Hikmet Altınkaynak

2020 eleştiri yılı olsun

02 Ocak 2020 Perşembe

Bir yıl daha zor geçti. Ama umudum daha da arttı. Karanlığın sonu aydınlık olacağı için...

Aslında soluksuz beklediğimiz aydınlık özlemi!

Sorunlar hiç tükenmedi.

Bir yanda yoksulluk, bir yanda düşünce, ifade, yayınlama özgürlüğü zulmü.

Basını özgür olmayan toplumun kendi de özgür olamaz çünkü.

Durum böyleyken, onca karamsar tablo varken yine de diyorum ki, 2020 eleştiri yılı olsun!

Örneğin Kanal İstanbul için herkes düşüncesini söylesin, yapılmasını isteyenler, istemeyenler gerekçelerini söylesin, tartışılsın. İBB Kanal İstanbul Çalıştayı yapacakmış, yapsın. Gerçek bilim insanları konuşsun, sonuç bildirgesi yayımlansın. Çalıştayın kararı dikkate alınsın. Halkoylaması yapılsın. Herkes işini yapsın. Dünyanın en güzel kenti, bir rant uğruna paramparça olmasın!

 

Düşünceyi düşünceyle karşılamak

Eleştiri, açık toplumların, demokrasiyle yönetilen toplumların olmazsa olmazlarından. Sağlıklı bir topluma, gelişmiş bir topluma ulaşabilmek için herkes özgürce konuşmalı, dilediği gibi eleştiri özgürlüğünü kullanmalıdır.

Eleştiriye katlanmak, demokrasiye katkı sağlar.

Siyasetteki kavgalar gibi olmasa da edebiyat dünyasında da eleştiri nedeniyle kalem kavgaları olmuştur, olmaktadır.

Oysa herkesin düşüncesini açıklaması, bırakın anayasal, yasal güvenceyi, her şeyden önce “insan hakkı”dır. İnsan olmanın getirdiği haktır. Çünkü insanı, evrendeki diğer canlılardan üstün tutan tek özelliği düşünebilmesidir. Elbette düşüncesini açıklamasıdır. Demokrasi bunun için vardır.

 

Edebiyatın bir dalı eleştiri

Eleştiri, edebiyatın bir dalıdır aynı zamandı. Eleştiriye katlanamayan “En büyük, en önemli, en bilgili yazar benim” diyenler vardır. Bu nedenle kalem kavgaları yaşanmıştır. Bu polemikler her dönemde olagelmiştir. Bugünlerde yayımlanan Emin Karaca’nın Bay Ataç Gocunmasın Hiç (Doğan Kitap) adlı kitabı, daha önce yayımlanan Edebiyatımızda Kalem Kavgaları (Kibele Yayınları, 2017) adlı kitabı da bu kavgaların en önemlilerini yansıtır.

Osmanlılar zamanında edebiyatçılar arasında çok sudan nedenlerle çıkan kalem kavgaları bazen büyümüş, hükümet kararnamesiyle sonlandırılan ateşli bir havaya bürünmüştür. Aslında bu Namık Kemalin Barika-ı hakikat müsademe-i efkârdan çıkar!” yani Fikirlerin açık ve net çarpışmasından hakikat güneşi doğacaktır” sözünün yaşama yansımasıdır. Bu yöntemden korkmamak gerekir.

Korkulması gereken fikir çarpışması değil, fikrin hakaret yarışması biçimine, kaba kuvvete, fiziki saldırıya dönüşmesidir.

Oysa düşünceyi düşünceyle karşılamak, eleştirmek, uygar toplumlara özgü vazgeçilmez bir yoldur.

 

Eleştiri ödülü verilmeli

Eleştiriyi geliştirmek için bir yol da bu alanda yarışmalar açmak, ödüller vermek olmalıdır. Edebiyat ödülleri alanında bir enflasyon yaşayan ülkemizde, tek eleştiri ödülü Memet Fuat’ın ailesi tarafından oluşturulan Memet Fuat Eleştiri Ödülüdür. Bu yalnız kalmamalıdır.

Buna hiç değilse, eleştirinin öncü ustalarından Nurullah Ataç, Fethi Naci, Asım Bezirci, Füsun Akatlı gibi adlar eklenerek yeni yılda yeni yarışmalar açılmalı, yeni yapıtlar kazanılmalı, ödüller verilmeli, eleştiri alanı desteklenmelidir.

Öte yandan 3 yıldır verilmekte olan Vedat Günyol Deneme Ödülü, Vedat Günyol Deneme ve Eleştiri Ödülü olarak da genişletilebilir. Çünkü Günyol, aynı zamanda eleştirmendi.

Bugünlerde özel bir kitap da 20 Yaşıma Mektup adıyla kuruluşunun 20. yıldönümünü kutlayan Doğan Kitaptan çıktı. Yayınevinin 33 yazarı, birikimlerini, düşlerini, anılarını, hikâyelerini yazmışlar. Bir yazarın 20 yaşındaki gençliğine seslenişi. Bugünden düne bakış mı, dünün eleştirisi mi, yoksa geçmişin değerlendirilişi mi? Anlatılanlar okuru da içine çeken, yaşamı gözden geçirten eleştiri-özeleştiri kapısı açan bilgilendirici, esin kaynağı yazılar.

Dedim ya, 2020 eleştiri yılı olsun. Geleceğimizi aklın, bilimin ışığında oluşturalım. Yeni yılımızı sağlıklı, mutlu, Cevat Dereli’nin “İstihsal” tablosunda anlattığı gibi verimli yaşayalım.    



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Okullar tatildeyken... 26 Ocak 2023

Günün Köşe Yazıları