Işıl Özgentürk
Işıl Özgentürk isilozgenturk@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Çarşambanın sonu...

09 Aralık 2015 Çarşamba

Sevgili dostlarım, okurlarım, gazetemizde ekonomik nedenlerle istisnasız tüm yazarlardan birer yazı azaltıldı. Bundan böyle sadece pazar günleri buluşacağız: Bu benim son çarşamba yazım.
Bilirsiniz, siyasi yorum yapmayı pek sevmem. Beni aynı zaman diliminde yaşadığım insanların davranışları, düşünceleri daha çok ilgilendirir. Davranışların altındaki bilinç algısını açığa çıkarmak daha çok hoşuma gider. Örneklerle gidelim; şimdi ülkemizde öğretmenlik yapan bir vatandaşa telefon geliyor, tok sesli biri şöyle konuşuyor: “Karınızı sahte pasaportla yakaladık. Hemen şu numaraya şu kadar para yatırman gerek. Aksi takdirde karınızı tutuklayacağız.” Vatandaş şaşırıyor: “Olamaz, karım çarşıya gitti.” Tok ses devam ediyor: “Şimdi sana karının sesini dinleteceğiz!” Ve telefonda vatandaşın karısı konuşup “yardım et” diyor. Böyle bir durumda o kişinin hemen polise koşması gerekmez mi? Hayır, bu ülkede yaşayan insanlar, gördüklerinden, yaşadıklarından, duyduklarından sonra asla polise ve adalete güven duymadıkları için, adamcağız doğrudan bankaya koşuyor, verilen hesap numarasına 35 bin lirayı yatırıyor. Karısının sesi mi bu teknolojinin tavan yaptığı çağda, birinin sesini herhangi bir yerde kayda alıp, ardından ona istediğiniz sözcükleri eklemeniz çocuk oyuncağı. Bu arada şunu da belirtmek isterim. İstihbarat birimlerinde, örneğin Londra’daki merkezde sandalyesine yan gelip yapmış birinin ekrandan Ortadoğu’daki bütün hareketleri izlemesi mümkün. Kim nereye gidiyor, kim nereden geliyor, kenti savunan kaç kişi, nereye saklanmışlar... Devam edelim, polisin özellikle Güneydoğu’da kullandığı Akreplerin iç tarafında bir televizyon ekranı var, her tarafı kapalı Akrep’te oturan biri bu televizyon ekranından en ufak bir hareketliliği izliyor. Ve hop, sanki bir bilgisayar oyunu oynar gibi hareket eden nesneye ateş açıyor. Güneydoğu’da özellikle çocukların vurulması bundan. Çocuk evden eve geçmeye çalışıyor, arkadaşı orada ama Akrep’in ekranında o sadece vurulacak biri olarak görünüyor.
Bir ülkede hukuk zorbalık hukukuna devrildiğinde bundan en çok dolandırıcılar faydalanır. Başka bir örnek; biliyorsunuz biri cenneti parselleyip satmaya girişti. Allah, millet sıraya girdi. Şimdi böyle bir parsele inanmak için insanın hiç aklının olmaması gerektiğini düşünüyorsunuz. Mesele o değil, bir ülkede insanlar “Nasıl kolay yoldan vurgun yapıp yolumu bulurum” düşüncesine gelmişse, zahmetsiz cennete gitme yollarını da arayacaktır. Neden şaştınız, bu ülke insanları çok uzun zamandır çalışarak para kazanılmayacağını biliyorlar. Sık sık şunlar konuşuluyor: “Abi bir arazi bulup kapatsam üç yıl sonra milyarderim ama lanet olsun bizde para yok. Babam ‘parayı namusunla kazanacaksın’ derdi, ah baba ah yaktın bizi!”
Şimdi sizden bir hafta boyunca televizyonda, “Ben asla o programlara dayanamıyorum” dediğiniz programları izlemenizi rica edeceğim. Bu programlar bize nasıl bir ülkede, nasıl bir iklimde yaşadığınızı ders gibi anlatıyor. Türkçe konuşamayan bir genç kuşak, kızların daha on dokuzunda dudakları Angelina Jolie gibi, saçlar platin. Ve tek dert elektrik alacak bir adama rastlamak ya da bir şarkı programında kendini gösterip hemen şöhret olmak. Biraz moraliniz bozulacak ama çok şey öğreneceksiniz. Ben hep bu ülkenin Köy Enstitülerini kaldırdıktan sonra yıkıma geçtiğine inananlardanım. O muhteşem proje sürebilseydi bu ülke bambaşka bir ülke olurdu. Ama izin vermediler! Kim yaptı bunu, elbette işi her değerli başlangıcı yok etmek olan uluslararası sermaye! Şimdi de uyduruk savaşlar çıkarıyorlar, çünkü silah ve ilaç satmaları gerek! Biz de dizi seyrediyoruz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Başımız dönüyor... 10 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları