Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Eleştiriler İşe Yarıyor mu?

21 Mart 2016 Pazartesi

Türkiye terör saldırıları altında zor günlerden geçiriyor. O nedenle de iyi gazete yapmanın, eleştirilere kulak vermenin önemi arttı. Cumhuriyet gazetesinin Yayın İlkeleri’nde Ombudsman’ın görevi, görevleriyle ilgili bir madde var. Okur Temsilcisi’nin, Ombudsman’ın ne işe yaradığını anlamak için önce o maddeye bakmak gerekiyor. Şöyledir: “2/17-Cumhuriyet gazetesi ve diğer yayınlarda açıklık, şeffaflık esastır. Gazete ve diğer yayınların ilkelere uygun olarak çalışıp çalışmadığı, haberciliğin temel unsurlarına uyulup uyulmadığını denetleyebilmek ve okurlara, kamuoyuna hesap verebilmek için Vakıf Yönetim Kurulu’nca Ombudsmanlık oluşturulmuştur. Ombudsman ya da Okur Temsilcisi, tüm yapılmış yayınları ilkelere uygunluk açısından gözden geçirmek hak, yetki ve sorumluluğu altında görev yapar. İlkeler dışında editoryal servislerden ve idareden bağımsız olarak görevini yerine getirir. Temsilci, okur eleştiri istek ve önerilerini gazetenin editoryal ve idari yönetimine iletmek, gerekli durumlarda habere konu olanlarla haberciler arasında hakemlik yapmakla yükümlüdür.”
Görüldüğü gibi “görev, hak, yetki ve sorumluluk” Yayın İkeleri’nde açık net bir şekilde yazılmış, tanımlanmıştır. Okurlar haklı olarak soruyorlar; Okur Temsilcisi’nin köşesinde dile getirilen, haklılığı konusunda kuşku bulunmayan, en azından yazıişleri ya da gazete yönetimi tarafından yanıtlanmamış, haklılığı, doğruluğu tartışılmamış eleştiriler neden dikkate alınmıyor? Bu sorunun yanıtını doğrusunu isterseniz bilmiyorum. Düzeltilebilir, düzeltilmesinde herhangi bir zorluk bulunmayan basit hataları, yanlışları, yinelenmelerini önlemek kolay olmadığı için, bir yana bırakalım; doğrudan yayın ilkelerinin ilgili maddelerini, hükümlerini açıkça dikkate almayan yayınlar konusundaki ısrarı anlamak mümkün değil. Ama nihayet Ombudsman’ın elinde uygulamayı eleştirmek, ortaya koymak dışında başkaca bir yol yoktur. Geriye yalnızca görevi kendisine veren Vakıf Yönetim Kurulu’na hesap vermek kalır.
Bir kere daha Yayın İlkeleri’nin maddelerini burada yinelemenin anlamı yok, ama örneğin İlkeler’in 1/4. maddesinin zaman zaman dikkate alınmadığını, bunun da hangi amaç için yapılırsa yapılsın doğru olmadığını biliyoruz. Bu madde de şöyledir: “Cumhuriyet yayınlarında reklam, sponsorluk vb. alanlardaki çalışmalarla editoryal alandaki çalışmalar kesin çizgilerle birbirinden ayrılır. Haberin ana ya da vazgeçilmez unsuru olmadıkça şirketler, ticari ürünler ve markalar yer alamaz.” Arkadaşlarımızın bu açıdan yayınları gözen geçirmesinde ve bir an önce sıkı bir denetim yapmasında yarar yok mu?
Daha da önemlisi dil konusundaki hata ve yanlışların yalnızca teknik bir sorun gibi alınması ve küçümsenmesidir. Yine herkes biliyor ki, dil aynı zamanda ideolojik duruşun, dünya görüşünün bir yansımasıdır ve sözcüklerde yapılacak seçimin çok farklı, istenmeyen anlamları, sonuçları olabilir.
Bir diğer konu gazetenin unutkanlığıdır. Gazete arşiv demekse, fikri takip demekse bu aynı zamanda ülke tarihi için önemli olan günlere gereken önemi verebilmek demektir. Burada kasıt aramak anlamsızdır, ama unutkanlığın tedavi edilmesi gerektiği de bir gerçektir.

Herkese Bilim ve Teknoloji
Cumhuriyet gazetesinin uzun yıllar sürdürdüğü ama ekonomik nedenlerle yayınına son vermek zorunda kaldığı Bilim ve Teknoloji bağımsız bir yayın olarak hem internet ortamında hem de basılı yayın olarak yayımlanıyor. İnternet sitesindeki açıklamada “Cumhuriyet Bilim Teknoloji’nin izleyicisi olan Herkese Bilim Teknoloji, 30 yıldır kendisine gönül verenlerle bütünleşiyor. Tabii daha büyük bir kitleyle bütünleşmek gibi bir iddiayla ve CBT’ye teşekkür ederek” diye yayına başlayan arkadaşlara üstün başarılar diliyorum. İnternet adresi şöyledir:
www.herkesebilimteknoloji.com

Editörlük sorumluluk demektir
19 Mart tarihli gazetenizin 2. sayfasında (adına “Yaşam” sayfası denmiş) çıkan iki haber var. Bu haberler Türkiye’nin en pahalı gazetesine yakışmıyor, çünkü yanlışlıklarla dolu:
1) İngiltere Kraliçesi Londra Hayvanat Bahçesi’ndeki “kral”ı ziyaret etmiş. “Kral”dan kasıt aslan, ama resimde dişi bir aslan var.
Kraliçe’nin yanında oğlu Edinburgh Dükü Phillip varmış. Philip (Phillip değil, Philip) Kraliçe’nin oğlu değil eşi.
2) İki bilim insanımız kanser konusunda önemli araştırmalar yapmış.
Bunlardan biri (Canan Dağdeviren) ABD’de “bilimin Mevlanası” olarak tanınan Harward Üniversitesi’ndeymiş. Uzun yıllar ODTÜ’de öğretmenlik yaptım; oğlum Harvard (Harward değil, Harvard) mezunu ve bu üniversiteye Türkiye’den yapılan başvuruları değerlendiriyor. Dolayısıyla Harvard hakkında bilgi sahibiyim. Şimdiye dek, bu ünlü ve gerçekten çok yüksek standartlara sahip üniversitenin “bilimin Mevlanası” olarak anıldığını hiç duymadım, duyana da rastlamadım. MIT’nin İngilizce yazılışındaki yanlışın dizgi hatası olduğunu düşünüp geçiyorum. Saygılarımla. Dr. Orhan Kurmuş
Okur Temsilcisi’nin notu: Değerli Orhan Kurmuş’un eleştirilerini özetleyerek aktardım. Tamamını yazıişlerindeki arkadaşlara ve sayfa editörüne ileteceğim. Eleştirilere katıldığımı söylememe bilmem gerek var mı?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları