‘Uçurumun’ Kenarından Notlar

16 Ekim 2013 Çarşamba
‘Uçurumun’
Kenarından Notlar
MF, Dünya Bankası başkanlarının uyarılarına
bakılırsa ABD parlamentosunda, federal bütçe,
borçlanma sınırının artırılması pazarlıklarında
yaşanan tıkanma dünya ekonomisini bir
uçurumun kenarına getirmiş. “Piyasalar” ise
hâlâ ABD’nin sonunda doğru şeyi yapacağına
inançlı görünüyor. Ünlü yatırımcı Buffet, “Bunlar
çılgınlığın eşiğine kadar gider, ama sınırı aşmaz”,
Goldma Sachs’ın eski CEO’su Paulson da
“Bunlar analarını rehin alırlar, ama asla vurmazlar”
diyor. Ya vururlarsa?
Çılgın ama mantıksız değil
Bir grup muhafazakâr temsilci borçlanma
sınırının yükseltilmesine direnerek ABD’yi,
belki de dünya ekonomisini bir mali krize
doğru itiyorlar. Ancak, konuya “oyun teorisi”
merceğinden bakan bir yorumcunun işaret
ettiği gibi bu çılgınlığın arkasında aslında
“sağlam bir mantık” var.
Bu temsilciler Cumhuriyetçi partinin seçimleri
kazanmayı garantilediği ideolojik, etnik
olarak (beyaz) homojen seçim bölgelerinden
geliyorlar. Bir uzlaşma sağlanmaz, bir
ekonomik kriz çıksa bile bunların gelecek
seçimlerde iskemlelerini kaybetmeleri söz
konusu değil. Bu pazarlıklar, Cumhuriyetçi
partiyi zayıflattıkça, parti içinde bunların ağırlığı
artıyor. Bu temsilciler kendi siyasi çıkarları,
ideolojik etkileri açısından bakınca, sınırın
yükseltilmesini engellerlerse kazanacaklarını,
engelleyemezlerse yine kazanacaklarını
düşünüyorlar. Bu mantık, ABD’nin ulusal siyasi
birliğinde eski, ama çok önemli, üstelik sert
siyasi hesaplaşmalar yaşanmadan aşılması
olanaksız bir çatlağa ışık tutuyor.
Gelişmeler, ABD’nin borçlarını, daha fazla
borçlanmadan ödeyemeyen bir ülke konumuna
düştüğünü de gösteriyor. ABD’nin bu durumu
gelişmekte olan ülkelerde derin mali
sarsıntılara yol açan “aşırı borçlanma” durumuna
benziyor. Ama çok önemli bir farkla... Bu fark,
ABD Doları’nın uluslararası konumundan, bu
konumu koruyan bir trilyon dolarlık savunma
harcamalarına dayanan ABD ordusunun
gücünden kaynaklanıyor.
Yakın zamana kadar, ABD dünya ekonomisine
bir mali siyasi istikrar (Pax-Americana)
sunuyor, buna karşılık aşırı borçlanma
konumuna girebiliyor. “Pax Americana”dan
kaynaklanan mali olanaklar “Pax Americana”
güçlendiriyordu.
Gerçekten de ABD, dolar uluslararası
rezerv para statüsünü korumaya devam
ettiği için uluslararası piyasalarda kendi
parasıyla borçlanabiliyor, borçlarını para
basarak ödeyebiliyor, siyasi-mali sistemine
olan uluslararası güvenden dolayı hazine
kâğıtlarını çok düşük faizle satabiliyor, elde
ettiği kaynaklarla askeri diplomatik üstünlüğünü
finanse ediyor, ülkesinin içindeki toplumsal
çelişkileri yönetebiliyor, baskı altında tutacak
güvenlik aygıtını finanse edebiliyordu.
Ya bir noktada piyasalar, bu “Pax Americana”
varsayımının artık geçerli olmadığı sonucuna
ulaşırsa? Washington Post’tan Ezra Klein
de “Ya ABD’nin siyasi sisteminin gerçek
piyasa fiyatı, piyasaların varsaydığı fiyatı
yansıtmıyorsa” diyerek bu soruyu piyasa diliyle
soruyordu.
Ezra Klein’in korkusunun gerçekleşmeye
başlaması durumunda, ABD’nin de bu
varsayımdan kaynaklanan ayrıcalıkları
kaybetmeye, bunun da askeri diplomatik gücüne
yansımaya başlaması kaçınılmaz. Gerçek şu
ki 2011 başından beri her yıl gündeme gelen
bu bütçe ve borçlanma sınırı tartışmaları, bu
varsayımın ortadan kalkacağı noktaya çok
yakınlaşılmış olduğunu gösteriyor.
Klein bu “güven balonunun” patlamak
üzere olduğuna işaret ederken Çin ve Rus
yorumcularının bu balonu bir an evvel
patlatmak için kolları sıvadıkları görülüyor.
Çin resmi haber ajansı, yayımladığı bir
yorumda “dünyanın Amerika etkisinden
(‘de-Americanized’) kurtulması gerektiğini
savunuyor, “ABD’nin ekonomik ve siyasi
sisteminin iflas ettiğini” iddia ediyordu.
Rusya Başkanlık Konseyi’nin eski üyelerinden,
halen New York’taki Demokrasi ve İşbirliği
Enstitüsü’nün direktörü A. Migranyan, The
National Interest’te yayımlanan “The Myth
of American Exceptionalism” (ABD’nin
Olağanüstülüğü Miti) başlıklı yazısında, tarihte
tüm batmış imparatorlukların, bir aşamada
kendilerini benzer bir biçimde tanımladığını
anımsattıktan sonra, “Aslında imparator henüz
çıplak değil, ama elbiseleri birer birer üzerinden
düşüyor, O ise hâlâ farkında değil” diyordu.
Pazartesi günü de Russia Today televizyonu
ABD’nin olağanüstü olma iddialarını sorguluyor,
adeta dünyanın başında “olağanüstü bir bela”
olduğu sonucuna ulaşıyordu.


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir Ukrayna daha mı? 20 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları