Roman Okuruna Ne Oldu?

22 Kasım 2011 Salı
\n

\n

Bir kitap fuarı daha sona erdi. Fuar mekânının şehir merkezine aşırı uzaklığı, servis aksamaları ve caydırıcı trafik bu yıl önceki yıllardan daha fazla yakınma konusu oldu. Pek çok kişiden fuardaki indirim koşullarının internet kitap sitelerinde de olduğu ve gelip gitme çilesi yerine bu kanaldan kitap edinmeyi yeğlediklerini duydum. Ancak kitap bayramı ve şenliğini zorluklara karşın yaşamak isteyenler de az değildi.

\n

Cumartesi günü ben de fuardaydım. Kalabalıktı. Yalnızca dolaşmak, yayın piyasasında olup biteni görmek, söyleşilere katılmak ve yazarlara kitap imzalatmak için gelenler vardı. Söyleşi ve imzadan geri kalan zamanda biraz dolaşma fırsatı buldum. Zenginliği ve çeşitliliği ile doyurucu bir yayın dünyamız olduğunu ama yerli romanlara ilginin azaldığını, roman seven kadın okurların bile çekimser kaldıklarını gözlemledim. Neden? Romanımız okurunu yitiriyor mu?

\n

Bir süredir roman okuyamadığını söyleyen pek çok insan var çevremde. Bazı yazarların elli yaşından sonra çok az roman okuduklarını da biliyorum. Zaman darlığı, kendi çalışmalarının yoğunluğu, dünyanın en iyi romanlarını genç yaşlarında zaten okuyup bitirmiş olmalarının getirdiği doygunluk ve beğeni düzeyi yüksekliği onları seçiciliğe zorluyor olabilir. Ya da yazma etkinliğini okuma etkinliğine dönüştürürken yazarda heyecan uyandıracak pek fazla roman yazılmıyor artık. Ancak genel okura bakıldığında da durum iç açıcı değil. Gençliğinde iyi okuyan erkeklerin çoğu kırkına bile varmadan, en azından, kurgu türü kitaplar okumaktan vazgeçmekte.

\n

Benim düşüncem günümüz romanının bugün bütün dünyada hayattan ve okurdan uzaklaştığı yönünde. Bunun öncelikli nedeni romanın bugün görselliğin ve buna bağlı sinema, dizi film, televizyon vb. dallarının çok çekici bir biçimde anlattığı konuların dışına çıkamıyor oluşu. Bu sanayinin de edebiyattan beslendiğini düşünmek avutucu olabilir belki ama pek az yazarın eseri, film ya da dizi olma şansına erişiyor. Bu arada yazarın da okurun da masumiyetini yitirdiği gerçeğinden de söz etmek gerekiyor. Örneğin aykırı bir söz, tavır, yazarın ürettiği şeyden daha önemli hale gelebiliyor. Çünkü satış ve pop kültür yozlaşmaya uygun biçimde işliyor. Buna direnen, hayatla yüzleşebilen, ve etiğe bağlı kalmaya çalışan yazar ise okura ulaşmakta zorlanıyor. İyi ya da kötü bir önem üretmek gündem yaratacak bir fikir öne sürerek tartışmaya zemin hazırlamak üzere yazılan romanlar ise inandırıcılığını hızla kaybetmekte.

\n

***

\n

Gençlere umut bağlamak istiyoruz ama onların büyük bölümü de sinema ve dizi film diliyle yazıyor. Hiçbir zaman çekilmeyecek bir filmi sözcüklerle anlatmaya çalışıyorlar sanki. Oysa yazarın esaslı bir fikri ve zengin bir düş gücü yoksa, söz bolluğu boşuna. Konusu modaya uygun, tekniği sağlam bile olsa romanı insani yönden yetersiz kalacaktır. Kahramanlar kartondan, ayrıntılar plastik, indirgemeci dar görüşlülük ise itici gelir nitelikli okura.

\n

Romanımız bugün ruhunu ve arzusunu yeniden kazanmak ve okuruyla barışmak için yaşadıklarımızın bilincinde olmak, hayatı yakalamak, açmazlarımızı sezmek, hissetmek zorunda. Yoksa hayatımızın inişteki rotasını değiştirebileceği umudu azaldıkça romanımızın da soluğu tükenmeye devam edecek.

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (08.01.2013) 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları