara, tersine, bu önemli sorunda Tahran’la birlikte çalışmalı. Hatta Moskova’yla ilişkisini, Türkiye-İran işbölümü yapılmasında manivela gibi kullanmalı.

ORTA ASYA NÜFUZU PAZARLAMASI

Öte yandan Orta Asya’ya yönelme bakımından Türkiye hep ABD için önemli oldu. Soğuk Savaş boyunca ABD’nin SSCB’ye karşı “yeşil kuşak” projesinde kritik rol alan Türkiye, SSCB’nin dağılmasının ardından da ABD adına roller üstlenmişti: FETÖ’nün “devlet desteğiyle” Orta Asya Türk cumhuriyetlerinde eğitim seferberliğine soyunması, Türk-İslam sentezinin kuvvetlerine Türkiye-Kafkasya-Orta Asya hattında bir Turan hedefi belirlenmesi vb. 

ABD için aynı hedef bugün de geçerli. O nedenle CIA analisti Paul Goble, Biden yönetimiyle görüşecek AKP hükümetine şu tavsiyede bulunmuştu: “Türkiye, Orta Asya’daki nüfuzunu ABD’yle görüşmelerinde masaya getirmeli” (Amerika’nın Sesi, 12.5.2021).

AKP’ye yakın bazı yazarların medyada Azerbaycan’ın Karabağ zaferinden sonra, şimdi Kafkasya-Afganistan-Orta Asya hattı çizerek analiz yapmaları, tam da “Ankara’nın o nüfuzunun” pazarlığı içindir. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları