Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çocuk gelinler için ağıt

10 Mayıs 2015 Pazar

Kadim dostlarımın 18 yıldır türlü zorluklarla sürdürdükleri 18. Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali Ankara’da başladı. Onları selamlamak geldi içimden, en çok da hayat bilgisi dersinde sınıfta kalan kız çocuklarına sımsıkı sarıldıkları için...
Sessizce oturmuş, ölen kızın fotoğrafına bakıyorum. Küçücük, 13’ünde var yok. Çocuk gözleri korkuyla bakıyor. Az sonra babası yaşında bir adamın koynuna verilecek. Annesi ağlıyor, dışarıda içkinin de etkisiyle coşan erkek sesleri. Damat adayına sürekli kuvvet macunu yediriliyor, işini iyi görsün diye... Kızın küçük kız kardeşi dehşetle korkuyor, çok değil iki üç yıl sonra sıra ona gelecek. Korkuyor...
Fotoğrafı baktıkça şu kocamış dünyamızın ‘kadın tarihi’nin ne denli eziyet ve acılarla dolu olduğunu bir kez daha düşünüyorum ve yıllar önce izlediğim, günlerce etkisinde kaldığım bir film aklıma düşüyor. Yönetmenliğini Siddig Barmak’ın yaptığı Osama adlı film, Taliban yönetiminde çekilen ilk Afgan filmiydi ve anlatılan, gerçek yaşanmış bir olaydı. Film çekilmesi için İran’ın genç kadın yönetmenleri gönüllü olarak çalışmışlardı.
Hâlâ kanımı donduran sahnelerini tek tek anımsadığım filmde, hepimizin iyi bildiği bir efsanenin sözleri sık sık yineleniyordu: “Çok yoksul bir aile varmış, karınları çok açmış ve bir gün annesi küçük kıza demiş ki; kızım bu sabah seni gökkuşağının altından geçirmem gerek, çünkü gökkuşağının altından geçtiğinde bir erkek olacaksın. Ve yollara düşüp ailene ekmek getirebileceksin.”
Film “İş istiyoruz!” sloganlarıyla sokaklara dökülen burkalı yüzlerce Afgan kadınının görüntüsüyle başlıyordu. Kadınlar yürüyorlardı, açtılar, çalışmaları yasaktı ve çaresizdiler. Taliban kuvvetleri onları dağıtmak için acımasızca su sıktı ve annesinin elinden tuttuğu çok küçük bir kız çocuğu o acımasız suyla sürüklendi ve kadınlar korkuyla kaçtılar. 12 yaşındaki Osama, annesiyle birlikte o sırada sokaktaydı.. o da eve sığındı ve suların sürüklediği o küçük kızın çaresizliği o an belleğine kazındı. Osama’nın babası savaşta ölmüştü, ailenin hiçbir erkek yakını yoktu ve küçücük bir kulübede üç kadın: Anneanne, anne ve Osama birlikte yaşıyorlardı. Annenin çalışması yasaktı ve açtılar.
O zaman anneannenin aklına geldi, Osama bir erkek olabilirdi, Çocuk gelinler için ağıt gökkuşağının altından geçebilir ve sokaklarda korkusuzca iş arayabilirdi. Eve ekmek, karpuz getirebilirdi. Savaşta ölen babanın giysileri küçültülüp Osama’ya giydirildi ve anne onu, babanın ölmeden önce birlikte çalıştığı bakkalın yanına çırak verdi, bakkal sahibi iyi niyetli bir adamdı, ona Osama’nın aslında kız olduğunu söylediler. Adam ailenin çaresizliği karşısında kendisini de tehlikeye atıp, Osama’yı kabul etti. Ve Osama, korkular içinde yollardan geçip gitti, evine ekmek taşıdı.
Ve bir gün Taliban onu alıp erkek çocukların din kurallarına göre eğitildiği bir okula götürdü. Osama ince sesiyle mollaların dikkatini çekti, erkek çocuklara erkek olduklarında ve “günah işlediklerinde(!)” nasıl gusül abdesti alınacağını öğreten bir molla Osama’yla ilgili kuşkusunu herkesin önünde dile getirdi. Ve erkek çocukları acımasızdı, Osama’nın peşine düştüler. Osama erkek olduğunu ispatlamak için ağaca tırmanmaya başladı ama korktu.. ve onu ağaçtan indirip, ceza olarak kör bir kuyuya sarkıttılar.
Kuyudan çıkardıklarında titreyen Osama’nın paçalarından kan sızıyordu, regl olmuştu. Kız olduğu açıkça görülmüştü, suçluydu. Mollaların mahkemesine çıkarıldı, annesi ve anneannesi gökkuşağının altından geçen kızlarına sahip çıkamadılar, öldürülmekten korktular ve Osama 12 yaşında çok yaşlı bir toprak sahibine satıldı. Adamın dördüncü karısı oldu.
Film, 12 yaşındaki Osama’yla yatan yaşlı adamın, Afgan usulü bir banyoda gusül abdesti alırken hayatından çok hoşnut yüzüyle bitiyordu. İşte benim kanım o zaman dondu. Her şey biraz fazlaydı.
Burada derin bir soluk alıp yazıma tekrar dönüyorum. Bir an her şey anlamını yitirdi ve aklıma bir başka hikâye geldi: Gerdeğe girdiği gece “Amca ne olursun, yapma, amca çok acıyor” diye ağlayan bir kız çocuğunun hikâyesiydi bu. Kapının önünde bekleyen anne dayanamamış, kapıyı açıp içeri girmiş ve kızını çekip almıştı, anne kızını kaçırmıştı.. sonra ikisi de öldürüldü. Bu da benim ülkemde oldu.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları