Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

'Yeni Model', Yeni İttifaklar

05 Eylül 2011 Pazartesi
\n\n\n

Geçen hafta yazılarımda şu saptamayı yapmıştım: Karşımızda sanırım şimdi yeni bir model var: Önce bir devrimci dalga; dalganın denetim altına alınarak, liderliği belirlenerek silahlı isyana dönüştürülmesi; bu liderliğin NATOdan sivillerin koruması için yardım istemesi; Batının etkisi altındaki bir uluslararası bölgesel örgütün (Arap Birliği) onayının arkasından rejim değişikliği; yeniden inşa bahanesiyle sömürgeleştirme...

\n

Bu saptamalara iki ekleme yapmak gerekiyor. Birincisi, uluslararası güç dengeleri, kaynak savaşları, yeniden paylaşım çabaları ortamında NATOnun rolüyle, ikincisi, siyasal İslamın, Birleşmiş Milletlerin terörist listesine koyduğu radikal kanatlarına kadar, Kuzey Afrika ve Ortadoğuda üstlenmeye başladığı işlevle ilgili.

\n

Libya olayının genel \tbağlamı

\n

NATOnun Libya operasyonunun Libyayı çok aşan ufkunu değerlendirebilmek için, Genel Sekreter Rasmussenin, ilk kez ABDnin önderlik etmediği bir NATO harekâtı gerçekleşiyordedikten sonra, AB ülkelerine yönelik Eğer sınırlarınızın ötesine asker gönderemezseniz uluslararası etki yaratamazsınız. Böylece oluşan boşluk, sizinle aynı değerleri paylaşmayan yükselen güçlerce doldurulur”(Wall Street Journal 24/08/11) saptamasından yararlanabiliriz.

\n

Bunu da ancak, Libya olayının zamanını ve mekânını düşünerek başarabiliriz. Libya olayının zamanının iki boyutu var. Birinci boyutu, 1980lerin sonuna kadar zayıflayarak da olsa varlığını korumayı başaran ABD hegemonyasının gerileme sürecinin 1989da, Duvarın çökmesinden sonra hızlanması belirliyor.

\n

Duvar çöktükten sonra, Batı Bloku iç bütünlüğünü kaybetmeye, çok kutupluluk tartışması güçlenmeye başladı. Asya krizi, yeni ekonomi köpüğünün patlaması, hegemonyanın ekonomik modelayağını da çökertti. ABD savunma çevrelerinde, Reagan dönemindeki gibi bir restorasyonun artık olanaksızlığı üzerinde bir mutabakat oluştu. Bu mutabakat, ifadesini Bush döneminin imparatorluk projesinde buldu. Bu proje, rakip bir hegemonyacı gücün yükselmesini engelleyebilmek için, öncelikle ABDninkinetik(yıkıcı) gücüne dayanarak, hem Batı Blokunu birleştirmeyi hem de Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgesini, yeniden düzenlemeyi amaçlıyordu.

\n

Terorizme karşı küresel savaşsöylemi içinde, Irak bu amaç için uygun platform olarak seçilmişti. İmparatorluk projesi başarılı olamadı, aksine ABDnin imparatorluk iddialarının tüm zaaflarını ortaya koydu.

\n

Libya olayının zamanının ikinci boyutuysa, 2007 başlayan Büyük Depresyon (Financial Timesın küresel ekonomi editörü Wolf da, geçen hafta bu kavramı kullanmaya başladı) belirliyor. Bu dönemde, dünyanın merkezi Batıdan Doğuya kayıyor algısı pekişti; Brezilya, Rusya, Hindistan gibi güçler yükselirken, Çinin mali, ekonomik, diplomatik alanlardaki etkisiyle, doğal kaynaklar, kıymetli mineraller, piyasalar ve sermaye ihracı alanlarındaki hâkimiyetiyle, emperyalist büyük güç statüsüne ulaştığına ilişkin bir küresel mutabakat oluştu. İkinci mutabakat ise Almanyanın ekonomik, mali gücü; AB içindeki belirleyici konumuyla ilgiliydi.

\n

Libya olayının mekânını ise Arap dünyası, İslam coğrafyası, Barselona süreci (ABnin Akdeniz periferisi), Ortadoğu, Afrika coğrafyalarının kesiştiği ortak nokta oluşturuyor. Batı bu coğrafyaların hepsini kapsayan bir mekân üzerinde yükselmişti. Kültürel, siyasi, askeri ve nihayet ekonomik üstünlüğü yine buradan hareketle korunabilirdi. Aslında, Libya yerine herhangi bir Kuzey Afrika ülkesi de olabilirdi ama, Libya siyasi, toplumsal yapısıyla, Fransa, İtalya gibi iki ülkenin yaşamsal çıkarları alanına girmesiyle, kolay bir başlangıç noktası oluşturabilecek özelliklere sahipti.

\n

BOP’tan, El Kaide \t\tmilitanlarına

\n

Büyük Ortadoğu Projesi, ABDnin kinetik gücünün yetersizliğinin yanı sıra, AB periferisini (Kuzey Afrika) kapsadığından; Fransa ve Almanyanın, bölgedeki egemen sınıfları yok saydığından; Suudi Arabistan, Mısır yönetimlerinin muhalefetini aşamadığı için çökmüştü.

\n

NATOnun Libya harekâtı, Kuzey Afrika üzerinde hak iddia eden, askeri-mali kapasiteleri açısından ABDye en yakın güç olan Fransanın önderliği üzerinden, NATO şemsiyesialtında Batı Blokunu, yeni güçler dengesinin koşullarıyla da uyumlulaştırılarak yeniden kuracak biçimde tasarlandı. ABD, sürece, elektronik istihbarat olanakları, Tomohawk füzeleri, B-52 uçaklarıyla, yalnızca kendisinde olan kinetikkapasitelerle, fark yaratacak (vazgeçilmez ülke iddiasını doğrulayacak) biçimde katıldı. Geri kalan operasyon, Fransa, İngilterenin sıradankapasiteleriyle, güçler dengesinin, eşgüdüm, işbölümü, yük paylaşımı gereksinimlerine uygun bir biçimde yürütüldü.

\n

Böylece BOPun batmasına neden olan zaaflardanbiri giderilmiş oluyordu. BOPun ikinci zaafı”, bölge egemen sınıfları, sürece katmak yerine, demokratikleştirmesöylemiyle hedef almış, Müslüman, Arap duyarlılıkları yaralamış olmasıydı.

\n

Libya olayında bu zaafların, Arap Birliği ülkelerinin onayını, doğrudan desteğini almanın ötesinde, inanılacak gibi değil ama El Kaide fraksiyonlarını (selefi akımları) NATOnun yanında savaşa sokmayı başararak aşıldığını gördük.

\n

El Kaide bağlantılı radikal İslamcı grupların Libya operasyonunda NATO için çalışmakta olduğuna ilişkin haberlere ilk Globa&Mailin 12 Mart sayısında rastladım. Bu konuyu CNN ve Reuters de 28 Ağustosta işlemiş. İsrail, istihbarat sitesi DEPKAF ile 28 Ağustosta konuya dikkat çekti. The Asia Timesda Pepe Escobar 30 Ağustosta, Patric Cockburn 31 Ağustosta CounterPunch, 2 Eylülde The Independentta, Borchgrave 1 Eylülde UPI yorumlarında tartıştılar. Nihayet Washington Post, 2 Eylülde bu konuyu gündeme getirdi.

\n

Tartışmaların kaynağında,isyancılarınNATO ile çalışan, Abdulhekim Belhac (Trablus), Abdülhekim el Asadi (Derna), İsmail el Salabi (Bingazi) gibi üst düzey komutanlarının, 2007 yılında El Kaideye katıldığı, resmen El Zevahiri tarafından açıklanan Libya İslamcı Savaş Grubu (LİSG) adlı örgüte mensup olmaları var. Prof. Cussodowski, LİSGnin, 2011 Haziranına kadar, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin teröristler listesinde yer aldığını, 21 Haziranda bu listeden çıkarıldığını (Centre for Research on Globalization, 28/08/11), Escobar, Belhac ve adamlarının Trablusa getirilmeden önce 2 ay ABD özel güçleri tarafından eğitildiğini aktarıyor.

\n

Tüm bunlar, Libya olayında adeta, bir NATO Sünni İslam ittifakı inşa edildiğine işaret ediyor, hem de El Kaideyi de içine alacak bir biçimde.

\n

NATOnun Libya operasyonu, enerji kaynaklarına, doğal zenginliklere ulaşmayı amaçlamanın yanı sıra, Afri-Comun Afrika toprağında konuşlanmasına, Afrika kıtasını böler düşüncesiyle, Akdeniz Birliğine (bu birliğe, İsraili de içerecek olması açısından Kaddafi de karşı çıkıyordu), NATOnun Libya harekâtına karşı çıkan Afrika Birliği Örgütüne, Çinin Afrikada gelişmekte olan etkilerine karşı bir mevzi kurarken, İran, Suriye ve Hizbullaha karşı bir NATO- Sünni İslam ittifakı inşa etmeye başlıyor.

\n

Bu gelişmeler, BOP bölgesinin günlük işlerinin yönetiminin, kaynaklarının kullanımı için gereken güvenliğin Batı ittifakı adına, NATOnun gölgesinde bazı bölge devletlerine bırakılabileceğini düşündürüyor. Osmanlı İmparatorluğunu canlandırmak isteyenlereyse en fazla, Batı imparatorluğunun bir tımarını yöneten (kullanıma açık tutan), istendiğinde asker sağlayan “sipahisi olmak düşeceğini de...

\n\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları