Gülengül Altınsay

Biz gerilimi seviyoruz

24 Mart 2016 Perşembe

Şu son günlerde o kadar çok şey yaşadık ki neresinden başlasam bilemedim doğrusu.
En iyisi önce ilginç bir rastlantıyla başlayayım. Olay Slovenya’nın başkenti Ljubljana’da 17 Mart akşamı yemekleriyle ünlü bir lokantaya yer ayırtarak başladı. Bizi karşılayan garson orta yaşlı bir adamla bir delikanlının olduğu masanın neredeyse bitişiğine oturttu bizi. Bir ara Slovence konuşmalarının arasından kulağıma “Törkiş” lafı çalındı. Belli ki konuştuğumuz dilden bahsediyorlardı. Sonra yemeklerini bitirip kalktılar. Biz de duvar kenarı olduğu için boşalan yan masaya geçmek istedik ve geçtik. Yemeğin sonlarına doğru bize bakan garson gelip “Biraz önce sizin masada oturanları tanıdınız mı?” diye sordu bize. Tabii ki tanımıyorduk. “Slovenya Cumhurbaşkanıydı” dediğinde yaşadığımız şaşkınlığı siz tahmin edin. Düşünün Türkiye’den iki turist olarak bir süre yan yana yemek yemişiz ülkenin Cumhurbaşkanıyla. Hem de hiçbir şey hissetmeden, hissettirilmeden. Garsona “İyi de ortamda olağanüstü hiçbir şey yoktu” dediğimizde “İki koruma vardı barda oturan” dedi yalnızca. Yani hepsi o kadar. Ülkenin Cumhurbaşkanı sıradan bir vatandaş olarak yemeğini yiyip etrafa hiç rahatsızlık vermeden sessizce gidebiliyor. Bu durum karşısında kendilerini demokrasilerinin geldiği nokta için kutladık başka da bir şey diyemedik.

Tercih barış olunca
Aslında her ülke gibi Slovenler de barış ve huzur sağlamak için geçmişte sıkıntılar çekmiş. Savaşmak zorunda oldukları zamanlar da olmuş. Ama anlaşılan barış için huzur için harcadıkları emeğin karşılığını alıyorlar şimdi. Ne diyelim darısı bizim başımıza.
Aslında biz de birkaç yıl öncesinde en azından o yola girmiştik. Şimdi o süreci bile özler hale geldik. Barışı ve huzuru özlüyoruz ama her şeyi bir gerginlik bir düşmanlık vesilesine dönüştürmek huyumuzdan da vazgeçmiyoruz bir türlü; siyasette de futbolda da.

Arda Turan kutlasaydı
Baksanıza Fenerbahçe’nin Braga’ya elenmesinin ardından Beşiktaşlı Quaresma’nın memleketinin takımı Braga’yı başarısından ötürü tebrik etmesi ne büyük infial yarattı bizde. Sıradan bir olay nasıl da günlerce eleştirildi. Gelin bir de tersten düşünelim; diyelim ki Fenerbahçe Real Madrid’i eledi ve Arda Fenerbahçe’yi tebrik etti. Real Madridlilerin tepkisi böyle mi olurdu sizce? Olay böylesine “ihanet” düzeyine kadar taşınır mıydı? Ya da bizim Arda’ya bakışımız Quaresma’ya bakışımız gibi mi olurdu mesela?
 
Kendi kendimize yaptık
Gelelim şu güvenlik gerekçesiyle ertelenen Galatasaray-Fenerbahçe derbisine. Şurası kesin ki ertelemeye dair soru işaretleri hiçbir zaman bitmeyecek. Bir kere Taksim patlamasının olduğu gün Beşiktaş-Antalyaspor maçını15 bin küsur seyirciyle oynatıyorsunuz ama bir gün sonra Fenerbahçe’nin Galatasaray maçını erteliyorsunuz.
Ayrıca ertelemenin Braga mağduru ve yorgunu Fenerbahçe’ye nefes aldırdığı kesin.
İsteyerek ya da istemeyerek şampiyonluğa müdahale bu. Ama oraları çoktan geçtim ben. Çok daha önemlisi tavrımızla kendi kendimize imajımızı zedelemiş olmamız. Çünkü böylece “Statlarda güvenlik sağlayamıyoruz” dedik Dünya âleme. O zaman Avrupa Kupası’nda Türkiye’nin maçlarını seyircisiz oynatmalarına da karşı çıkamayız artık. Ya da Türkiye’ye gelecek yabancı takımların tarafsız saha istemelerine.
Çünkü sen “Güvenlik işini beceremiyorum” demişsin bir kere. İşte böyle; bir maç erteliyorsun nelere nelere mâl oluyor…



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

2025: Yine mücadele 26 Aralık 2024
Yazmanın anlamı yok 22 Aralık 2024
Mızmız çocuklar 20 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları