Belirsizlik

28 Haziran 2011 Salı
\n

\n

Çoğunluğun, körlükle ya da günlük kaygılarla, siyasal iktidarı onayladığı, kalanının ise baskı ve hukuksuzlukla sindirilip mağdur edildiği bir ülkede yaşıyoruz. Anayasa pazarlığına alet edilecek tutuklu yeni milletvekilleri, halk iradesinin hiçe sayıldığının son örneği. Oyunun hangi güçler tarafından ne amaçla sahneye konulduğu belli. Bağımsız bir ülke olmadığımız, iplerin başkalarının elinde olduğu açık. Tartışmalar, kargaşa, toplumsal çatışma ve dikta rejimi olgusu üzerinde yoğunlaşıyor ve birbiri üzerine yıkılabilecek karşıt görüşler arasında gidip geliyor. Geç kalındı. Hükmeden ile edilenler arasındaki denge tehlikeli biçimde bozulduğu için oldu bittilere karşı çıkmanın pek mümkün olmadığı bir yerdeyiz artık. İnandığımız değerleri yukarda tutma ve savunma hakkımız, bütün uyarılara rağmen, yasama, yürütme ve yargının tek elde toplanması ve hukukun tümden siyasallaşmasıyla tükendi.

\n

***

\n

Haziran göğü mavi, yüksek, aydınlık. Oysa kendimizi umutsuz, karanlık, yabancı bir bölgeye itilmiş hissediyoruz. On üç aydır aksatmadan bu köşede yazıyorum ve şimdi ne yazacağımı bilmiyorum. Varlık yokluk sorununun öne geçtiği noktada sanattan söz etmek yersiz görünüyor, güzelliklerden söz etmeye dilim varmıyor. Tamam, enseyi karartmayalım ama sanatın, kültürün de içi boşaltılıyor, gücü ezilmeye çalışılıyor. Ucube tanımı genişledikçe, tutuculuk ve ilkellik kimileri için ayrıcalık ve haklılık haline geldi. Böyledir, ciddi muhalefetin olmadığı göstermelik bir demokraside cehaletin özgüveni kol kanat kırar. Bilgi, deneyim ve uzmanlık saygı görmeyince kültürel değerler de sarsılır. Yine de sanatın ölümsüz olduğunu, insanın her koşulda yaratmayı ve sözünü sürdürmek zorunda olduğunu biliyorum. Ötesi boş. Çağdışı bakışlar, yalanlar, yanlış düşünce ve amaçlar nasıl olsa bir gün çürür, çöker ve değişir.

\n

***

\n

Gelecekle ilgili hayallere sahip olmak ya da kaygılar beslemek insanlık hali. Önemli olan sözcüğün olumlu beklentileri çağrıştıran yönü. Geleceği bilemeyiz ancak var olan hal ve gidiş yollarından hareketle çıkarsamalar yapabiliriz. Karmaşa ortamlarında bu daha zor. Toplumda önünü göremeyen, hayal kuramayan insanlar çoğalıyor. Oysa olumsuzluğu yenmek için önce farkına varmak gerekir. Kitle kültürünün sunduğu oyalanmalarla bu farkındalığı elden kaçırmak ve uzlaşmaya sığınmak kolay yol. Çaresiz, korkak, yardımlara bağımlı, bütün derdi paradan para kazanmak olan ya da kendini yerli dizilere kaptırmış, ünlü ve zengin olma rüyaları kuran insanımızın yaralanan toplumsal ve siyasi bilinci, ne yazık ki ülke geleceğini sorun etmesine ve akılcı seçimler yapmasına elvermiyor.

\n

***

\n

Bireyler güçsüzdür, yalnızca topluluklar toplumsal değişimde rol oynayabilir. Tek başına insan zor hareket eder. Tepki içindekiler bile, yalnız bir asi, dışlanmış ve yenilmiş bir kahraman olmaktan yılıp içe kapanırlar. Bugün milyonlarca yalnız insan, internet yoluyla varlığını kanıtlamaya çalışıyor ve kültürel bir zemin yaratma olanağı veren bağımsız bir ortamda buluşabiliyor. Ancak bireysellik albenisinin yarattığı sarhoşluk, sistemin öngördüğü politik, kültürel, hatta kişisel davranış kalıplarını aşarak yaygın bir tepkiye varamıyor. Üstelik sanal ortamda her türlü başkaldırının yönlendirilme, saptırılma ya da olmuyorsa filtrelenme olanağı da var. Belirsizlik canımızı yakıyor, bizi nelerin beklediğini hem biliyor hem bilmiyoruz. Ama kişisel arzularımızla, ortak toplumsal bilincimiz arasında bir denge kuramadıkça, öfkemizi diri tutmak ve maskeyle iktidar üretenlere karşı çıkmak hiç kolay olmayacak.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Veda (08.01.2013) 8 Ocak 2013
Burhan Günel 1 Ocak 2013
Edebiyatın Sağı Solu 25 Aralık 2012

Günün Köşe Yazıları