Güray Öz
Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Adını Sonra Fısıldayacaklar’

07 Ocak 2015 Çarşamba

“Sağlam İrade”, gazetelere verilen ilanlarda açıkça belirtildiği gibi yolsuzlukla suçlanan ve haklarında kamu vicdanı açısından sağlam deliller bulunan eski bakanların aklanmasını istedi. Meclis Soruşturma Komisyonu’nun AKP’li üyeleri de tıpkı ilanda belirtildiği gibi “sağlam irade”nin iradesine uydular; eski bakanları akladılar. Oysa bu bakanların “eski”likleri telefon konuşmalarına takılmalarıyla oluşan yasal dinleme kayıtlarına dayanan iddialar üzerine istifa etmeleri nedeniyledir ve açık bir itiraf niteliğindedir. Şimdi sırada yasal dinleme kayıtlarının imha edilmesine gelmiştir. Sonra? Sonrası Oktay Rifat’ın Perçemli Sokak’taki o ünlü şiirindeki gibidir: “Ağlama Ahmet ağlama, davranma kuşağına ikide bir...”

***

“Bu kara günlerin sonu gelir mi” gelmez mi tam bilemiyoruz şimdilik. 5 ay sonra seçim var. Ama seçimden önce biliyoruz ki AKP’nin ilanlarla kendini gösteren “irade”ye sıkı sıkı bağlı Meclis çoğunluğunun önünde bir iki “iş” daha var. Bunlar önümüzdeki günlerde bir torbaya doldurularak milletvekillerinin önüne getirilecek ve oylanarak yasalaşacaktır. Ondan sonra da güvenliğimiz emin ellere teslim edilmiş olacaktır. Seçime son derecede “güvenli” koşullarda gideceğiz. İstenen odur ki, AKP’nin yukarıdan aşağıya dizayn edilmiş otoriter yönetimine teslimiyet içinde, huzur içinde derin bir uykuya dalalım.
“Yok, o kadar da değil” mi?..

***

“O kadar da değil” diyorsanız eğer, bir şeyler yapmak zorundasınız demektir. Sokaklar ve medya sessizleştirilmek isteniyorsa, öncelik sessizliğe itirazda olmalıdır. Sokakların, medyanın suskunluğu, muhalefet partilerinin değerli milletvekilleri unutmasınlar ki, aynı zamanda kendi dilsizlikleri demektir. Seçimler öncesi mutlak otoritesini onaylatmak isteyen iktidar partisi seçim sonrasını da belirlemek için sessiz ve derinden stratejini, ustaca taktiklerini konuşturmaktadır. Parti binaları basılan, üyeleri gözaltına alınan muhalefet partileri, oyunun kuralarının hâlâ geçerli olduğunu sanıyorlar, oysa çoktan değişti kurallar.

***

Kürt siyasi hareketi de AKP’ye anayasa değiştirecek bir çoğunluğu armağan etmek için çalışıyor ve kendi kuyusunu kazıyor gibidir adeta. HDP seçimlere bağımsız adaylarla değil de parti olarak katılacağını söylüyor. Gerçek ise barajı indirmek için çaba göstermeyen HDP’nin bu koşullarda yüzde 10 barajını aşmasının imkânsız olduğudur. Bu kararda inat etmek bölgenin milletvekilliklerinin tümünün AKP’ye teslim edilmesi sonucunu doğuracaktır. Bu aynı zamanda yasal Kürt siyasi hareketinin “çözüm sürecine” müdahil olma koşullarının da büyük ölçüde ortadan kalkması anlamına gelecektir. Artık ne demekse “çözüm süreci”, Öcalan ile şu ilanlardaki “sağlam irade” arasındaki pazarlığa indirgenecek demektir bu da.

***

Çok özeti budur ve bunun bir başka tür söylenişi “Irak modeli”ni tartışmaya başlamak anlamına gelir. “Irak modeli de neymiş, biz demokratik bir Türkiye istiyoruz” diyenlere Irak Kürdistanı’ndaki yönetime, bu yönetimin nasıl bir yönetim olduğuna yakından bakmaları önerilebilir. Kürtlerin de Türklerin de hangi siyasi eğilimden olurlarsa olsunlar, Türkiye’nin geleceğine ilişkin projeleri ne olursa olsun, herkesin bilmesi gereken gerçek şöyledir: Geri dönülmez bir yola girmiş, tüm gemilerini yakmış olan iktidar partisi, kendinden gayrısına hayat alanı bırakmayacak bir Türkiye, her şeyi yapmaya muktedir, en olmadık işleri denemeye kararlı bir rejim peşindedir.

***

Seçime yüzde 10 barajını koruyarak gidecek iktidar partisi. Eski bakanlarını korumakta nasıl kararlı davrandıysa barajını korumakta da aynı kararlılığı gösterecek. Muhalefet partileri aslında çoktan uygulanmaya başlanmış, seçimden sonra yalnızca adı konulacak olanı durdurmak, geriletmek istiyorlarsa ellerini çabuk tutmalıdırlar. Bu tehdit, bu tehlike parlamentoda ya da parlamento dışındaki tüm siyasi partiler, hakkını hukukunu korumak isteyen herkes için geçerlidir. Usta tiyatro sanatçısı Levent Kazak’ın dediği gibi “Yeni Türkiye’de rejim değişti, adını sonra fısıldayacaklar, hazmetmemizi bekliyorlar her zaman yaptıkları gibi”.
Sorun tam da budur zaten; hazmedecek miyiz?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Sondan Bir Önceki 7 Eylül 2018

Günün Köşe Yazıları