Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
İmza günü şenliği
Yıllar öncesi imza günlerine ilgi azdı. Artırmak için ünlü sanatçılar konuk olarak çağrılırdı. Bugün öyle değil. Tam tersi bir durum yaşanıyor. İmza gününü okur istiyor. Grup olarak ya da tek başına yapılan imza günleri dolup taşıyor, bir şenlik yaşanıyor. Yaygınlaşan kitap fuarlarında yazarlar, Türkiye’nin dört bir köşesinde okurlarıyla buluşabiliyor. Yazar, sağlık sorunu yaşasa bile bu şenliğe mühür basarak “Kaşe-İmza Günü” sloganıyla katılıyor!
Çok iyi anımsıyorum, TYS’nin kuruluş yıldönümünün kutlandığı şimdi Gezi Parkı’nın bulunduğu Taksim Sanat Galerisi’nde, 1977 ya da 78 olabilir, bir imza gününde; Sezen Aksu, İlhan İrem, Yeliz, Asu Maralman, Dostlar Tiyatrosu konuk olmuş, yazarlar kendi kitaplarını imzalamış, sanatçılar okurlarla sohbet etmiş, çokça fotoğraf çektirmişlerdi. Üstelik o imza gününde ünlü yazarlar da vardı.
Çünkü toplum 1960 sonrası yasaklardan kurtulmuş, özlediği kitaplara kavuşuyordu. Okuma susamışlığını gideriyor, gençler okuyor, özellikle kuramsal kitaplara yöneliyor, içselleştirip eylem yapıyordu.
1970’li yıllarda bu okumuşluk eyleme dönüşürken, 1980 darbesi her şeyi yıktı, altüst etti. Toplum yine bir 20 yıl geriye gitti, yasaklar başladı. Şimdiki gibi. Ancak o zaman da yine kimi cesur gazeteciler gündem olan kitaplarla ya da gündemdeki konularla çok satan kitaplara imza attı. Örneğin Uğur Mumcu’nun Sakıncalı Piyade, Bir Pulsuz Dilekçe, Suçlular ve Güçlüler, Mobilya Dosyası (Altan Öymen ile), Çıkmaz Sokak; Emin Çölaşan’ın Turgut Nereye Koşuyor kitapları büyük ilgi görmüş, çok satmıştı. İki yazarın yapıtları da inceleme/araştırma yöntemiyle kaleme alınmış kitaplardı. Tıpkı günümüzdeki Barış Terkoğlu-Barış Pehlivan’ın Metastaz, Murat Ağırel’in Sarmal, Aytunç Erkin’in Dayının Casusları, Soner Yalçın’ın Kara Kutu, Toygun Atilla’nın İfşa adlı kitapları gibi...
Mina Urgan’ın Tahsin Yücel’e söylediği
Öte yandan 1990 öncesinde kimi romancıların da romanları çok satan kitaplar oldu.1990 sonrasında ise çok satan yazarlardan biri Mina Urgan’dı.
Okuyanlar anımsayacaktır, Mina Urgan’ın (1915-2000) yaşamını yitirmeden iki yıl önce yayımladığı kitabı Bir Dinozorun Anıları (YKY), büyük bir ilgi gördü. İlgi görmesinin bir nedeni Mina Urgan’ın yaşadıklarını korkmadan, çekinmeden anlatmasıydı. Kendisiyle yapılan bir söyleşide “Eğer yaşadığım çağa çirkinlik ve bayağılık egemense, ben böyle bir çağa niçin ayak uydurmak zorunda kalayım... Tam tersine başkaldırırım, direnirim böyle bir çağa karşı” demişti. Başkaldırmış, gerçeği yazmıştı.
Mina Urgan, çok satmasını arkadaşı Tahsin Yücel’e “Çok bayağı mı yazıyorum Tahsin, kitabım böyle çok satıyor” diye sormuş, Tahsin Yücel de “Her çok satan kitabın basit, bayağı olamayacağını” kendisinin yazdığı gibi bilinmeyen gerçeklerin de çok değerli olduğunu ve çok satacağını ona söylemişti.
Tahsin Yücel’in Mina Urgan’ı değerlendirişi
Tahsin Yücel, bilim insanı, yazar, çevirmen Mina Urgan’ı şöyle değerlendiriyordu: “Arkasında zengin bir bilgi birikiminin ürünü olan birçok değerli yapıt bıraktı. Ama bu değerli yapıtlarla övünmek şöyle dursun, Virginia Woolf’tan yaptığı çeviri için 1995 Sedat Simavi Edebiyat Ödülü’nü verdik diye neredeyse kızmıştı bize. Bir Dinozorun Anıları ve Bir Dinozorun Gezileri’nin, bu içten anıların gördüğü büyük ilgiden de bayağı rahatsız oldu, neredeyse kendi kendinden kuşku duymaya kadar götürdü işi. ‘Başarı’ aramamanın bedeli bu olmalıydı.”
Bu konuya bir imza gününden geldik. İmza gününün amacı da aslında kitabı okura ulaştırmak. Okurun kitap edinmesini, okumasını sağlamak değil mi? Yoksa övünmek mi?
Karl Marks’ın imza günü
Felsefeci, eleştirmen, yazar Cengiz Gündoğdu, yeni çıkan Kapital’in Mantığı (Tekin Yayınevi) adlı kitabında Karl Marks’ın kitabı için söylenen “Kapital çok satılan, az okunan, hiç anlaşılmayan bir yapıttır” sözünü yineliyor. Ekliyor: “Kapital, insanın görme...anlama...kavrama gücünü kelepçelerden kurtaran bir yapıttır. Kelepçeler kırıldıkta (Gündoğdu, ça- yapım ekini ta- biçiminde kullanıyor. H.A.) sen, kendini, öteki insanı, yaşadığın dünyayı açık seçik göreceksin.”
İnsanın aklına ister istemez, Karl Marks imza günü yaptı mı sorusu geliyor. Yanıtı önemli mi?
İmza günleri de önemli değil. İster çılgınca sürsün; ister ağır aksak yürüsün, kitaplar okura ulaşsın, o da sorumluluğunu yerine getirsin, gerçeği, dünyayı açık seçik görsün, yeter! Yetmez mi?
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
- Balbay'dan çarpıcı Saray kulisi!
- Karga videosu sosyal medyada viral olmuştu!
- Öğretmenlik meslek kanunu taslağı...
- Atatürk'ün kullandığı parfümden üretti!
- Minikler Cumhuriyet'in ilanını gazete dağıtarak duyurdu
- Şok İddialar! Oktan Keleş: TUSAŞ Saldırısının Arkasında
- Bu kadarı pes! Çöp evden 10 kamyon çöp çıktı
- Prof. Dr. İlber Ortaylı'dan Antalya'ya turizm eleştirisi
En Çok Okunan Haberler
- Futbolda pis kokular yükseliyor
- TÜPRAŞ'ta patlama: 12 kişi yaralandı
- 'Erdoğan bize göre tek seçenektir'
- CHP’de çelişen başkanlara uyarı
- AKP’li vekilin PKK yöneticisiyle fotoğrafı gündem oldu!
- Son seçim anketinde çarpıcı sonuç!
- Hekimlerin istifaları hızlandı
- 'Erdoğan ömür boyu Cumhurbaşkanı olacak diye...'
- 'Atatürk ile Cumhuriyet ile bayrak ile...'
- İşte sıfır faizli kredi veren bankalar…