Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Ve ne kadar çok hain*

21 Şubat 2016 Pazar

Lübnanlı yazar Amin Maalouf “Doğu’nun Limanları” adlı eserinde, arkadaşlarının ölümü nedeniyle yıllar sonra bir araya gelen eski dostlardan söz eder. Eski dostlar, bir zamanlar Filistin için ölümüne direnmiş ancak yenilmişlerdir. Bu yenilgiden sonra herkes memlekette ve farklı coğrafyalarda kendilerine yeni bir hayat kurmuştur. Ancak bu kurdukları yeni hayatı, bir araya geldiklerinde sorgulamaya başlarlar. Biri “ülkelerinin ve Ortadoğu halklarının başına gelen felaketlere güçlü devletlerin çıkar oyunlarının neden olduğunu” söyler. Sessiz duran bir başkası şöyle bir soru sorar. “Bu oyunlara gelen halkların hiç mi suçu yoktur?”
Bugünlerde kendi kendime şu soruyu çok sorar oldum. “Bu oyunlara gelen halkların hiç mi suçu yoktur?” Meğer bizim ülkemizde ne kadar çok hain varmış? Dehşet bir şey! Üstelik bunlar öylesine arsızlar ki, açıkça kendilerini ilan ediyorlar. Ankara’nın orta yerinde, bütün önemli askeri ve sivil kurumların merkezinde bir bomba patlıyor ve patlamadan bir saat sonra televizyon ekranlarına çıkan güya uzmanlar, bu önemli durumda televizyona çıkmanın şehvetiyle hemen suçluyu ilan ediyorlar. PKK ve PYD: Dünyanın hiçbir yerinde, böyle bir patlamanın hemen ardından bu kadar zibidi konuşturulmaz! Beklenir.
Ancak televizyon kanallarına da kızmamak gerekir. Çünkü artık devlet olmadığı için ve hiçbir devletlinin söylediklerine güven duyulmadığından, sözüm ona uzmanlar sanki istihbarat elemanı gibi olayı herkesin önünde çözmeye çalışmaktadırlar. Yahu bu devletin gerçekten bir derini yok mu? Dünyadaki her devletin bir derini vardır. Ülkesinin çıkarlarını koruyan, ona göre pozisyon alan bir derini. Anlaşılan, ülkemizde hukukun, eğitim düzeyinin ve dışişlerinin ehil olmayan insanlara geçmesinden sonra şöyle bir pozisyona gelmişiz! Saldım çayıra mevlam kayıra. “Ve ne kadar çok hain!”
Öyle bir duruma gelmişiz ki, insanlar kuşku içinde. Artık hiçbir söze, hiçbir duruma inanmıyoruz! Öylesine bir gözü karalık bürümüş ki hainleri, hiçbir açığı da görmüyorlar. Ben söyleyeyim, sokaklarda, kahvelerde insanlar şöyle konuşuyor: “Suriye topraklarına girmek için, bu bombalama yapıldı!” Nereye giriyorsun kardeşim! İncirlik Üssü’ne bile giremezken nereye giriyorsun kardeşim! Ey danışmanlar, sanmayın ki, bu devran böyle sürer, boş vaktiniz olduğunda “Hitler’in Son Günleri” adlı filmi izleyin. Gerçek belgelerden ve gerçek diyaloglardan yola çıkılarak yapılmıştır. Hitler’in bizim Saray’ımız gibi çok korunaklı sarayında danışmanlar tek tek intihar eder.
Ve ne kadar çok hain! “Milletin a..na koyacağız!” sözünü söyleyen bay Cengiz de Artvin’de bir çıkartmanın başını çekiyor. Binlerce polis, yüzlerce jandarma bay Cengiz’in emrinde! Kime karşı? Sularına, topraklarına, hayatlarına sahip çıkan Karadenizlilere karşı! Hiçbir hukuk kuralı dinlemiyorlar. Para, para, para! Evinde annesi bulgura talim eden askerler, ev kirasını ödeyemediği için kapısına haciz gelen polisler, tıpkı bir düşmana saldırır gibi kendi halkına saldırıyor!
Bu durumda bana “insanlar ne yapsınlar, korkuyorlar” demeyin! Bunu söyleyenlere bir durumu hatırlatmak isterim. Kurtuluş Savaşı başlarken Mustafa Kemal Atatürk İstanbul’u dışlayan Ankara’da bir yeni meclisin temellerini atmıştı. Evet şimdi, tam da bu günlerde ülkenin ana muhalefet partisinin, Meclis’i terk edip kendi meclisini kurması ve tüm ona oy atanlara bir çağrı yapması gerekir. “Yeni bir meclis!” “Yeni bir yol haritası!” Ülke bu hale gelmişse, artık yok demokrasi, yok hukuk gibi sözlerle yürünemez! Artık bu ülkede bunların hiçbiri yok!
Sadece savaş var. Ve ne kadar çok hain!

* Not: Başlığım Ataol Behramoğlu’nun “Ne Çok Hain” şiirine küçük bir nazire.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları