Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Silivri Üniversitesi’nden Ergenekon’un çöküşüne
Ergenekon kumpasının profesörler dalgasında önce Metris’e, oradan da Silivri’ye götürülüp kapatılan altı profesörün ortak özellikleri neydi?
Cumhuriyet’in değerlerini ve çağdaş değerleri savunuyorlardı, hepsi de Atatürkçü kimliğe sahipti: Türkiye’nin bütünlüğünden yanaydılar.
M. Haberal, F. Hilmioğlu, M. Yurtkuran, F. Bernay, O. Öztürk ve bendeniz E. Manisalı.
Benim dışımda hepsi rektörlük görevini bu ilkeler doğrultusunda yürüten insanlardı. Ben ise sadece bir akademisyen ve yazar olarak makalelerimde, kitaplarımda ve konferanslarımda yoğunlaşarak fikirlerimi savunuyordum.
Uygar dünyanın çağdaş ilke ve düşüncelerine sahip akademisyenlerden kimler rahatsızdı?
Rahatsız olanlar şu düşüncelere (ve politikalara) sahiptiler:
1) Türkiye’de Avrupa benzeri bir demokrasiyi istemiyorlardı. Ülkenin, “Ortadoğulu” ve “İslamcı” bir yapıya dönüştürülmesini düşünüyorlardı.
2) Atatürk’e, Atatürk Türkiyesi’ne, onun çağdaşlık devrimlerine karşıydılar.
3) Türkiye’nin bütünlüğünü, üniter yapısını, bu yapıdaki “Atatürkçülüğün birleştirici rolünü” ortadan kaldırmak istiyorlardı. Onun yerine ırkçı ve mezhepçi bir kutuplaşmayı getirmek amacındaydılar.
4) Ortadoğu ülkeleri ile birlikte Türkiye’nin de ayrıştırılmasını ve bölünmesini istiyorlardı. Balyoz ve Ergenekon kumpaslarının en önde gelen hedeflerinden biri, Kürdistan’ın kurulmasıdır. Irak ve Suriye’de iki ayağını sağladılar; şimdi de üçüncü ayağını Güneydoğu’da sağlamak istiyorlar.
Çöken Balyoz ve Ergenekon kumpasları 6 yıl içinde bu konuda önemli “ilerleme” sağladı. TSK, Atatürkçü ve üniter Türkiye, kumpasçıların önündeki en büyük engellerdi.
2003’te Irak’ın işgali ile başlayan süreç ve Arap baharı(!) Irak’ın, Suriye’nin ve Libya’nın dağılıp parçalanmalarını “sağladı”.
Balyoz ve Ergenekon kumpasları buna yardım etti. Bugün Suriye’nin haline bakın; oradaki kaos Türkiye’ye sıçratıldı. Suriye’den atılan füzelere uçaklarımızla karşılık veremez hale düşürüldük.
Şam ve Moskova ile aramızın bozulmasının faturaları siyasi, iktisadi ve askeri olarak Türkiye’nin üzerine yıkıldı. 3 milyon Suriyeli, zaten kaos yaşayan Türkiye’nin sırtına bindirildi.
Merkel’in Gaziantep ziyareti, “Sen aslansın ey Ankara” kabilinden bir gezi.
Balyoz ve Ergenekon kumpasları sayesinde “kumpasların arkasındaki odaklar” büyük ölçüde amaçlarına ulaştılar.
Balyoz ve Ergenekon’un misyonları sona erdiği için, “zaten kurgu olan kumpaslar” hukuken de sona erdiriliyor.
Siyasi misyonları bitince, hukuki olarak da sona eriyor. Faşist sivil darbeler, o kumpaslarla istediklerini büyük ölçüde elde ettiler.
Beni 70 yaşımda Silivri’ye gönderen kumpasçılar şimdi ortadan kaybolup kaçtılar, işleri bitti. Şimdi sıra yenilerine gelecek.
Ne gariptir; Silivri çocukluğumda yaz aylarında en güzel günlerimin geçtiği yerdir.
Dedem Hüseyin Bey de Silivri hâkimi iken o yıllarda emekli oldu. Ve ben hâlâ Silivri’yi yazıyorum, ne garip...
***
1 Mayıs Pazar günü Vefalılarla da vefasızlarla(!) da boza gününde buluşmak üzere.
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
- Donald Trump'ın yeniden başkan olması dünya ekonomisini
- Ege'nin Gündemi'nde bu hafta!
- Dubai çikolatasına rakip
En Çok Okunan Haberler
- Erdoğan belayı satın aldı
- Protesto eden yurttaşlara polis müdahalesi!
- ‘Kar leoparı’ neden cezaevinde
- Ünlü kebapçının kardeşi 20. kattan aşağı düştü!
- Kayyum belediyeyi kapattı!
- Trabzonspor'da ayrılık!
- Elazığspor'dan maça çıkmama kararı!
- Ali Koç'tan çok sert Kayserispor açıklaması!
- Al Nassr'dan Talisca açıklaması!
- Yetki kısıtlayan teklif komisyondan geçti