İslami Burjuvazi Var mı?

12 Haziran 2012 Salı
\n

\n

Varaklar, aynalar, arabesk mobilyalarla dolu evler, plazma ekranlardan 24 saat Boğaz ya da Kâbe manzaraları. Swarovski taşlarla bezenmiş banyolar, Prada süpürgelikler! Gül kokusu püskürten havalandırma sistemleri... Harem-selamlık fantezileri, üst kat genelde kadınların...

\n

Tüm objelerinkişiye özel tasarlandığı bu mekânlarda oturan ve İslama uygun yaşamayı hedefleyen pek değerli yeni zenginler İslami Burjuvazi olarak tanımlanıyor şu sıralar. Çoğunluğu genç. Kadınları bakımlı. Kapalı ama pahalı marka giysileri, siyah camlı güneş gözlükleriyle parlak siyah ciplere biniyorlar. Havalı havalı sosyetik cafelerde oturuyorlar. Yüzme havuzlu evlerini hizmetçilerle dolduruyor, su gibi para harcıyorlar.

\n

Çocukları İstanbulun en iyi okullarında ya da Dubaideki Amerikan kolejlerinde okuyor. Kendileri de genelde yurtdışında yükseköğrenim görmüşler, aile şirketlerinde aktif rol alıyor, hayallerinin evinde oturmak için hiçbir özveriden kaçınmıyorlar. Malikâne ve arabalar zenginlik ve seçkinlik konumlarının göstergesi. Çok rağbet ettikleri bir iç mimarın söylediğine göre, gösteriş önemli, ön planda.Öyle bir ev olsun ki otuz milyarlık görüneyim!Para sorun değil. Ödemeler nakit, kesinlikle çek ve senet kullanmıyorlar. Evlerde büyük çelik kasalar bulunuyor.

\n

İslamcı burjuvazi mi, yoksa din bezirgânı, görgüsüz yeni zengin sınıfı mı?

\n

Mimar, magazin basınında arada bir, -akla ziyan- uygulama fotolarıyla görünüyor ve siparişleri hayata geçirirken İslam felsefesiyle örtüşmeyen, gözü çıkarılmış, olmazsa olmaz bir şatafata imza atıyor. Burjuvalık şık bir şey, ama sanat ve yaşama kültürü, birikimi, yüzyıllarla incelmiş zevkleri olmayanlar için uygun tanım değil. Sınırlı, yasaklı dünya zevkleri ve dogmalarla özgür düşüncenin, hayatın, sanatın, estetiğin önünü açmak kolay değil. Binlerce dolarlık sultan yataklarında uyuyup fosforlu, mor, turuncu renkte ithal Luis Vuitton ve Chanel tuvalet kâğıtları kullanarak sınıf atlamak mümkün olamıyor.

\n

***

\n

Siyasal iktidarın borç ve mirasyedi ekonomisi süper zenginler yaratırken yandaşların siyasi ve ekonomik yükselişi çok hızlı oldu. Din olgusuyla belirlenen sosyal ve kültürel hayat bu yükselişin gerisinde kaldı, yeşil sermayenin birikimi gidecek pek fazla İslami alternatifbulamadı. Zaman içinde etkin modern ve kapitalist hayattan ödünç değerler ve kavrayışlar almak zorunda kaldı. Ama taşıma suyla değirmen dönmüyor. Sanatı, edebiyatı, sineması, çağdaş bir felsefesi olmayan özgün olamaz. Kapitalist tüketim ekonomisi modelini, Arabi desteklerle yeniden ve kendince inşaya çalışan İslamcının algı ve beğenisi de çağdaş estetik değerlerle çelişmekte. Yatak odalarına dev plastik palmiyeler, 50 metrekarelik namaz odaları, yaldızlı tahtlar, asansörlü mimberler türünden kitchler, banallikler çıkıyor işte ortaya. Ama gelişme dinamiği gizemli bir çizgi izleyen bir ülkede, bir yerlere oluk gibi kara para akıyorken israfın günah değil hak sayılıyor olması da bilmediğimiz ihtiyaçlarla ilgili olabilir.

\n

Kuşkusuz her yerde olduğu gibi İslami sermaye sınıfı içinde de sonradan görmeler, hazımsızlar olabilir. Oysa gün görmüşler ve entelektüeller arasında gelişmiş, alçakgönüllü zevk ve değerleri olan birçok insan var. Bunlar da söz konusu savurgan ve gösterişçi tavrı eleştirmekten ve kınamaktan geri durmuyorlar. Belki de asıl çelişki parayla yozlaşmamış inanç ve değerlerle tüketim kültürü arasında.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (08.01.2013) 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları