Feyzi Açıkalın

Hilafette turizm

21 Temmuz 2020 Salı

Sıra ona geldi. Askerlikteki “yumuşatma ateşi” gibi gündem uyguluyorlar. Hilafet ilan edildiğinde kafasını yattığı yerden ancak kaldırıp, “Neydi o?” diye soracakların çoğunlukta olduğu bir ülkeyiz artık.


Dünyadaki Müslüman nüfusun yüzde 4,7’sini oluşturarak halifelik ilan edildiğinde sorunlar da ortaya çıkacak kuşkusuz. Almanya, Hollanda gibi gelişmiş Batı Avrupa ülkelerinin yanısıra Malezya, Mısır, Nijerya gibi, Müslümanlık tekelini bırakmak istemeyenler de kıskançlık krizine girecekler!

Onlar bizi kıskana dursun, hilafetin ilanının ekonomiye çok büyük bir yararı gözlenmeyecek. Cari açık büyük olasılıkla devam ediyor olacak ve o kahrolası turizm gelirlerine ihtiyaç da sürecek.

Gel gelelim, döviz gelirinin sağlandığı baldırı çıplak Batılı turizm anlayışı artık mekruh sayılacak. Siyasal İslamı açıkça ilan etmiş Malezya, Endonezya benzeri ülkeler belki de model olarak alınacak.

Sarayda mutlaka bir üst kurul oluşturulacaktır. Kurulda, ülkeyi yöneten siyasi rejime her daim arkacı olan turizm önde gidenleri, Batılı ülkeleri çok iyi bildikleri halde iktidar borazanı öttüren eski turizmci, kaşar hayal tüccarları filan da yer alacaktır.

Kurul, “Helal turizme giriş 101” başlıklı bir el kitabı hazırlayacaktır. Türkiye turizmi tek başlık altında toplanamayacağı için ana hatları belirlemek kolay olmayacaktır. Ama olmazsa olmazlar; içki, domuz eti ve bikini yasağı mutlaka ilk maddeyi oluşturacaktır.

Kurula takiye yapması buyrulursa işleri biraz daha kolay olur. O zaman ülkeyi bölgelere ayırırlar. Geleneksel olarak tarikat etkisinin sürmekte olduğu veya sonradan gelişen milliyetçi muhafazakar yapının en yoğun söylem bulduğu yerler ayrıcalıklı kılınır.

Büyük şehir eğlence anlayışının hüküm sürdüğü Akdeniz ya da Ege kıyısındaki diğer “yoz” turizm alanları ise ağır vergilerle cezalandırılır. Özel alanlarında, Anadolu halkı ile temas etmeksizin yapılmasına izin verilen turizmin bir maddi karşılığı olmalıdır.

Bu arada propaganda bakanlığı da boş durmayacak, turizm hareketine yeni tanımlar getirecektir. Turizmi batılı anlamından sıyırarak, aksine onun, “İslamı tanıma adına bir araç ve karşılıklı anlayış ve hoşgörüyü sağlayan önemli bir insan hareketi” olduğunu anlatmaya çalışacaklardır.

Yaşamında abdest almamış kurul üyeleri Kuran ayetlerinden alıntılar yaparak, turizmin yeni insanlar tanıyıp, yöreler keşfederek insanları tanrı katında yüceliğe götüreceğini kaleme alacaklardır.

Helal turizm yüksek istişare kurulu hac kelimesine de yeni yorum katacaklardır. Batılı anlamda hac artık modası geçmiş, metafora indirgenmiş antik bir inanış iken İslam’da bir itaat, bir inanış; kutlu İslam yolculuğunda son hedef olarak tanımlanacaktır.

Kimsenin kuşkusu olmasın; tarihi geçmişle çok ilgisi olmayan, büyük olasılıkla dört büyük müteahhit firmasına yapımının üstlendirilmesi ile yeni hac alanları bile inşa ettirilebilecektir. Buradan elde edilen döviz alay-ı vala ile ilan edilecektir.

Çok mu ütopik oldu? İzleyedurun, bakın daha neler olacak!



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları