Hikmet Altınkaynak

Gülmek yaşamaktır!

11 Mart 2021 Perşembe

Efsane doktor Tarık Minkari’yi tanıdınız mı? Ben tanıdım, onur duydum. Anı, gezi yazarı olarak da çok sevdim, yazdıklarına çok güldüm.

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde öğretim üyesi, genel cerrahtı. Yüzlerce doktor yetiştirmiş, onlarca ameliyat yapmış; 11 kitap, 250’den fazla yerli yabancı makale yayımlamış, emekli olmuş, yeni bir iş olarak yazarlığa başlamıştı.

Bu süreçte Aydın Boysan’la dünyayı gezdi, TV sohbetleri yaptı, anıları ve gezilerinden oluşan 15 kitap daha yazdı. Figen Şakacı’nın onunla yaptığı söyleşi kitabı Mizah Zekânın Zekâtıdır’da (İşkültür Yayınları) yaşam felsefesini anlatıyor.

Bir Cerrahın Anıları adlı ilk kitap dosyasını Milliyet Yayınları’na getirdi. Okumuş, incelemiş, yayımlama kararı almıştık. Çok sevindi, “Bunu kutlayalım” dedi. Bizi Baltalimanı’ndaki İÜ Sosyal Tesisleri’nde yemeğe davet etti. Genel müdür, yayın yönetmeni, editör, satış müdürü olarak, dört kişi gittik.

Kitabın kapak resmini Bedri Koraman yapacak, yemeğe gelişinde getirecekti.

Yemek salonuna geçmeden, iskelemsi bir yerde, denize karşı oturmuş, sohbet ediyorduk. Üstümüzde martılar uçuşuyor, bazen önümüzdeki sulara dalıp yiyecek alıp havalanıyorlardı. Çok neşeliydiler!

Martıların şakası

Hoşbeşten sonra Tarık Minkari, Bedri Koraman’a “Şu kapak resmini görelim artık, sabrım kalmadı” dedi.

Bedri Koraman, çantasından resmi çıkardı, Tarık Bey’e uzattı. Kapak resmi bir karikatürdü. Tarık Minkari’nin elinde çatal bıçakla tabaktaki balığı kesmesi anlatılıyordu. Sordu:

- Bakalım benim ameliyatı nasıl bulacaksın!?

O, resme bakıp bir şeyler söylemeye hazırlanıyordu ki bir martı sürüsü havalandı, üstümüzden geçerken düşen atıklar, Tarık Bey’in değerlendirmesine yön verdi:

- Benim bir şey dememe gerek kalmadı, martılar notu verdi, alkışlıyorlar seni, dedi. Hepimizi kahkahaya boğdu!  

Bedri Koraman’ın deri ceketinin önyüzü martı kakasıyla boyanmıştı sanki.

O yemekte çok güldük. Bizlere o kadar neşe kattı ki unutamam.

Annesinin isteği

Tarık Minkari’nin annesi, oğlunun hep yüzü gülen insanlarla karşılaşması için nikâh memuru, yargıç olan babası da ekonomist olmasını istemiş.

O ise doktor olmuş, ama annesini doktor olduğuna bir türlü inandıramamış. Gizlice arkadaşlarına muayeneye gidermiş. Bir gün de dizlerindeki ağrı için oğluna muayene olmuş. Tarık Bey, annesinin rahatsızlığına artroz tanısı koymuş, yaşa bağlı şişlik, ağrır diye anlatmış. Annesi cebine para sokuşturmuş. “Hayrola anne bu ne” diye sorunca da “Para. Para alırsan belki daha iyi muayene edersin. Karnıma bakmadın, kalbimi dinlemedin, tansiyonumu ölçmedin” demiş!

Bu öğütten sonra Tarık Bey, muayene için “tırnağım batmış” diye gelen hastaya bile annesinin sözlerine uyup “soyunun” demeye başlamış!

14 Mart Tıp Bayramı

Üç gün sonra 14 Mart, Tıp Bayramı. İlki 14 Mart 1919’da işgal altındaki İstanbul’da yaşandı. İstanbul Tabip Odası’nın verdiği Basında Sağlık Ödülü’nü bu yıl Cihan Demirci aldı. Cumhuriyet’te yayımlanan bu karikatürde, torununa masal okuyacak bir nine var. Yataktaki torun, başucundaki ninesine şöyle der: “Nine bana masal anlatma! İstediğin saatte sokağa çıkabildiğin o günleri anlat!..

Sağlığın, özgürlüğün, pandemi belasının önemini bu denli kısa, güzel anlatan başka bir karikatür var mı? İstanbul Tabip Odası’nı, Cihan Demirci’yi kutluyorum. Aylardır yaşam tam bir kâbusa döndü. Test sayısı, vaka sayısı. Ölenler. Sağlık çalışanı ölenler. Kimler sokağa çıkacak, kimler çıkamayacak? Aşı sayısı. Olanlar, olmayanlar. Bunları konuşuyoruz hep.

O sağlıklı, gülen günlerimize kavuşmanın özlemiyle Tarık Minkari Hocamızı, Bedri Koraman’ı ve onların kişiliğinde Covid-19 savaşında yaşamını yitiren tüm doktor, hemşire, eczacı ve sağlık çalışanlarımızı yürekten, minnet duygularıyla, saygıyla, sevgiyle anıyorum!

Doktorların, tüm sağlık çalışanlarının Tıp Bayramı kutlu olsun!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları