Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Muhalefetsiz Türkiye

13 Nisan 2016 Çarşamba

İktidar partisi çıtayı bir kademe daha yükseltti. Üstelik bunu savunulamaz bir ahlaksızlığın ortaya çıkartılmasını, kendine karşı bir darbenin parçası ilan ederek yaptı. Artık ölçü kaçmıştır; ama bu durum otokratik rejimlerin iktidarlarını perçinleme çabalarının klasik şemasına uygundur. Şimdi hedef muhalefetsiz bir Türkiye’dir. Yürürlükteki gayri resmi başkanlığın Başbakan’ın pazarlık kokan ifadesiyle “yüzde yüz başkanlığa” dönüştürülmesi ile hedefe ulaşılmış olacaktır.

***

Muhalefet parti ve hareketlerinin, yasa hukuk dinlemeyen gidiş karşısında var olduğu zehabına kapıldıkları “demokrasinin” çerçevesini aşmamaya çalışmaları ise doğrusunu isterseniz acıklıdır, tehlikelidir. Tehlikenin, tehdidin nereye yöneldiği konusunda kararsız tutumlar, pervasızlığı daha da tırmandıracak, her geri adım otokratik rejim projesinin ideolojik hegemonyasının yaygınlaşmasına, bir anlamda “meşrulaşmasına” hizmet edecektir.

***

İktidardakilerin klasik şemaya da uygun bir tarihsel bilinç refleksiyle kendi kadrolarında temizliğe giriştikleri, muhalefeti de önce işlevsizleştirmeyi sonra da tümüyle silmeyi planladıkları ortadadır. Muhalefet parti ve hareketlerinin bu gidiş karşısında attıkları her geri adım siyasi olarak yok olmak, Türkiye’yi teslim etmek anlamı taşıyacaktır. Mücadeleyi tartışmaya dönüştürmek, bu tartışmayı da sunulan çerçeve içine hapsetmek körlük olur. Umarız muhalefet bu tuzağa düşmez.

***

Bir AKP milletvekilinin gerçeği ifade eden “yasama da, yürütme de, yargı da elimizde” itirafına, “hayır öyle değil, vermeyeceğiz, teslim etmeyeceğiz” boş laflarıyla karşı konulamaz. Doğrusu “evet öyle ve biz sizden bunları geri alacağız” olmalıdır. Bu da iktidar sorununu gündeme getirmekle, yaygınlaştırılan ideolojik hegemonyaya karşı güçlü bir laik cephe oluşturmakla gerçekleşebilir. Böyle bir cephe başarı kazanabilir; çünkü laikliğe karşı saldırı İslamcı otoriter bir rejim kurma planının ana ama aynı zamanda en zayıf halkasıdır.

***

Burada kurulması için acele edilmesi gereken laik cephenin de kendi zayıf halkaları olabileceğini düşünmekte yarar var. Çünkü daha şimdiden başkanlık tartışmasını kabul etmeyi, “peki, tamam, başkanlık olsun ama işte denge meseleleri de ihmal edilmesin” üslubu kıyıdan köşeden seslendirilmeye başlanmıştır. Liberal kalemlerin bizi utandırmalarını “artık laikliğin değerini anladık, onun aydınlanma ile aklın özgürleşmesi ile ilişkisini kurabiliyoruz, laikliği artık din ve vicdan özgürlüğü hapishanesine tıkmayacağız” demelerini bekliyoruz. Umarız utandırırlar bizi, ama daha şimdiden şu çocuk tacizi ahlaksızlığı konusunda satır aralarına sığdırdıkları tehlikeli, pazarlık kokan kelimeler umudumuzu kırıyor.

***

Geniş, olabildiğince geniş, laikliği yeniden kurma, otoriter rejim projesini yerle bir etme cephesine acilen ihtiyacımız var. Pazarlığı reddeden, iktidardakilerin sundukları zeminde tartışmayı elinin tersiyle iten bir cephe gerek bize. Tepede yalnızlaşarak demir yumruk olmaya, tabanda ideolojik hegemonyasını güçlendirerek İslamcı otoriter bir rejim kurmaya hazırlananların hedefi muhalefetsiz Türkiye’dir. Böyle zamanlarda “majestelerinin muhalefeti” olma hevesine kapılanlar çok olur.
Geniş, olabildiğince geniş bir cephe dedik ama onun da bir sınırı olmalı herhalde...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları