Erol Manisalı
Erol Manisalı erolmanisa@yahoo.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

Demokrasi, dincilik ve Kürtçülük sarmalı

02 Şubat 2016 Salı

1) İç dinamikler (ve güçler) asgari müştereklerde birleşemiyor. Bu nedenle içerde, “ulusal irade oluşamıyor”.
2) Asgari müştereklerde anlaşmış bir ulusal irade oluşamadığı için, uluslararası ilişkilerde de karşılıklı çıkarlara dayalı bir denge kurulamıyor.
3) Demokrasinin işletilememesi, “içerdeki siyasal, ekonomik, kültürel ve güvenlik faktörlerinin birbirleri arasında çatışmasına yol açıyor”.
4) Mezhep çatışması, ekonomik paylaşım (çıkar) çatışması, güvenlik faktörlerinin (araçlarının) aralarında çatışmaları ortaya çıkıyor. Devlet olmanın avantajlarından yararlanılamıyor. Kamusal yarar yok oluyor.
5) Ulusal iradenin oluşması ve bunun ülke yönetimine yansıması için “demokratikleşme gerekir”. Demokratikleşmenin gerçekleşemediği ülkelerde askeri, dini, mali, bürokratik faşizm uygulamaları doğar.
Dünya savaşı sonrasında Stalin, Hitler, Franco, Mussolini, Ortadoğu’daki dinci krallıklar ve şeyhlikler bunun örnekleridir. Günümüzde Rusya, İran, S.Arabistan, Asya ve Pasifik’teki otoriter rejimler bunun günümüzdeki yansımalarıdır.

Kürtçülük, mezhepçilik Cumhuriyete karşı
Türkiye’nin içine sürüklendiği “antidemokratik gidiş ve ulusal iradenin ülke yönetimine yansıtılamamasının güncel nedenleri temelde iki faktörden kaynaklanıyor”:
1) Kimi iç ve dış dinamiklerin “Kürdistan konusundaki planları ve politikaları”.
2) Dinci (İslami) devlet ve toplum yapısının sağlanması için yapılan uygulamalar.
İkisinin de ortak noktaları, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi ve Atatürk devrimleri ile olan kavgalarıdır. Cumhuriyetin temel yapısı ve felsefesi ile barışık değillerdir. Bir karşı hareketi temsil etmektedirler. Bu yapının tersyüz edilmesi, “amaçları farklı olsa da ortak hedefleridir”.
Ne yazık ki bu hedefleri, “küresel güçlerin çoğunluğu tarafından desteklenmektedir”.
Lozan’dan Sevr’e doğru gidiş konusunda bir konsensüs söz konusudur. Bugün Türkiye’nin içine düştüğü esas açmazın nedenleri bunlardır.

ABD, AB ve Rusya’nın ilginç ortaklığı
Kürdistan üzerinde üç güç odağının “asgari müşterekleri oluşmuştur”.
Ankara’nın özellikle son 7 yıl içinde yürüttüğü politika ve uygulamalar bu ortamın doğmasını hızlandırdı.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böylesine olumsuz bir açmazın içine hiç düşürülmemiştir. İçerdeki kimi “Kürtçü ve dinci çevreler” bu açmazdan yararlanmaya çalışıyorlar.
Mezhepçi ve Kürtçü sarmalından kurtulup demokrasi şemsiyesi altına giremezsek bizi hiç kimse kurtaramaz, herkes kaybeder, kimse kazanamaz.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları