Ergin Yıldızoğlu
Ergin Yıldızoğlu ergin.yildizoglu@gmail.com Son Yazısı / Tüm Yazıları

‘Ukrayna krizi’ neyin adı?

31 Ocak 2022 Pazartesi

İki büyük güç (ittifaklarıyla birlikte) karşı karşıya. Bir taraftan savaşmak istemediklerini iddia ediyorlar, diğer taraftan karşılıklı askeri yığınak yapmaya devam ediyorlar. Bu bir tiyatro olsaydı, “O ki tüfeği gösterildi, mutlaka kullanılacak derdik”. Gerçek hayat daha karmaşık.

Rusya’nın taleplerini ABD (NATO), ABD’nin istediklerini Rusya kabullenemeyeceği için karşımızda bir kararsızlık anı olarak uzun süre devam edemeyecek bir “kriz” var. Karşılıklı güvensizlik, iletişim kopukluğu, diplomatik ifadelerin bulanıklığında yanlış niyet okuma olasılığı, kendinin ve rakibinin askeri-ekonomik kapasitelerine ilişkin gerçekçi olmayan abartılı değerlendirmeler üretme riski, tipik bir savaş öncesi anda olduğumuzu düşündürüyor. Tarafların “düzensiz/hibrid savaş” bağlamında, sürece dahil edecekleri milisler, “hacker grupları” gibi yapıların özgün dinamikleri, savaş olasılığını artırıyor. Ülke iç siyasetinin, başka “cephelerde” yaşanması olası gelişmelerin basıncı, liderliklerin karar vermesini zorlaştırıyor. 

Olası bir savaşın biçimi, evrimi, zamanı ve mekânı da oldukça belirsiz. Genelde, Rusya’nın, altyapı ve iletişim-bilişim kanallarını hedef alacak siber saldırılarla, esas olarak bir kara harekâtıyla ilerlemeye çalışması bekleniyor. Kimi askeri analistler, bu ilerleyişin en fazla, Dinyeper Nehri’ne kadar uzanan, ağırlıklı olarak etnik Rus ve Ortodoks Hıristiyan nüfusun yaşadığı alanla sınırlı kalacağına inanıyor. Olası savaşın tarihini iki etkenin belirleyeceği düşünülüyor. 1- Zırhlı araçlar açısından toprağın yeterince sert (donuk ya da kuru) olması gerekiyor: Şubat sonuna kadar veya nisan mayıs ayları... İki: Çin’in büyük bir propaganda fırsatı olarak gördüğü kış olimpiyatları (4-22 Şubat) sırasında Putin’in gündemi “çalmak” istemeyeceğine inanılıyor. Böylece savaş olasılığı, bahara ertelenirse taraflar prestij kaybetmeden bir uzlaşma şansını, belki yakalayabilirler. 

UKRAYNA ‘YALNIZ’ DEĞİL

Diğer taraftan başımı, savaş olasılığının sorunlarından kaldırıp ufka doğru bakınca, aklıma “Sakın Ukrayna eskinin öldüğü yeni düzenin doğmaya başladığı yerin adı olmasın” sorusu geliyor. 

Bu soru, önce, ABD’nin hegemonyasının restorasyonuna, en azından “ekolojik üstünlüğünü” korumaya ilişkin politikaları tasarlamaktaki yetersizliğinden, Almanya ve Fransa’nın hem Ukrayna hem de küresel sorunlarda (enerji tedariki, Çin piyasası) sık sık ABD’den ayrılan tutumlarından kaynaklanıyor. Sonra da Çin’in tarih sahnesinde yalnızca bölgesel değil, giderek küresel hegemonya adayı olarak belirmesinden... Üçüncü olarak da Rusya ile Çin arasındaki, derin, eski ve Başkan Ji’nin deyimiyle “bir ittifakın ötesinde” ilişkilerden.

Hegemonyacı güç, rakip gücün yükselmesini önlemek için elindeki bütün askeri, ekonomik kapasiteleri devreye sokuyor. Yükselen güçler de yükselme süreçlerini korumak, hegemonyacıyı geriletmek için askeri teknolojik ekonomik kapasitelerini harekete geçiriyorlar.

Bugün bu diyalektik, karşımıza, ABD merkezli küreselleşmenin (liberal demokratik kapitalist ekonomik düzenin) gerilemesi, Çin merkezli bir küreselleşmenin (liberal demokrasiden farklı kapitalist bir düzenin) gelişerek onun yerini almaya başlaması olasılığı olarak geliyor.

Tarih böyle şekillenmelerin savaşa açıldığını söylüyor. Sorun bu savaşın biçimine ilişkin. Günümüzde böyle bir savaş, “küreselleşme” döneminde oluşan karşılıklı ekonomik (finansal), teknolojik (bilişim ağları) bağımlılıkların, bunların kimi zaman silah gibi kullanılmasının üzerinden hızla uygarlık yıkıcı bir düzeye yükselebilir.

Bu diyalektik içinde Ukrayna, ABD ve Batı’nın geri çekilmeye, “yumuşak geçişe” hazırlanmaya başladığı bir dönüm noktası da olabilir. Ancak Ukraynayalnız” değil. Hint-Pasifik bölgesinde Tayvan var. ABD ve Batı’nın bu geri çekilme sürecini Ukrayna’da kabullenmesi, Çin’in aynı süreci Tayvan üzerinde Hint Pasifik bölgesine taşıma çabaları “yumuşak geçiş” olasılığını ortadan kaldırabilir.

Sanırım Ukrayna “krizi”, “eskinin” ölme sürecinin sonunda yeninin doğum sancılarının başladığı yerdeki “şeyin” adı. Boşuna mı Biden, “Dünyayı değiştirecek” diyor. Lavrov, “Batı sonrasına” geçişten söz ediyor? 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları