Uygarlığımızdan geriye ne kalacak?

24 Haziran 2018 Pazar

“Önemli olan nokta dünyayı kurtarmak değil” diyor Adam Frank.
Rochester Üniversitesi’nde çalışan 1962 doğumlu astrofizikçi şöyle sürdürüyor sözlerini:
“Gezegenimize ne yaparsak yapalım, sadece bir sonraki evrim döngüsü için nişler yaratıyoruz. Ancak, fosil yakıtları bugünkü gibi kullanmaya devam eder, iklim değişikliğini göz ardı edersek, insanoğlu dünyanın devam eden evriminin bir parçası olamaz.”
Frank ve NASA Goddart Uzay Araştırmaları Enstitüsü’nden Gavin Schmidt önceki ay yayımladıkları makale ile epey ilgi çekmişlerdi.
“Ya bizler dünya üzerindeki ilk uygarlık değilsek”, “Dünyada insanlardan önce endüstriyel bir uygarlık var mıydı?”, “Dünyadaki ilk uygarlık olduğumuzu nereden biliyoruz?” gibi başlıklar yer aldı gazetelerde.
Başlıkları okuyunca gülümsemiştim. Hele “Silurianlar”dan söz edildiğini okuyunca, şaka yapıyor olmalılar diye düşünmüştüm. Meğer Adam Frank aynı zamanda bilimkurgu meraklısıymış. BBC yapımı ünlü bilimkurgu dizisi Dr. Who’da vardı Silurianlar. Milyonlarca yıl önce yaşamış insan-sürüngen karışımı bir ırk olarak anlatılıyordu dizide.
Önce, Cambridge’in internet sayfasında yayımlanan makaleyi, ardından iki bilim insanının nasıl tanıştığını, makaleyi kaleme almaya nasıl karar verdiklerini okudum. Gerçekten ilginç.
Adam Frank aslında küresel ısınma üzerine araştırma yapıyormuş. Yaptığı çalışmaları Gavin Schmidt’e anlatırken, farklı gezegenlerde gelişen uygarlıkların da küresel ısınmaya neden olmuş olabileceklerini söylemiş. Schmidt birden şöyle bir soru yöneltmiş ona:
“İnsanlığın dünyadaki ilk endüstriyel uygarlık olduğunu nereden biliyorsun?”
Schmidt şaşırmış. Fakat bu basit soru, anlaşılan o ki bir “kıvılcım” yaratmış. Başka sorulara yol açmış.
“Bir endüstriyel medeniyet, üzerinde yaşadığı gezegenden kaybolduktan sonra onun jeolojik kayıtlarını saptamak mümkün mü?”, “Dünyada bizim çağımızdan milyonlarca yıl önce sanayi uygarlığını yaşamış bir tür olsaydı, geride ne tür izler bırakmış olurdu? Daha önceki iklim değişikliklerinin nedeni neydi?”, “Medeniyetler yaşadıkları gezegende ne tür izler bırakırlar? Küresel ısınmayı tetiklerler mi?”
Sonuçta, “İnsanlardan önce dünya üzerinde endüstrileşmiş bir uygarlığın yaşamış olduğuna ilişkin hiçbir bulguya rastlamadık” diyor Adam ve Schmidt, “Fakat bu sorular, farklı bakış açıları edinmemizi sağladı”.

***

Aslında bu soruların gündeme gelmesi çok da şaşırtıcı değil. İnsanoğlu gözünü uzaya dikmiş durumda. Yakın zamanda belki Mars’a ayak basacağız. Sonra sıra diğer gezegenlere gelecek.
Diyelim Mars’a gittik. Peki Mars’ta milyonlarca yıl önce gelişmiş bir uygarlık yaşadı mı? Yaşadıysa nasıl yok oldular? Bu soruları sormayacak mıyız? Bazıları Mars’ın bir zamanlar daha sulu ve sıcak bir gezegen olduğunu söylüyor. Ya Venüs nasıldı? Ya da Europa’nın denizleri?
Şöyle diyor iki bilim insanı:
“Muhtemelen ileride oradaki jeolojik tortuları da inceleyeceğiz. Bu bakış açısı ile orada ne aramamız gerektiğini daha iyi bileceğiz. Çünkü ne aradığınızı bilmiyorsanız izleri göremeyebilirsiniz.”
Milyonlarca yıl sonra bile saptanabilecek izleri belirlemek kolay değil elbette. Bizim bıraktığımız izler radyoaktif maddeler, plastik, gübre, kül...
Fakat ortada bir de paradoks var. Bir medeniyet var olabilmek için sürdürülebilir uygulamalara yöneldiğinde, gezegendeki ayak izi küçülecek, jeolojik kayıtlarda iz bulmak güçleşecek.
Peki, Adams’ın şu sözlerine ne demeli:
“Bir uygarlık fosil yakıtlar kullanıyorsa, tetiklediği iklim değişikliği okyanus oksijen seviyelerinde büyük bir azalmaya yol açabilir. Bu ilk etapta petrol ve kömür gibi fosil yakıtların yapılması için gerekli koşulların tetiklenmesine yardımcı olur. Bu şekilde, bir uygarlık ve onun ölümü, gelecekte yeni medeniyetler için tohum ekebilir.”
Ne yapacağız? İklim krizini aşıp, doğayla uyumlu bir sistem kurup uygarlığımızı sürdürebiliriz elbette. Ya da... Tohum oluruz. Milyon yıl sonra belki ikinci bir deneme yaşanır...
4.5 milyar yıllık dünya tarihinde milyon yıl nedir ki... Değil mi?



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Önce Cumhuriyet! 9 Eylül 2018
İklim için ses ver! 2 Eylül 2018
Özel yaşamın sonu mu? 26 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları