Yalnızlığı Seçmek

24 Ocak 2012 Salı
\n

İnsan uzun zaman toplum içinde, başkalarıyla birlikte yaşadı. Koşullar hayatı tek başına sürdürmeye uygun değildi. Ancak endüstri toplumu ve modernlik geliştikçe güvenli ortak hayat dışında seçenekler ortaya çıkardı. Kişisel bağımsızlık bilinci gelişti. Aileler küçüldü, evlilik kültürel başatlığını yitirip birlikte yaşamanın en iyi modeli olmaktan çıktı. Yine de genç yaşlarda alınan özgürlük kararları uzun sürmüyor, er geç evlilik limanına demir atılıyordu. Özgürlük hayal edenler, toplumsal koşulların değiştiği, cinsel özgürlüğün öne çıktığı yetmişlerin sonunda rahat edebildiler. İki binli yıllarda ise sorumluluk üstlenmekten çekinen, tek başına olmayı yeğleyen, çocuklu ya da çocuksuz boşanmış dullar bütün dünyada çığ gibi arttı.

\n

Edebiyat ve sinema yalnız kahramanların romantizmini her zaman çekici buldu. Yalnız kovboylar, pasaklı dedektifler, asi gençler ve baştan çıkarıcı özgür kadın tipleri yaratıldı. Dışardan bakıldığında çekici görünen bu tür hayatın karanlık yönlerine eğilen pek çok yazar da oldu. Son yıllarda en çok tartışılan roman ise Michel Houellebeckin Temel Parçacıklarıydı. Fransız yazar, sevgisiz büyümüş, yalnız yaşayan iki erkek kardeş üzerinden, her türlü insani ilişkinin yitimini anlatmış ve saldırgan, kaba dili ve karamsarlığıyla eleştirilere hedef olmuştu.

\n

***

\n

Seksenli yıllarla birlikte Türk romanı yalnız erkek kahramanlara ilgi duydu. Özellikle genç yazarlar onların umutsuzluk ve boğuntularını dile getirdiler. Bugün erkekler özgürleşmiş, katılaşıp sorunları yenmiş görünüyor ama genelde evlilik ve sadakat sorunu romanlara konu olmayı sürdürüyor. Belki de birlikte yaşamak zorlu bir sanat haline geldi. Kötü deneyimler edinen kadınlar ve hata kabul etmeyen erkek egemenliği şiddetle çatışmakta. Töre ve geleneklerin kıskacındaki evlilikler cinayetle biterken büyük kentlerde çalışan, iyi eğitimli bekâr ya da boşanıp özgürlüğü seçmiş genç insan sayısı hızla çoğalıyor. Bunlar evlerine kapanmak ya da acı çekmek yerine eğlenceli mekânlara gidip dans ediyor, internet ve spor salonlarında sosyalleşiyor ve cinsel çeşitlilik arıyorlar. Yükselen bireyciliğin uzun süreli ilişkiler kurma becerisini ve sadakate inancı aşındırdığı, hazcılığın öne geçtiği, dramatize edilmeyen seksin benliğin zarar görmesini engellediği gibi söylemler ne kadar gerçek bilinmez. Ama yalnız yaşamın kuralsız iş temposunun yoğunluğuna daha uygun olduğu ortada. Eviyle işi arasında mekik dokuyan insanın aile kurmaktan ve uzun süreli birlikteliklerden kaçınmak zorunda bırakıldığını söyleyen sosyologlar var.

\n

***

\n

Yalnız erkekler için durumlarının en çekici yanı özgür flört ve tercih hakkı olabilir. Ama sorumsuz, kendine dönük bir hayatın sevmeyi ve farklı insani deneyimleri sınırlaması mümkün. Duygusuz seksin ikiyüzlü, güvensiz ortamında körelen heyecanlar kişiyi bazen amaçsızlığa, ketlenmeye sürüklüyor. Ne de olsa insanın yalnızca sekse değil şefkat, güven ve dayanışmaya da ihtiyacı var. Üstelik tek başına yaşama inadı bir yerden sonra katlanma ya da meydan okumaya dönüşebiliyor. Aslında konu geniş. Bugün tüm dünyada yükselişini sürdüren olgu, değerler değişiminde bir uç nokta kabul ediliyor ve üzerine hem çok yazılıyor hem de yoğun araştırmalar yapılıyor.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (08.01.2013) 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları