Çemberi Kırmak

13 Mart 2012 Salı
\n

\n

Dünya Emekçi Kadınlar Günü etkinliklerinde kadın sorunları konuşulur. Kadınlar üzerine cesaret verici sözler söylenir, günahlar çıkarılır. Sonra her şey eski haline döner ve sorunlara durmadan yenileri, daha büyükleri eklenir. Kadınlara böyle bir gün ayırma ihtiyacı bile kadının erkekle eşit olmadığının kabulüdür aslında. Aydınlanma, bilim, sanat ve hümanizm kadın konusunda başarısız olmuş, gericilik karşısında yenilgiye uğramıştır. Bu yüzden, mart ayı gelip de çeşitli yerlerden konuşma çağrıları aldığımda içimi bir bezginlik ve sıkıntı kaplıyor. Konuşacak, söylenmedik ne kaldı? Üstelik ben bir kadın sorunları uzmanı değil, edebiyatçıyım. Bireyselden toplumsala kadın hayatlarına ilişkin çok şey yazdım kabul, ama zorluk; bunları gündelik dile çevirip basitleştirerek kadınlara bir kez daha anlatmak. Yine de gidip onlara yanınızdayım, içinizden biriyim, mesajı vermek kaçınılmaz.

\n

***

\n

Balçovalı kadınların semt evlerinde ürettikleri ve bana armağan ettikleri ahşap sandığın içinde sevgiyle üretilmiş anmalıklar var. Bunlar bana 8 Mart günü, ışıltı ve güzellikleriyle salonu dolduran iki binden fazla kadını, onların gücüne inanan erkekleri, kalbini ve olanaklarını onların katılımıyla mutlu, huzurlu bir ilçe yaratmaya adayan değerli bir belediye başkanını hatırlatacak.

\n

Mine Kırıkkanat ve Bihlun Tamaylıgille birlikte katıldığım panelin konusu; Günümüz Türkiyesinde Kadın Olmak idi. Söze, feodalizmden kapitalizme; geleneksel kadın algıları, dinsel, toplumsal baskı ve sakınımla kapatılmaya direnen ve hor görülen kadının; bugün laik ulusallıktan yeniden ümmete dönüş zorlaması ile yaşadığı sıkıntı ve acılardan başladım. Hak edilmiş çağdaş değerlerle süresi çoktan dolmuş anlayışların çatıştı-rıldı-ğı dar alanda küçük hayatların sıradan yolcuları olmaya zorlanan kadınlar, ülkenin şiddet dolu, parçalanmış ortamında savunmasızdılar. Küçük yaşta soğuk evliliklere atılmış, bedenleri ikiyüzlü, kirli cinsel ahlakın yükü altında ezilmiş nice kadın benliğini, varoluşunu keşfetme olanağından hâlâ yoksundu.

\n

Sonra anladım ki, bizi dinlemeye koşanlar bu çemberi kırmışlardı. Karşımızda kadınlık bilincine varmış, özgüven sahibi, siyasi bakışı duru, fazlasını elde etmeye kararlı yüzlerce kadın vardı. İzmir, Balçova tamam ama yine de başka bir yerdeydik. Bu dönüşüme fırsat ve destek veren, kadınları evden, mutfaktan çıkarıp semt evlerine yönlendiren ise bir erkekti.

\n

Okuma yazmadan eğitime, beceri geliştirmeden kültür-sanat etkinliklerine güçlerini birleştirip neler yapabileceklerini görmeye başlamış bu kadınlara; eşiyle ve birlikte çalıştığı ekiple öncülük eden CHPli Belediye Başkanları Mehmet Ali Çalkaya, ülkenin yakın geçmişini ve ulusun varoluş koşullarını özümsemiş biri. Sosyal demokrasiyi hayata geçirme deneyim ve inancı çok yüksek. Bir o kadar da alçakgönüllü, doğal ve içten. Eğitime, spora, öğrenci yurtlarına, ilçenin jeotermal enerjiyle ısıtılmasına önemli yatırımlar yapmış. Şu an belediye meclisinde yedi kadın üye var. Amaç bu sayıyı arttırmak ve gelecek seçimde bir kadın başkan çıkarmak.

\n

***

\n

Balçovaya Belediye Kültür Müdürü değerli şair Tuğrul Tanyolun ısrarıyla yorgun gittim ama mutlu döndüm. Bu ülkenin kadını, erkeği ve özverili çağdaş yöneticileri ile yapabileceği aşamayı ve bunun pek de zor olmadığını görüp umutlandım.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (08.01.2013) 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları